Kazasız bir dünya mümkün mü? Uzmanlar anlatıyor

Kazasız bir dünya mümkün mü? Uzmanlar anlatıyor

Otonom araçlar, geleceğin ulaşımını dönüştürme vaadiyle hızla yaygınlaşırken, güvenlik soruları gündemi meşgul etti. Uzmanlar, siber tehditlerden sensör güvenilirliğine kadar çok katmanlı bir koruma sistemi gerektiğini vurguladı.

Otonom araçlar, trafik kazalarını azaltma, ulaşımı kolaylaştırma ve çevre dostu bir gelecek sunma potansiyeliyle otomotiv dünyasını yeniden şekillendirdi. Ancak bu sürücüsüz devrim, güvenlik sorularını da beraberinde getirdi.

Siber saldırılar, sensör hataları, etik kararlar ve yasal düzenlemeler, otonom araçların yaygınlaşmasının önündeki en büyük engeller arasında.

Bilim insanları, mühendisler ve siber güvenlik uzmanları, bu araçların yollarda güvenle ilerlemesi için çok katmanlı bir yaklaşım gerektiğini savundu.

Peki, otonom araçlarda güvenlik nasıl sağlanmalı? İşte tüm detaylar...

SENSÖRLER VE YAPAY ZEKA: GÜVENLİĞİN TEMEL TAŞLARI

Otonom araçlar, çevreyi algılamak ve karar almak için LiDAR, radar, kameralar ve ultrasonik sensörler gibi teknolojilere dayanıyor. Bu sensörler, aracın yayaları, diğer araçları ve yol koşullarını milisaniyeler içinde analiz etmesini sağlıyor. Ancak hiçbir sensör %100 güvenilir değil.

IEEE Transactions on Intelligent Transportation Systems’de yayımlanan bir çalışma, sensör füzyonunun (birden fazla sensörün eşzamanlı kullanımı) hata oranını %2’nin altına düşürdüğünü gösterdi. Buna rağmen, kötü hava koşulları veya sensör kör noktaları gibi durumlar risk oluşturmaya devam ediyor.

Stanford Üniversitesi’nden otonom sistemler uzmanı Prof. Marco Pavone, sensör güvenilirliği konusunda net:

“Otonom araçlarda güvenlik, tek bir sensöre bağlı olamaz. Çeşitlilik ve yedeklilik, sistemin dayanıklılığını artırır. Örneğin, LiDAR’ın göremediği bir nesneyi radar algılayabilir.”

Pavone’un ekibi, 2023’te geliştirdiği bir algoritmayla, sensör verilerindeki anormallikleri gerçek zamanlı olarak tespit ederek kaza riskini %30 azalttı.

Yapay zeka (AI), otonom araçların beyni konumunda. Derin öğrenme modelleri, araçların trafik işaretlerini tanımasından karmaşık kavşaklarda karar almasına kadar her şeyi yönetiyor. Ancak AI’nin “kara kutu” doğası, yani nasıl karar verdiği konusundaki belirsizlik, güvenliği tartışmalı hale getiriyor.

Oxford Üniversitesi’nden etik ve AI uzmanı Prof. Brent Mittelstadt, “AI, öngörülemeyen durumlarda insan sezgisini taklit edemez. Bu nedenle, sistemlerin açıklanabilir olması şart” dedi.

Mittelstadt, açıklanabilir AI (XAI) modellerinin, kaza sonrası sorumluluğu belirlemede kritik olduğunu vurguladı.

SİBER GÜVENLİK: GÖRÜNMEZ TEHDİT

Otonom araçlar, Nesnelerin İnterneti (IoT) ve 5G ağlarıyla sürekli bağlantı halinde. Bu, onları siber saldırılara karşı savunmasız kılıyor. Avrupa Birliği’nin Siber Güvenlik Ajansı (ENISA) tarafından 2024’te yayımlanan bir rapora göre, otonom araçlara yönelik siber tehditler üç ana başlıkta toplanıyor: sistem kontrolünün ele geçirilmesi, hizmet engelleme (DoS) saldırıları ve veri manipülasyonu. Örneğin, bir hacker’ın sensör verilerini değiştirerek aracı yanlış yönlendirmesi, felaketle sonuçlanabilir.

Kaspersky Lab’dan siber güvenlik uzmanı Eugene Kaspersky, otonom araçların cazip bir hedef olduğunu belirtti:

“Bir otonom aracı ele geçirmek, sadece maddi zarar değil, insan hayatına da mal olabilir. Güvenlik, tasarım aşamasından itibaren sistemin DNA’sına işlenmeli.”

