Kanal İstanbul ve Sevr antlaşması!

Tayyip Erdoğan'ın, ATV- a Haber ortak yayınında, uluslararası ilişkiler üzerinde yaptığı açıklamalar önemlidir. Bu sebeple bazı hatırlatmalarda bulunacağım.

Erdoğan, Libya'daki taraflardan biriyle varılan denizdeki yetki alanları ile ilgili mutabakat hakkında "Burada Sevr'in aslında ters yüz edilmesi var. Böyle bir adım atılmış durumda" dedi.

Varılan mutabakat doğru bir adımdır. Yalnız anlaşmaya varılan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti, Hafter hükümeti karşısında zayıf durumda olduğu için Türkiye'nin askeri olarak müdahil olması gerekiyor. Dolayısıyla, henüz kesin sonuç alınmış değil! Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin çıkarlarının korunması hayati derecede önemlidir ama yeni Sevr'in ters yüz edilmesi, ancak Türkiye dahil 22 İslam ülkesinin haritasının değiştirilmesini hedefleyen Büyük Orta Doğu Projesi'nin ters yüz edilmesi ile mümkündür. Erdoğan, bu projenin eş başkanlığından ayrıldı mı?

***

Erdoğan'ın ABD Senatosu'nda Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili karar tasarısının kabul edilmesine cevap olarak "Yeri geldiği zaman otururuz, bütün heyetlerimizle beraber kapatılması gerekiyorsa İncirlik'i de kapatırız, kapatılması gerekiyorsa Kürecik'i de kapatırız." demesi de çok doğru bir tutumdur.

Yine Erdoğan'ın "Farklı parlamento kararlarına yönelik bir hazırlık var mı?" sorusuna cevap verirken "Niye olmasın. Bunlar bu tür şeyleri yaparlar da, herhalde biz de elimiz boş duracak değiliz. Çok açık net, rahatlıkla söyleyeyim, Amerika'da Kızılderililerle ilgili olarak bunu söylememek, konuşmamak mümkün mü? Kızılderililerin tarihi, Amerikalıların yüz karasıdır." demesi de çok önemlidir ve yerindedir.

Kızılderili soykırımı konusunu, yıllar önce Tercüman gazetesinde bir kampanya yazısıyla gündeme getirmiştim. Ankara muhabirlerimizden birinden, konuyu dönemin başbakanı Turgut Özal'a basın toplantısında sormasını istemiştim. Özal, muhabirimizin, "Tercüman'ın Kızılderili soykırımı karar tasarısı önerisini nasıl buluyorsunuz?" sorusuna "Komik buluyorum" diye cevap vermişti! Buna rağmen ana muhalefet lideri Erdal İnönü, ABD büyükelçisine TBMM'de Kızılderili soykırımı karar tasarısı çıkaracakları yönünde uyarıda bulunmuştu. Bu uyarı etkili olmuş ve Ermeni soykırımı karar tasarısı rafa kaldırılmıştı...

***

Erdoğan'ın Kanal İstanbul konusundaki tutumu ise Doğu Akdeniz ve Ermeni iddiaları konusundaki milli tutumu ile çelişiyor. Zira Kanal İstanbul'u isteyen ABD'dir. Bazıları, projenin Ecevit tarafından da gündeme getirildiğini hatırlatıyor. Böyle olması, projenin Montrö'yü delmek ve Trakya'yı İstanbul'dan koparmak amacıyla hazırlandığı gerçeğini değiştirmiyor!

Erdoğan'ın, bir taraftan ABD'ye meydan okur tarzda ifadeler kullanırken, bir ABD projesi olan Kanal İstanbul konusunda ısrar etmesi büyük bir çelişkidir. Asıl olan laf değil icraat olduğuna ve ABD'nin istekleri yerine getirildiğine göre Sevr konusu nasıl ters yüz ediliyor?

***

ABD Kongresi, 1896 tarihli gizli kararında, Türkiye'nin "Türkiye Birleşik Devletleri" adıyla Hıristiyan eyaletlere bölünmesi ve merkez olarak İstanbul devletinin ABD tarafından atanan bir kişi tarafından yönetilmesini hedeflemişti. BM Genel Sekreteri Butros Gali de İstanbul'daki Habitat toplantısında "İstanbul Federe Devleti, "Türkiye Federal Cumhuriyeti" gibi ifadeler kullanmış ve yanında duran Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ses çıkarmamıştı!

Sevr Antlaşmasına göre de "İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak; Boğazlar'da deniz trafiği on ülkeden oluşan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek; komisyon gerekli gördüğü zaman Müttefik Devletler'in donanmalarını yardıma çağırabilecek"ti...

Sahi, 1997'de Karadeniz'de dolaştırılan Venizelos gemisinde "Boğazları uluslararası bir komisyon yönetsin" diyen kimdi?

Şimdi Merkez Bankası İstanbul'a taşınırken, Kanal İstanbul'un düğmesine basılması ne anlama geliyor?

 

Yazarın Diğer Yazıları