Spor kulüplerine gönül verenlere taraftar ya da seyirci deyip geçmeyin. Onlar bu memleketin çimentosu, tansiyonu ve atardamarıdır. Onlar en büyük hassasiyetleri sığdırdıkları o cesur yürekleri ve oradan yansıyan tezahüratları ile gün gelir zulme ve zalimlere karşı çıkarlar. Gün gelir uluslararası arenalarda temsil edilen ay-yıldızlı bayrakları için binlerce kilometre yol kat ederek ülkelerini temsil ederler. Ve gün gelir memlekette meydana gelen felaket, acılı gün, yas zamanlarında yürek parçalayan anlamlı tezahüratları ile milletin duygularına tercüman olurlar. İşte bu davranış biçimini bize çocukluk yaşlarımızda kavratanlar; bir milletin "Kederde, tasada ve kıvançta bir olmasının mücevher değerinde olduğunu öğretmişlerdi.

***

Geride kalan Cumartesi akşamı da binlerce Fenerbahçe taraftarı, aynı öğretiyle Şükrü Saraçoğlu Spor Kompleksi Fenerbahçe Ülker Stadyumu'nda oynanan nefeslerin kesildiği Fenerbahçe-Medipol Başakşehir karşılaşmasının uzatma dakikalarındaki eylemleriyle yürekleri ısıttılar. Onlar sahaya attıkları atkı ve bereleriyle ağır kayıpların verildiği ve yüzlerce yaralının olduğu Elazığ ve Malatya depreminin acılarına ortak olmak için vatandaşlarımıza hissiyatlarını böyle ifade ettiler. Depremde yaralanan ve eksi 7-8 derecede yaşam mücadelesi veren yüzlerce vatandaşımızın bir nebze de olsa yaralarını böyle sardılar. Cumartesi akşamı asil Fenerbahçe seyircisinin duygu yüklü; "Elazığ üşüme Fenerbahçe seninle" tezahüratları; yüreklerinden kopan milliyetçi bir feryat ve aziz canlarını kaybedenlere manevi bir duanın yanı sıra topçu-popçu diye futbolun etkin gücünü küçümseyenlere anlamlı bir ders niteliğindeydi. Futbol ve spor camiasının ileri gelenleri olarak milletimiz adına bu hassasiyetini dile getirmedeki öncelikleri nedeniyle önce değerli Fenerbahçe taraftarına bilahare aynı duyguları taşıyan Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor ve diğer tüm spor kulübü taraftarlarına teşekkürlerimi arz ediyorum. İyi ki varsınız... Millet sizinle gurur duyuyor...