Kaspersky, araç yazılımlarının düzenli güncellenmesi, uçtan uca şifreleme ve anomali tespit sistemlerinin zorunlu olduğunu savundu.

Yapılan bir deneyde, ETH Zürih’ten araştırmacılar, bir otonom aracın Wi-Fi bağlantısına sızarak fren sistemini devre dışı bıraktı; bu, siber güvenliğin ne kadar hayati olduğunu ortaya koydu.

İNSAN FAKTÖRÜ VE ACİL DURUMLAR

Otonom araçlar, özellikle Seviye 3 ve 4’te, belirli durumlarda insan müdahalesine ihtiyaç duydu. Ancak sürücülerin dikkatinin dağılması, bu geçiş süreçlerini riskli hale getiriyor.

Transportation Research Part C’de yayımlanan bir çalışma, Seviye 3 otonom araç kullanan sürücülerin %40’ının acil durumda kontrolü devralmakta geciktiğini gösterdi. Bu, “otomasyon complacency” (otomasyona aşırı güven) olarak adlandırılan bir sorun.

Carnegie Mellon Üniversitesi’nden insan-makine etkileşimi uzmanı Prof. Anca Dragan, “Otonom araçlarda güvenlik, sadece teknoloji değil, insan davranışını da anlamayı gerektiriyor. Sürücülerin her an hazır olmalarını beklemek gerçekçi değil” dedi.

Dragan’ın önerisi, araçların acil durumlar için manuel kontrollere sahip olması ve bu kontrollerin basit, sezgisel bir tasarımla sunulması. Örneğin, metro sistemlerindeki acil durum frenlerine benzer bir düğme, yolcuların güvenliğini artırabilir.

ETİK VE YASAL BOYUT

Otonom araçların güvenlik tartışmalarında etik kararlar da önemli bir yer tuttu.

MIT Media Lab’dan Prof. Iyad Rahwan’ın Moral Machine projesi, bu tür senaryoları halka sorarak küresel bir veri tabanı oluşturdu. Rahwan, “Otonom araçlar, etik bir çerçeve olmadan güvenilir olamaz. Toplumun değerlerini yansıtan algoritmalar geliştirmeliyiz” dedi.

Yasal düzenlemeler de güvenliğin ayrılmaz bir parçası. Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE), 54 ülkede otonom araçlar için siber güvenlik sertifikasını zorunlu kıldı. Ancak düzenlemeler, teknolojinin hızına yetişmekte zorlandı.

Almanya’daki Max Planck Enstitüsü’nden hukuk profesörü Eric Hilgendorf, “Otonom araçlarda sorumluluk netleşmeli. Kaza olduğunda suçlu kim: üretici mi, yazılımcı mı, yoksa kullanıcı mı?” diye sordu.

GELECEĞİN GÜVENLİK VİZYONU

Otonom araçların güvenliği, sadece teknik bir mesele değil; aynı zamanda toplumsal güven ve kabulle de ilgili. McKinsey & Company’nin raporu, otonom araçların 2035’e kadar trafik kazalarını %15 azaltabileceğini öngördü. Ancak bu potansiyel, ancak güvenlik standartlarının küresel ölçekte güçlendirilmesiyle gerçeğe dönüşebilir.

Uzmanlar, 5G’nin ultra düşük gecikme süreleriyle araçlar arası iletişimi (V2V) güçlendireceğini, böylece kazaların önlenmesinde kritik bir rol oynayacağını belirtti.

Tesla’nın otonom sürüş direktörü Andrej Karpathy, güvenliğin sürekli bir süreç olduğunu vurguladı:

“Her kaza, sistemlerimizi iyileştirmek için bir ders. Ama hedefimiz sıfır kaza.”

Karpathy’nin ekibi, milyonlarca kilometrelik sürüş verisini analiz ederek AI algoritmalarını %20 daha güvenli hale getirdi.

YOLLARDA YENİ BİR GÜVEN ANLAYIŞI

Otonom araçlar, insan hatalarını ortadan kaldırma vaadiyle geleceği şekillendirdi. Ancak bu gelecek, sensörlerin hassasiyeti, yazılımların güvenliği, insan-makine iş birliği ve etik kurallarla desteklenmeli.

Bilim insanlarının, mühendislerin ve düzenleyicilerin ortak çabasıyla, otonom araçlar sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda güvenliğin simgesi haline gelebilir. Yollar, bu teknolojiyle daha sessiz, daha düzenli ve en önemlisi daha güvenli bir yer olmaya aday.