Kapatılırsa-kapatılmazsa

İki “üniversiteli” kadın; Nuray Bezirgân ve Kevser Çakır Fatih Altaylı’nın “Teke Tek” programında, Atatürk’ü sevmediklerini fakat Humeyni’yi çok sevdiklerini söylemişler. “Büyük şok; rezalet, küstahlık, densizlik”... Fakat bu olay ve sözlere neden şaşıyoruz?
Bu kadınlar tepkiler üzerine kameraların içine baka baka söyledikleri bu sözleri, tevil hatta inkâr ediyor, hocaları gibi takıye yapıyorlar. Ne çare, kayıtlara geçti bir kere! Ama korkmasınlar; iktidar ve yalakaları onları korur!
Bu olay, bu sözler yeni değil, mevzii değil; Nuray ve Kevser kadınlar tek değiller, beyinleri  yıkanmış ve her yerde deliklerinden çıkmışlar.
Bu, güya üniversiteli kadınların cehaletine,  Erzurumlu Nene Hatunu Maraşlı yapmalarına,  Kurtuluş Savaşı’nın Maraş’ta Sütçü İmam’ın ilk kurşunuyla başladığı gibi yanlışları o kadınlar ve başkalarıyla tartışmaya tenezzül bile etmem! Bu  “efsanevi yalanlar” Mustafa Kemal hakkında akıl almaz alçakça dedikodular öteden beri internet sitelerinde dolaştırılır ve Kuran Kurslarında, İmam Hatip Okullarında gençlerin beyinlerini yıkamakta kullanılır!
Yalnız “Sütçü İmam” konusunda şunu söyleyeyim: Maraş’ta Fransızlarla mücadele etmiş olan babam, bu “İmamın” Şahin Bey, Kara Yılan gibi gerçek bir kahraman olduğunu söylerdi. Onun yaptığını, bir Müslüman Türk kadınının çarşafını çekmeye kalkışan Fransız neferini silahını çekip vurması Gaziantep-Maraş mücadelelerinin menkıbelerinden biridir! Bugün de türbana ve çarşafa karşı olsam da yabancı bir asker Türk kadınının kılına, başörtüsüne dokunsa, her vatansever gibi, “Sütçü İmamın” yaptığını yapardım! Aradaki inceliği anlatabildim mi? Kısacası “Sütçü İmam” vatanseverliğin, milliyetçiliğin simgesidir, irticanın değil!
Asıl soru ve sorun, bu “zakkum çiçeklerinin”  hem de gözlerimizin önünde nasıl büyüdükleri, türedikleri? Hiç kuşku yok ki, Milli Nizam Partisi’yle başlayan AKP’yle genişleyen “mümbit zeminde!” Bu olay bir bakıma şu sırada “iptal kararından” sonra AKP’yi kapatma davasının kararından önce denk düştü, hayırlı oldu.

Hülya’nın hülyası
Hülya Avşar Hanımın programında Recep Tayyip Erdoğan Hülya Avşar’ın elini sıktı mı bilmiyorum, ama muzip sorularını açık kalple cevaplandırmış... Avşar’ın “Şeriat gelecek mi?” sorusuna, onun ve bizlerin  gözlerimizin içine baka baka; “Şeriat getirmek diye bir şey yok ki. Böyle bir hedefimiz, böyle bir anlayışımız yok ki. Bu nereden çıkıyor...” demiş!

“Malûm” olan 
31 Mart Vak’asında, “Hareket Ordusu” zabitleri “şeriat isteriz” diye ayaklanan yobazlardan birini tutup götürürlerken, takkeli, cüppeli adam medrese ağzıyla âyınları çatlatarak; “Benim yobaz olduğum nerden” mâalum diye direnirmiş... Zabit: “Mâalumdan mâalum... Yürrü!” diye yobazı tutup götürmüş!
Bu,“şeriat geliyor lafı da nereden çıkıyor?” diye soruyor Erdoğan? El cevap: “Mâalum”dan çıkıyor Sayın Erdoğan! Ve ilahî Hülya,“şeriat geliyor mu?” diye soruyorsun! Hu! Çoktan geldi de inşallah gitmesi yakın olur! Gidecek ama arkada tortuları, Bezirgânları, Kevserleri ve daha nicelerini bıraktıktan sonra!

Başbakana sorardım
Eğer Sayın Başbakan lütfeder de benimle de uçağında yüz be yüz -teke tek- sohbet etmeyi kabul ederse, ona ve Abdullah Gül’e soracak “çanak” olmayan sorularım var; “Refah döneminde Cumhuriyet’e, Atatürk’e, Laik devlete ve de AB’ye karşı söyledikleriniz yalan mı? Bunları söylediniz mi söylemediniz mi? Eğer söyledinizse, şimdi düşünceleriniz gerçekten değişti mi? Yoksa, “durum ve konum icabı” mı değişti? O zaman mı yanlış düşünüyordunuz yoksa şimdi takiye mi yapıyorsunuz?... Ve TC’nin kaderi  takıyeye “şekle” emanet edilebilir mi?” 
 Erdoğan bizleri kör, aptal mı sanıyor! Hayal mi görüyor, evham mı ediyoruz! Yargıtay Başsavcısının iddianamedeki delilleri “gazete kupürleri” değil! Büyük kentlerde de “mahalle” baskılarının ülke sathına yayıldığını dehşetle izliyoruz! Cümlemiz paranoyak mıyız?
Son nokta: “AKP kapatılırsa ne olur” diyorlar! Hiç, AKP kapatılmaz ve “mümbit zemin” kurutulmazsa ne olur diye soran yok!

Yazarın Diğer Yazıları