Karnedeki en düşük not

14 Mayıs, “Dünya Çiftçiler Günü”ydü.

Bu vesileyle tarım politikamıza yakından bakmakta yarar var.

Verimli tarım alanları doğru değerlendirilemediği için buğdaydan mercimeğe, pirinçten soya fasulyesine, mısırdan cevize, sarımsaktan bademe, susamdan tütüne, kepekten samana birçok tarım ürününü ithal etmek zorunda kalıyoruz.

Böylece her yıl milyarlarca dolar yurt dışına gittiği gibi çarşı-pazarda fiyat artışları bir türlü önlenemiyor, geçinemeyen çiftçiler büyük kentlere göç ediyor, babalarının çektiği sıkıntıları gören gençler de tarımdan uzaklaşıyor.

Ak Parti iktidarının 23 yılıyla ilgili bir karne hazırlamam gerekseydi en düşük notu tereddütsüz tarım alanındaki performansına verirdim.

***

Ülkemizin acilen yeni bir tarım politikası belirleyip uygulaması gerekir.

İlk etapta yapılması gerekenleri şöyle sıralayabilirim:

-Tarım alanlarının betonlaşması önlenmelidir.

-Ekilip biçilmeyen tarım alanlarına devletçe el konularak tarım yapacak kişilere kiralanmalıdır.

-Tarım alanlarının miras yoluyla bölünmesini engelleyecek yasal düzenleme yapılmalıdır.

-Devlet çiftçilerin hangi ürünü ne kadar üreteceğini belirlemeli, bu yolla o ürünlerin sıkıntısının çekilmesi de ihtiyaçtan fazla üretilmesi de engellenmelidir.

-Tarımsal kökenli sanayi geliştirilmeli, örneğin fındık değil fındıklı çikolata, zeytin değil zeytinyağı, pamuk değil tekstil ürünü ihracatına ağırlık verilmelidir.

-Çiftçiye bir yandan ucuz kredi verilirken diğer yandan o kredinin verimli şekilde kullanılıp kullanılmadığı denetlenmelidir.

-Tüm tarım ürünlerinde taban fiyat uygulamasına geçilmeli, böylece ürünü çiftçinin elinden ucuza alıp kentlerde fahiş fiyatla satma uygulaması sona erdirilmelidir.

-Toprak ıslahı ve modern sulama çalışmaları yapmaları için çiftçiler desteklenmelidir.

-Çiftçilerin tarım kooperatifleri kurmaları teşvik edilmelidir.

-Tarımsal üretimde kullanılacak araçları çiftçiler tek başlarına almamalı, ortaklaşa alınan tarım araçlarının kooperatifler kanalıyla dengeli bir şekilde kullanılması sağlanmalıdır.

-Köylerde yaşamak cazip hale getirilerek kentlere göç etmek minimum düzeye indirilmelidir.

-Eğitimde tarım sektörüne eleman yetiştirmek için adımlar atılmalı, köy enstitülerine benzer uygulamalar hayata geçirilmelidir.

BÖYLE BAŞKAN

DOSTLAR BAŞINA

Medyada hakkında çıkan haberleri dikkatle takip ederdim.

Ülkesindeki askeri diktaya karşı çıktığı için 12 yıl cezaevinde yatmış, ağır işkenceler görmüştü.

Demokrasiye dönüşle birlikte siyasete atılmış, 1994’de milletvekili olmuş, daha sonra Tarım Bakanlığına atanmıştı.

2010 yılında yapılan başkanlık seçimini kazanınca ısrarlara rağmen saraya yerleşmeyi reddedip mütevazı çiftlik evinde kalmayı tercih etmişti.

Lüks makam arabasını istememiş, değeri sadece bin 800 dolar olan eski model Volkswagen arabasını kullanmıştı.

Devlet başkanlarının aylık maaşı 12 bin dolardı.

“Bu kadar para bana çok. Ben bin 200 dolarla rahat geçinirim. Kalan parayı hayır kurumlarına bağışlıyorum” demiş ve dediğini aynen yapmıştı.

Time dergisinin tanımıyla “Dünyanın en yoksul başkanı”ydı O.

***

Ülkesinin nüfusu sadece 3.5 milyon olduğu halde imrenilecek bir tarım ve hayvancılık politikası izlemişti.

Türkiye’yle ilişkileri de dikkate değerdi. İthal ettiğinden daha fazla ihracat yapmış, her yıl binlerce canlı sığır ve tonlarca karkas et satmıştı bize.

2015 yılında görev süresi dolunca hayatında değişen fazla bir şey olmamış, eşiyle birlikte çiftliğindeki mütevazı hayatını sürdürmüştü.

***

Uruguay’ın eski devlet başkanı Jose Mujica’dan söz ediyorum.

İki gün önce 89 yaşında kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini öğrendim medyadan.

Vasiyeti üzerine bir süre önce kaybettiği üç bacaklı köpeği Manuela’nın çiftliğin bahçesindeki mezarının yanına gömülecekmiş.

Röportajlarından birinde, “Hayat güzeldir ama yorar, yere düşersin. Önemli olan her düştüğünde yeniden ayağa kalkmaktır” diye konuşmuştu.

Son röportajında söyledikleri ise halkına yönelik bir veda mesajıydı sanki:

“Artık ölüyorum. Devrimcilerin de dinlenmeye ihtiyacı var.”

***

Bir arkadaşı kaybetmiş gibi duygulandırdı ölüm haberi beni.

Ne diyeyim...

Böyle başkan dostlar başına...

Yazarın Diğer Yazıları