Kandil'den Öcalan'a sansür ve yasak!

Yine yeniden Çözüm Süreci şimdiden tıkandı görünüyor... Aslında, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim 2024'teki açıklaması sonrasında sürecin hiç de istenildiği gibi gelişmediği zaten açığa çıkmıştı. Önce çözüm süreci için çalışan ekip içerisinde beklenmedik değişiklikler yapıldı. Sonra kamuoyu baskısı karşısında Bahçeli, "PKK'lı teröristler kayıtsız şartsız olarak ya silahlarını gömmeli ya silahlarıyla birlikte teslim olmalı ya da kaçınılmaz sonla karşılaşmalıdır." dedi. Ama terör örgütü "onurlu barış" beklentisindeydi.

Sonrasında ortaya çıkan gelişmeler ise çözüm sürecinin görünenden çok daha ciddi şekilde tıkandığını ortaya koydu. İmralı'da Öcalan ile görüşen DEM Parti yetkilileri, ikinci görüşmeleri sonrası Öcalan'ın imzalı bir açıklamasını yayımlayacaklarını duyurmuş, ancak sonra bundan vazgeçerek hiçbir açıklama yapmamışlardı. Bunun üzerine, terör örgütünün 'Kandil yapılanmasının DEM Parti’den bir açıklama yapmamasını istediği' iddiaları ortaya atılmıştı. Daha sonra, teröristbaşı Öcalan’ın 15 Şubat’ta bir mektup yayımlayacağı öne sürülmüş, ancak sonrasında "teknik nedenlerle" mektubun yetişmeyeceği ifade edilmişti.

Yine de Öcalan'ın mektubunun 15 Şubat'ta açıklanacağı beklentisi güçlüydü. Üstelik KCK Eş Başkanı sıfatıyla Cemil Bayık'ın geçtiğimiz hafta Öcalan’dan bir mektup aldıklarını açıklaması, ancak mektubun içeriğini kamuoyuyla paylaşmaması, örgüte yakın iyimser çevrelerde mektup içeriğinin yani silahsızlanma çağrısının 15 Şubat'ta yapılacağı beklentisini daha da güçlendirmişti.

Ama Öcalan'ın beklenen mektubu ve hatta silah bırakmaya dair görüntülü video mesajı Kandil'e ulaşmasına rağmen, geçtiğimiz hafta sonu Strasbourg’da düzenlenen mitingde kamuoyuyla paylaşılmadı. Bu durum, PKK içinde derin çatlağın daha da şiddetlendiğini açığa çıkardı.

Hükümetin istediği şekilde 'Önce Barış, Sonra Çözüm’ sürecini kabul eden Öcalan’ın, İmralı’dan gönderdiği mektubu ve yayımladığı videoları, Kandil yönetiminin sansürlediği ve yasakladığı iddiaları doğru görünüyor.

Öcalan’ın İmralı hapsiyle, PKK/KCK Eş Başkanları olan Murat Karayılan ve Cemil Bayık'ın PKK üzerindeki etkisini artırarak örgütü tamamen kendi kontrollerine aldığı uzun zamandır bilinen bir gerçek.

Öcalan’ın 1999 yılından beri İmralı’da hapsedilmesiyle birlikte örgüt üzerindeki hâkimiyetini yitirdiği ve Kandil yönetimi ile arasında ayrışmalar yaşandığı ise bilinen bir gerçek. Şu anda PKK’nın liderliğini üstlenen Murat Karayılan ile Cemil Bayık, geride bıraktıkları 25 yılda Kandil’de örgüt içindeki otoritelerini güçlendirerek PKK’yı tamamen sahiplendiler. Bu yüzden artık PKK’nın lideri Öcalan değil, Karayılan ve Bayık olarak görülüyor. Kandil yönetimi ise, Öcalan’ın Türkiye ile yaptığı herhangi bir anlaşmanın “onursuz bir barış” olacağını değerlendirdiği için "Önce Barış, Sonra Çözüm" sürecini kabul etmeyeceğini uzun süredir dile getiriyor.

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, örgütün yayın organı Sterk TV’de yaptığı açıklamada, Öcalan’dan bir mektup aldıklarını söyledi. Ancak içeriğini açıklamadı. Ardından, Öcalan’ın PKK, KCK yönetimi, Avrupa’daki PKK yapılanması, Suriye Kürt yönetimi ve Kuzey Irak’taki yönetimlere hitaben altı ayrı video mesaj hazırladığı da iddia edildi.

Ama Kandil yönetiminin, Öcalan’ın mektubu gibi videolarının da yayımlanmasını sansürleyerek yasakladığı da ileri sürüldü.

Tüm bu yaşananlar, Öcalan ile Kandil arasındaki kopuşun hızlandığı iddialarına haklılık kazandırıyor. Artık Öcalan, PKK’dan kopuk, tek başına hapis, soyut bir figürden ibaret!

Yine anımsanacağı üzere, benzer bir süreç daha önce de yaşanmıştı. 23 Haziran 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminden üç gün önce, İmralı'ya Öcalan’dan bir mektup getirmek üzere gönderilen bir "akademisyen" aracılığıyla, o dönem, Öcalan'ın Kürt seçmene İstanbul seçimlerinde tarafsız kalmaları yönünde mesaj vermesi istenmişti. Ancak Öcalan, mektubunun avukatları aracılığıyla açıklanmasını istemesine rağmen, avukatları açıklamada yer almamış, mektubu getiren Ali Kemal Özcan ise Öcalan'ın mektubunu tek başına açıklamak zorunda kalmıştı.

Şimdi ise akıllara, Öcalan’ın gönderdiği o altı video mesajın Kandil’in engellemesine rağmen başka yollarla kamuoyuna sızdırılıp sızdırılmayacağı sorusu geliyor.

Önümüzdeki günlerde bu videoların internete düşmesi sürpriz olmayacak. Açıkça görülen şu ki, Cumhur İttifakı, Öcalan’ı sonunda serbest bırakacak ama Kandil yine de teröre devam edecek. Cumhur İttifakı ise "PKK’yı böldük, örgütü parçaladık" propagandasına koyulacak.

Çözüm Süreci'nin kopyalanarak taklit edildiği Kolombiya’da da 2016’da Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri ile barış süreci başlatılmış, ama bazı gruplar silah bırakmamış ve savaşı sürdürmüştü. Hatta sonrasında, silah bırakanlardan boşalan bölgeleri yeni gruplar ele geçirdi ve uyuşturucu ile insan kaçakçılığı faaliyetlerini artırarak bugüne kadar sürdürdü.

Bugün Öcalan "silah bırakın" talimatı verse ve serbest bırakılsa bile, Kandil’in terörü sürdürmesi kaçınılmaz görünüyor. Bu nedenle, terörle müzakere değil, mücadele zorunluluğunu hepimizin kabullenmesi gerek. Bu gelişmeleri geçtiğimiz haftaki "Onursuz Öcalan ve PKK'nın onurlu barış arayışı" başlıklı yazımız ile paylaşmıştık.

Yazarın Diğer Yazıları