Kardeşim, bu hayvancılık meselesini bir konuşalım!
Şöyle bir köy kahvesinde oturduğunuzu düşünün. Sobanın başında bir bardak çay, etrafınızda herkesin dert yandığı o klasik meseleler: “Yem fiyatları uçmuş, süt para etmiyor, ithalat zaten belimizi büktü...” İşte tam da böyle bir ortamdayız. Haydi, gelin bu hayvancılık işini dostça, açık açık konuşalım.
Hayvancılık, sadece köyde kalanların işi mi?
Herkesin aklında bir düşünce var: “Hayvancılık köyde yapılır, şehirde yaşayan bu işten ne anlar?” Yanlış! Türkiye’nin her köşesinde hayvancılık bir şekilde ekonomiye can veriyor. Ama gelin görün ki, bu iş sadece köydeki birkaç kişinin sırtında kalmış durumda. Peki, bu iş neden bu kadar zorlaştı?
“Abi, her şey çok pahalı!”
Haklısınız! Yem fiyatları almış başını gitmiş. Eskiden köyde otlayan hayvan, kendi yiyeceğini meradan bulurdu. Şimdi meralar yok olmuş, yem desen altın fiyatına. Ama şunu sormak lazım: Hiç düşündünüz mü, kendi yemimizi nasıl üretiriz? Buğday, arpa, mısır gibi yem bitkileri ekmek neden zor geliyor? Belki de en büyük kurtuluşumuz buradan başlayacak: “Üretmek.”
Gelecek hayvancılıkta mı?
“Abi, sanayicilik mi yapsak, hayvancılık mı?” diye soruyor gençler. Şunu net söyleyeyim: Hayvancılık, Türkiye’nin altın bileziğidir. Avrupa’dan tutun Orta Doğu’ya kadar, Türkiye'de üretilen et ve süt ürünlerine talep çok büyük. Ama bizim üretim kapasitemiz düşük, çünkü birçok kişi bu işe inancını kaybetmiş durumda. Bu inancı geri kazanmamız gerekiyor.
Küçükbaş mı, büyükbaş mı?
Eğer yeni başlıyorsanız, küçükbaş hayvancılık daha az maliyetli ve daha kolaydır. Koyun ya da keçi alıp, otlaklardan yararlanarak işe girişebilirsiniz. Büyükbaş hayvancılık ise biraz daha sabır ve sermaye ister. Hangi yoldan giderseniz gidin, önce araştırma yapın.
Süt mü, et mi?
Eğer köyde süt satışı yapabileceğiniz bir pazar varsa, inek ya da keçi sütüne yönelin. Ama et üretimi daha az emek gerektirir. İkisini birden yapmak da bir seçenektir, tabii ki doğru bir planlama ile.
“Peki, nereden başlamalı?”
Küçük adımlarla ilerleyin.
Büyük hayaller kurmayın; önce bir-iki hayvanla başlayın. İşin içine girdikçe hem öğrenir hem de risklerinizi azaltırsınız.
Kooperatiflere katılın.
Tek başına bu işi yapmak zor. Bir kooperatife katılarak hem maliyetleri düşürür hem de ürünlerinizi daha kolay pazarlayabilirsiniz.
Eğitim şart.
Tarım il müdürlükleri ya da üniversitelerin düzenlediği kurslara katılın. Veterinerlik hizmetlerinden nasıl yararlanacağınızı, yem formüllerini, hayvan sağlığını öğrenin.
Hepimiz aynı gemideyiz.
Kardeşim, bu hayvancılık işi sadece senin ya da benim meselem değil. Bu hepimizin meselesi. Türkiye’de tarım ve hayvancılığı yeniden ayağa kaldırmazsak, ileride sofralarımızda kendi ürettiğimiz eti ya da sütü göremeyeceğiz.
Bir düşün: Bizim toprağımız var, meramız var, insanımız çalışkan. O zaman neden başaramıyoruz? Bunun cevabı birlik olmakta ve üretime inanmakta gizli. Haydi, el ele verelim, bu hayvancılık işini yeniden canlandıralım. Çünkü Türkiye’nin geleceği, üretimde ve üreten ellerde!
Gökyüzünde sessiz savaş
Geleceğin savaş meydanı kuruluyor! Türkiye bu işin neresinde?
Kardeşim, bu hayvancılık meselesini bir konuşalım!
Teknolojiyi yakalamak mümkün mü?
Deprem gelmeden önce: "Keşke" dememek için...
Vatandaşın 2025'ten beklentisi ne?
Sosyoekonomik dönüşümlerin yeni dinamikleri
Dijital kaosun içinde kaybolmak: Teknoloji bağımlılığı
Dijital dünyanın görünmez tehdidi: Siber saldırılar
İstasyonlar neden hayatın son durağı oluyor?









