"Kamera görüntüsü var" demeden önce bir kere daha düşünün de…

Gezi olayları sırasıydı…

Belden yukarıları çıplak, deri eldivenli adamlar, Kabataş'ta "iktidar sahibinin çok önemli bir yakınının gelini", "başörtülü bacımız"a saldırmışlardı.

Onların başlarında siyah bandanaları, "başörtülü bacımız"ın elinde bebesini taşıdığı puset vardı.

50-100 kişi bir olup saldırdıkları "başörtülü bacımız"ı öldüresiye dövmekle kalmamış bir de üzerine çok af edersiniz "çişlerini" yapmışlardı!

Medyanın en popüler isimleri tanıktı; "morlukları" görmüşlerdi.

Kamera görüntüleri vardı.

Bunun "yalan" olduğunu iddia eden bizler ne "kaba", ne "vicdansız" mahluklardık!

Ama ne hikmetse o görüntülere, bir avuç gazeteci ve iktidar sahibi dışında kimse ulaşamadı.

Keza, saldırıya uğrayan "gelin hanım kızımız" idrar tespiti için kıyafetlerini Adli Tıp Kurumu'na teslim etmedi.

Muayene için bebeğini getirmeyi reddetti.

Velhasıl, gel zaman git zaman balon patladı! "Gelin hanım kızımız"ın avukatı; o fantastik hikayenin iddia olunan "mağdure" ile vakayı medyaya taşıyan "başörtülü gazeteci hanım ablamız"ın hayal dünyasının ürünü olduğunu itiraf etti.

O güne kadar "kamera görüntüleri" var diye ortalığı ayağa kaldıranlar  önce bir "Gelin hanım kızımız' cemaate yakın firmalara ihale edilen MOBESE'lerle kumpasa uğratıldı" diye zevahiri kurtarmayı denediler ama ı-ıh olmadı.

Günün sonunda, "Ben izlediğimi söylemedim, sadece kamera görüntüleri var dedim!" Demeye başladılar.

Aldatılmışlardı!

"Dönemin paralel emniyet müdürleri görüntülerin olduğunu söylediler. Biz de onlara itibar edip, 'görüntüleri var' dedik" diye sıyrılmaya çalıştılar.

Demem o ki…

Seçmen listeleri askıya çıktığı andan itibaren bütün itirazları yapan muhalefet ve bütün bu itirazlara kulak vermeyen de siz olduğunuz halde… Aynı binada oturan seçmenleri başka sandıklara, okullara dağıtıp da "denetim"i zorlaştıran siz olduğunuz ve "denetim" talep eden muhalefet olduğu halde… Şimdi muhalefeti, seçmen oluşturma aşamasından itibaren "sahtecilik"le suçlayıp, elinizde nerede, ne yolsuzluk yapıldığının "kamera görüntüsü" olduğunu söylüyorsunuz ya…

O görüntüleri izlemediyseniz…

O görüntüler üç gün sonra "montaj" çıkacaksa…

FETÖ'cü müdürlerin gazına geldik demek zorunda kalacaksanız…

Aman diyeyim, bize "kamera görüntüsü" demeyin!

Bir de açık oy gizli sayımı mı deneseniz!

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde adaylar arasındaki oy farkı 9 bin, geçersiz oyların sayısı 31 bindi.

İYİ Parti itiraz etti; Seçim Kurulu reddetti.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde adayları arasındaki oy farkı 48 bin, geçersiz oy sayısı 58 bindi.

CHP itiraz etti; Seçim Kurulu reddetti.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde adaylar arasındaki oy farkı 21 bin, geçersiz oy sayısı 290 bindi.

AK Parti itiraz etti; Seçim Kurulu kabul etti.

***

Yarım milyon bile olmayan oy farkı kapansa, Türkiye Cumhuriyeti'nin rejiminin korunacağı 24 Haziran 2018 seçimlerinde, 2,5 milyon mühürsüz oy pusulası "geçerli" sayıldı.

Hepi topu Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunun el değiştireceği 31 Mart 2019 seçimlerinde, 290 bin "geçersiz oy" yüzünden seçimin iptali baskısı başladı.

***

Binali Yıldırım'ın 3 bin küsur oy farkına dayanarak "kazandık" demeye hakkı vardı.

Ekrem İmamoğlu'nun, "13-14 bin oy farkla seçimi kazandım havasına girmeye hakkı yok"tu!

E hani "1 oy fazla alan kazanır"dı?

***

Seçimden önce:

"Netice ve zafer için mutlaka yüzde 50 artı 1 oy almamız gerekiyor." Seçimden sonra:

"14 bin oyla seçimi kazandım demeye hiç kimsenin hakkı yok."

***

Seçimden önce:

"Dünyada seçim güvenliği işini en iyi yapan belki de biziz."

"Türkiye seçim güvenliği ve seçim sistemi konusunda Avrupa ve dünya ülkeleri içerisinde en güvenli seçim sistemine sahip, sonuçları en hızlı açıklayan ülkelerden bir tanesi ..."

Seçimden sonra:

"Tarihin en şaibeli seçimi."

"Usulsüzlükler bazı değil, neredeyse bütünü usulsüz."

"Sandık darbesi…"

***

Benzeri yığınla örnek, karşılaştırma, tutarsızlık, çelişki vesikası sunmak mümkünken…

Kimin hukuku?

Kimin için hukuk?

Kimin adaleti?

Kimin için adalet?

Kime göre, neye göre hukuk?

Kime göre, neye göre adalet?

Gibi çok temel sorulara verecek "ortak bir cevabımız" olmadığı, olamadığı sürece  her bir seçmenden noter tasdikli "oyumuz şunadır" belgesi alsanız ne olacak?

Gizli oy, açık tasnifle bulamadınız, bir de açık oy, gizli tasnifi mi deneseniz acaba; bakalım "koltuk kimin" bulacak mısınız?

SORU-YORUM

Mansur Yavaş'ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini devraldığı teslim töreninde gözlerimiz, her saat başı "Ankara Büyükşehir Belediyesi böyle bir adama teslim edilmez" naralarını yayımlayan televizyon kanallarını aradı; acaba niye hiçbiri o cengaver bakanlara bağlanıp da "ne oldu şimdi" diye soramadı?

Yazarın Diğer Yazıları