Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Kara harekâtı ve Esat'la görüşme

Kara harekâtı ve Esat'la görüşme

Kamuoyu, uzun bir süredir Taksim''deki terör saldırısının ardından kara harekâtını beklerken, diğer taraftan Esat''la görüşme olup olamayacağını da merak etmektedir.

Kara harekâtı

Her an yapılacağı açıklanan kara harekâtı bugüne kadar gerçekleşmemiştir. Adı açıklanmayan bir Türk yetkili tarafından, Katar merkezli Al Jazeera kanalına verilen demeçte "Münbiç, Tel Rıfat ve Ayn El Arab''tan YPG/SDG''li teröristlerin çıkartılması için ABD ve Rusya''ya süre verildiği, bu ülkelerden de bazı karşı teklifler geldiği" şeklinde bir ifade olduğu haberi alınmıştır. Anlaşılan bunun sonucu beklenmektedir.

Her iki ülke de Türkiye''nin güvenlik kaygılarını anlayışla karşıladıklarını söylese de, Türkiye''nin Suriye üzerinde daha fazla inisiyatif almasını sağlayacak eylemlere, kendi çıkarlarıyla örtüşmediği için soğuk bakmaktadır.

ABD''nin, operasyona karşı olma gerekçesi olarak, ısrarla IŞİD''le mücadeleye engel olacağını öne sürmesi kabul edilemez. IŞİD (DEAŞ)''la mücadeleyi bugüne kadar en etkili yapan ve yapmaya devam eden ülkenin Türkiye olduğunu görmezden gelmek, tamamen hedef saptırmadır. ABD, müttefik dedikleri PKK/PYD''nin, kendi siyasi amaçları olan, bölgede bir terör devleti kurmasına hizmet ettiğini kendisi de bilmektedir. Bu aldatmacaya inanılması beklenemez.

Rusya, mevcut şatlar gereği iyi olan ilişkilerimizden dolayı daha esnek olmakla birlikte, yine de güven vermemektedir.

Mısır''ın, Türkiye''nin operasyonlarının ülkelerin egemenliğine aykırı olduğunu ifade etmesi de yadırganmıştır. Ona, binlerce km. uzaktan gelip, Türkiye''nin güvenliğini tehdit eden terör örgütlerini destekleyen ülkeleri nasıl izah edeceğini sormak gerekir.

Halen bölgedeki terör unsurlarıyla mücadele, karadan ve SİHA''larla, misliyle karşılık vermek suretiyle düşük yoğunluklu olarak devam etmekte, özel kuvvetler ve MİT tarafından da nokta operasyonlarıyla aralıksız sürdürülmektedir.

Esat''la görüşme

İlişkilerimizin bozuk olduğu ülkelere diyalog girişimlerinde bulunulmaktadır. BAE, S.Arabistan ve İsrail''le mesafe alınmıştır. Mısır''la diyalog için de bir adım atılmıştır. Şimdi de Suriye''yle de üst düzeyde diyalog kurulması için, medya yoluyla çağrılar yapılmaktadır.

Fakat Suriye''deki durum diğer ülkelere benzememekte, bu ülkede iç çatışmalar, radikal örgütlerin güç mücadelesi, terör örgütlerinin ülkemiz aleyhindeki faaliyetleri devam etmektedir. Küresel ve bölgesel güçler, bu örgütleri kullanarak vekâlet savaşlarıyla kendi çıkarları peşindedir.

Ancak diyaloğun kurulmasında çok önemli ortak bir çıkar vardır. O da ABD himayesindeki PKK/PYD''nin Türkiye''nin güvenliğine ve bekasına, Suriye''nin de siyasi birlik içinde toprak bütünlüğüne tehdit olduğudur. Bu ortak hedefe karşı birlikte mücadele, ilişkilerin geliştirilmesi için güçlü bir nedendir. İdlip sorunu ise, bundan sonra çözümlenmek üzere şimdilik parantez içine alınmalıdır.

Temasların, istihbarat birimleri düzeyinden, daha üst kademelere taşınabilmesi için, Suriye''den yapılan açıklamalar ve beklentiler dikkate alınarak, Suriye''yle güven ortamının sağlanmasına ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır.

Öncelikle Suriye''nin, topraklarında kalıcı olmadığımız konusunda ikna edilmesi gerektiği düşünülmektedir. Kurulacak bir üst düzeydeki diyalogda, Suriye''nin toprak bütünlüğü sağlandığı, terör örgütlerinden arındırıldığı, istikrara kavuşarak ülkede etkin kontrol sağlanabildiği zaman bunun mümkün olabileceği izah edilmelidir.

Ayrıca Suriye yönetiminin endişeli olduğu ÖSO (SMO)''nun da, artık yönetime karşı olmadığı, terörle mücadelede Türkiye''yle birlikte hareket ederek Suriye''nin toprak bütünlüğüne katkıda bulunduğu, inandırıcı bir şekilde anlatılmalıdır.

ÖSO''ya ve Türkiye''deki sığınmacılara nasıl bir çözüm getirileceği ortak bir şekilde kararlaştırılmalı, ÖSO''nun Suriye ordusuna entegre edilmesinin en sorunsuz ve akılcı olduğu üzerinde durulmalıdır.

Sonuçta takıntılar bir tarafa bırakılarak samimi bir ortam yaratılmalı, karşılıklı güven tesis edilmelidir. Bunun gerçekleşmesi her iki ülkenin de çıkarınadır. Kapsamlı çözümün yolu da budur. Bu konuda Rusya''nın da, tarafsız bir şekilde kolaylaştırıcı girişimleri faydalı olabilir.

Yazarın Diğer Yazıları