Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

"Kardeşime kurşun sıkmam!"

Sevgili okuyucum; 30 Ağustos Zaferi'miz kutlanamadı... Hiç değilse, sizlere Tarihçi-Yazar Sayın Mustafa Solak'ın "İzmir'in Kurtuluşu" başlıklı güzel yazısından kısa bölümler sunacağım. Okuyalım efendim...

"15 Mayıs 1919 İzmir'e işgale gelen Yunanlılara, Hasan Tahsin (Osman Nevres) kurşun sıkarak Türk milletinin emperyalistlere direneceğinin mesajını verir. İşgaller sonucu Anadolu kapılarına kadar gelen emperyalizm destekli Yunan ordusuna karşı, 26-30 Ağustos 1922'de "Büyük Taarruz" ile saldırı savaşı başlatılır. Böylece yüzyıllarca süren geri çekilme dönemi bitmiştir.  30 Ağustos "Başkomutanlık Meydan Muharebesi"nde, bir gün içinde Yunan ordusunun en önemli bölümü etkisiz hale getirilir.

1 Eylül'de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordulara şu tarihi emrini verir:

"Bütün arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri verileceğini göz önüne alarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü, yiğitlik ve yurtseverlik kaynaklarını, yarışırcasına, esirgemeden vermeye devam eylemesini isterim.

Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!"

Türk birlikleri 1 Eylül'de Uşak'a gelir. Burada Yunan Ordusu Başkomutanı General Trikopis tutsak edilir. Her köy ve kasabanın Yunanlılar tarafından yakıldığını, Türklerin katledildiğini bilen Türk askeri, dinlenmek ve uyumak istemiyordu. Bir an önce düşman Anadolu'dan temizlenmeliydi. 3 Eylül'de ordumuz Kütahya'ya, ertesi günü de Eskişehir'e girdi. 4 Eylül'de Alaşehir, Buldan, Kula, Söğüt, 5 Eylül'de Bilecik, Bozöyük, Simav, Demirci, Ödemiş, Salihli; 6 Eylül'de Akhisar, Balıkesir, 7 Eylül'de Aydın, 8 Eylül'de Kemalpaşa ve Manisa'ya Türk ordusu giriyordu. İzmir önlerine gelinmişti. ''3 yıl, 3 ay, 25 gün'' süren savaş sona eriyordu.

İzmir'e giriş...

Süvarilerimiz, İzmir'e girerken sadece birkaç yerde hafif ateşle karşılaştılar. Kordonboyu'ndan geçerken süvariler bir İngiliz müfrezesi tarafından selamlandı. Şarapnel yarası alan Yüzbaşı Şerafettin Bey'in vücudundan kanlar boşalırken bile; "Ölsem ne gam! İzmir'i kurtarmıştık ya! İzmir'e girmiştik ya! Bu şerefin öncüleri biz olmuştuk ya!" diyordu. Türk bayrağını, yaralı halde Hükümet Konağına çekmişti.

İzmir'de Türk halkının sevinci o denli büyüktü ki askerler çiçek yağmuru altında karşılanıyordu.

9 Eylül günü 3. Kolordumuz Bursa'yı savunan Yunan birliklerini geri atarak şehri kurtardı. 9 Eylül günü; Menemen kurtarıldı. Aynı gün Mustafa Kemal Paşa Armutlu'ya geldi. Koyu bir güneş gözlüğü taktığı için tanınmaz durumdaydı. Orada bulunan bir yaşlı, bir kaç kere koynundan çıkardığı resme, sonra Atatürk'e bakar... Mustafa Kemal Paşa gözlüğünü alnına doğru kaldırınca yaşlı tanır ve "Bu sensin! Ey ahali koşun, koşun! Bu odur, Kemalimiz geldi!" der ve bir sevinç halesi oluşur.

Düşman Bayrağına saygı...

(...)Öğleden sonra Atatürk, Yunan bayrağının bir atın kuyruğuna bağlanmış olarak yerde sürüklendiğini görünce "Bayrağı ters taşıyabilirler; fakat yerde süründürmesinler; bu bizim âdetlerimize yakışmaz" diye emir verir ve bayrak atın kuyruğundan kaldırılır.

(...)Yunan Kralı Konstantin, İzmir'e geldiğinde Türk bayrağını çiğneyerek, yürümüş ve geçmişti. Atatürk ise uluslara saygı duyulmasına dair şu cümlelerini söyler:

"O geçmişte kötü etmiş. Bir milletin istiklalini temsil eden bayrak çiğnenmez. Ben onun hatasını tekrar edemem" der, bayrağı kaldırtır ve öyle içeri girer.

(...)Çok ilginçtir; "Kardeşime kurşun sıkmam" diyen 200 Yunan askeri, Kurtuluş Savaşı'mızı haklı bulmuş ve bu davranışlarından dolayı Yunan komutanlarınca kurşuna dizilmişlerdir. Kendilerine saygılarımızı sunuyoruz.

Bugün Suriye'de emperyalizme ve piyonlarına karşı verdiğimiz mücadele de mazlumların dünyasında ilgiyle takip ediliyor. Türkiye, Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi yeniden "Ezilen dünyanın ön cephesi" haline gelmiştir. Bölge ülkeleriyle iş birliği halinde emperyalizmi bu coğrafyadan söküp atacağız. Aynen İzmir'de denize döktüğümüz gibi!"

Değerli yazısından dolayı Sayın Mustafa Solak'ı kutluyorum.

Esen kalın efendim.

Yazarın Diğer Yazıları