Kavakçı ailesi AKP'yi bölüyor

Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı, AKP il, ilçe ve belde kongrelerinde zor günler bekliyor. 

Birincisi; Ahmet Davutoğlu ve ekibinin parti tabanında faaliyet gösterdiğine yani delege üzerinde hakimiyet kurma hedefi için çalıştığına dair istihbarat bilgiler genel merkeze ulaşıyor.

İkincisi; Abdullah Gül ve Ali Babacan'ın kuracakları yeni merkez partiye, AKP tabanından transfer yapma görüşmeleri Erdoğan'a iletiliyor.

AKP'lileri, "Ümmet" olarak gören Erdoğan'ın son mesajında geri adım atarak, "kardeşliğimiz" noktasına gelmesinin parti tabanında etki arttırmaya yönelik "hissi" bir çaba olarak görmek lazım.

AKP teşkilat kongrelerinde genel merkez her zaman büyük ağırlık koyuyor.

Ancak 2001'den bu yana ilk kez çok farklı bir durum var ki yukarıda da bahsettiğim gibi hem parti içi Davutoğlu muhalefeti hem de Babacan'ın partisi…

"Metal Yorgunu" dediği partisini toparlamaya çalışan Erdoğan son mesajında şunları söylüyor:

"Önümüzde belde, ilçe kongreleri, il kongresi var. Ardından da büyük kongremiz var. Bütün bu kongrelerimizle beraber bu kongrelerden çok daha güçlenerek çıkacağız ve 2023'e de böyle hazırlanacağız."

Temenni bu ama gerçek bu mu?

Erdoğan anlaşılan o ki Davutoğlu ve Babacan tehdidini AKP için çok önemsiyor. Ve bu durumu şu sözlerle ortaya koyuyor:

"Birçok ayrılıklar şunlar bunlar vesaire gibi kampanyalar içerisine girenler olabilir."

Evet, işte bu tedirginlik, bu endişe AKP'den kopmalar ya da AKP içindeki muhalefetin ulaştığı boyutu da gerçekten ortaya koyuyor.

AKP ve Erdoğan için korkutucu bir boyut bu.

Peki, bu noktaya gelinmesinin temelinde ne var?

Birincisi ve en önemlisi kuşku yok ki saray siyasetidir.

AKP teşkilatları da vatandaş da, AKP teşkilatları da şu yapıdan çok şikayetçiler:

"Memur bakanlar"

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi gereği siyasetçi olmayan "memur bakanlar" ne AKP teşkilatlarını ne de seçmenlerini umursuyor.

Çünkü onlar "seçilmiş" değil "atanmış" sarayın yani cumhurbaşkanının memurları.

Erdoğan, 17 yıldır şu söylemle AKP'yi bir arada tuttu ki 3 gün önceki bayram mesajında da tekrarladı:

"Kardeşliğimizi böldürtmeyeceğiz ve bu kardeşliğimizi güçlendirerek devam ettireceğiz."

Ancak ok yaydan çıktı.

Abdullah Gül ve AKP'den istifa eden Ali Babacan yollarına hızla devam ediyorlar.

Ahmet Davutoğlu da günlük siyasi eleştirilerle AKP'yi ve Erdoğan'ı hedef alıyor.

AKP teşkilat kongrelerinde bilinir ki her partide olduğu gibi, kazananlar da olur kaybedenler de olur.

Ve bilinir ki kaybedenler yeni arayış içine girerler.

Babacan ve Davutoğlu'nun ilk hedefleri tabi ki AKP tabanında "hemfikir" oldukları küskünler, kırgınlar, umutsuzlar.

AKP'nin teşkilatlarındaki "metal yorgunluğu" 31 Mart seçiminde çok açık ve net şekilde teşhis edildi.

İstanbul'da tekrarlanan Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde hezimet yani büyük farkla mağlubiyet "Tsunami" yarattı.

 Dalga dalga AKP'nin teşkilatlarına ulaştı.

İstanbul Tsunami'si, gerek Davutoğlu'nun gerekse Babacan'ın siyasi hedeflerine yaklaşmasını önemli ölçüde olumlu tetikledi.

Erdoğan, tüm bu olumsuzlukları Saray'dan şu mesajı ile ortadan kaldırmaya çalışıyor:

"Önümüzde belde, ilçe kongreleri, il kongresi var. Ardından da büyük kongremiz var. Bütün bu kongrelerimizle beraber bu kongrelerden çok daha güçlenerek çıkacağız ve 2023'e de böyle hazırlanacağız."

Babacan'a çok yakın olan ancak henüz istifa etmeyen AKP'nin önemli bir ismi Erdoğan'ın AKP seçmeni üzerindeki etkisinin giderek kaybolduğunu belirterek şunları söyledi:

"31 Mart'ta, İstanbul ve Ankara başta tüm seçim bölgelerindeki panolara, binalara, köprülere, parti araçlarına 'Sayın Cumhurbaşkanımız' yazılı AKP afişleri asıldı.

Bu afişlerdeki mesaj, 'Oylarınızı Erdoğan'a vereceksiniz' şeklindeydi.

Binali Yıldırım miting konuşmasında kendi vaatlerini kendisi değil Erdoğan'ın açıklayacağını anons etti.

Sonuçta şunu söyleyeyim, 'Erdoğan bana oy verin' kampanyası yaptı ve kaybetti.

Yerel seçimdeki İstanbul ve Ankara başta büyükşehirlerdeki hezimet AKP'nin teşkilatlarını siyaseten çok olumsuz etkiledi.

Bugün AKP'de en çok tepki gösterilen birinci konu Kavakçı ailesidir.

İstanbul belediyesinden Amerika bursu alan AKP milletvekili Ravza Kavakçı ve ailesi, AKP'yi bölüyor.

İkinci konu geçim sıkıntısı, üçüncü konu ise işsizliktir. Ne yazık ki bu olumsuz tabloyu yaratan da Erdoğan hükümetidir.

Buna benzer o kadar çok örnek var ki, Erdoğan ne söylerse söylesin, AKP'deki çözülmeyi, erimeyi toparlayamaz…"

Düzeltme: Dikkatli okurlarımdan çok sayıda mesaj aldım ki hepsine teşekkür ederim. Denizbank'ın artık Rusların olmadığını, Birleşik Arap Emirliğinin Emirates grubuna satıldığını ve BDDK'nın da onay verdiğini belirteyim.

 

Yazarın Diğer Yazıları