Kalp kıranların akıbeti

Geçen haftaki yazımızda kalp kırmama konusunu ele almış ve "gönül kırmamak en büyük sultanlıktır" demiştik. Bugün de kalp kıranların akıbeti üzerinde durmak istiyoruz.

Namık Kemal'in bir beytiyle başlayalım:

"Seng-bâr-ı cevr olan tahrîb-i kalb-i âleme//Haşr olur Haccâc ile bin Kâbe bünyâd etse de."

Şair diyor ki:

"Zulüm taşlarıyla insanların kalbini tahrip eden, bin Kâbe yapsa bile yarın mahşer günü Haccâc-ı Zâlim ile beraber haşir olur."

Bir beyti doğru anlayabilmek için öncelikle şairin zihnindeki hayali iyi kavramak gerekir. Yani beytin fikrî zemini bilinmeden yapılacak açıklama ve yorumlar havada kalır.

Haccâc-ı Zâlim

Beyitte geçen Haccâc, Emevîlerin -adı üstünde- zalim valisidir. Irak valiliği esnasında 120 bin kişiyi idam ettirdiği söylenir. Bu rakam abartılı bulunabilir. Ama valiliğinin ilk günü camide topladığı insanlara söylediği sözlerden aldığımız şu birkaç cümle yukarıdaki rakamı doğrular niteliktedir:

"Ben meşhur bir adamım. Kazandığım zaferler, yaptığım işler benim şöhretimi her gün biraz daha artırıyor. Sarığımı çıkarayım da kim olduğumu görün. Şimdi beni iyice gördünüz mü? Bakıyorum, bazılarınız beni iyice görebilmek için gözlerini kırpıştırıyor, boyunlarını uzatıyor. Bu uzanan boyunlar üzerindeki kelleler ne güzel kılıçtan geçer. Ben kelle uçurmakta gayet ustayımdır. Daha şimdiden şu sarıklarla şu sakallar arasında kesilen boyunlardan akan kanların parıltısını görüyorum.

…..

Şu kılıcım bir kere kınından çıkacak olursa bir daha onu kınına sokmayacağım. Aradan yıllar bile geçse, doğru yoldan ayrılanların her birini doğrultup yola sokana kadar bu kılıç kınına girmeyecek. Başkaldıranın başını uçuracağım.

…..

Cenâb-ı Hak nasip eder de beni sizlerin arasında bırakırsa, sizi odun gibi dilim dilim yarıp ayaklar altında çiğneyeceğim."

Daha ilk gün camide halka bu sözleri sarf eden bir zalim, 120 bin Müslümanın kanına girmiş çok mu?

Diğer taraftan Haccâc, kurdurduğu mancınıklarla Mekke'yi yedi ay boyunca taş yağmuruna tutarak Kâbe'yi (Beytullah=Allah'ın evi) yıkmakta bir sakınca görmemiştir.

İşte Namık Kemâl'in yukarıda zikrettiğimiz beytinin fikrî zemini bu noktadır. Şair, ha yüce Mevlâ'nın evi (Beytullah) Kâbe'yi tahrip etmişsin, ha Allah'ın tecellîgâhı olan "gönül"ü kırmışsın, ikisi de aynıdır. Dolayısıyla, kalp kıranlar mahşer günü Haccâc-ı Zâlim ile beraber haşir olacaklar, diyor.

Kalp kıranların akıbeti ile ilgili bir başka beyit de şöyledir:

"Bir kimse ki merhametsizdir, hatır gönül bilmez //Allah yarın günahından zerre miktarı silmez."

Demek ki gönül yıkanlar Allah'ın af ve mağfiretine mazhar olamayacaklardır. Hz. Peygamber: "Hiç kimse kendi ameliyle (Allah'ın af ve mağfireti olmadan) cennete giremez. Evet, ben de." dediğine göre vay kalp kıranların haline…

ACZİMİN GİRYESİ: HERKES EMSALİYLE

Herkes emsaliyle haşir olur mahşerde

Kimi hayırda emsaldir, kimi de şerde.

(Li-müellifihî)

Yazarın Diğer Yazıları