Kefen meselesi…

Bütün bu paranoyakça senaryoların, darbe sanrılarının bir sebebi de "Menderes özdeşleştirmesi"yse, halt etmişsiniz siz. Kimse kusura bakmasın ama hiçbir CHP'li,  AK Partililerin eline su dökemez liderlerini Menderesleştirmek konusunda.

Hem, gelince Mayıs ayları  "Biz bu yola çıkarken kefenimizi giydik, öyle çıktık" edebiyatını köpürtmelere doyamayacaksınız; hem de muhalefetin, muhalefet olmasının gereği olarak iktidar değişikliği vaadine kırk takla attırıp "Menderes iması mı" diye ortalığı ayağa kaldıracaksınız; yok öyle yağma!

Herhangi bir CHP'linin, herhangi bir Adnan Menderes hatırlatması, jöleli saray danışmanlarının "Ben Erdoğan'ı kefeniyle gördüm" taklalarından daha vahim olmasa gerek…

Sizi bilmem, ben kefen giyip de sokaklara dökülen bir CHP yöneticisi görmedim bugüne kadar!

Muhalefet yapsa alenen tehdit sayılır, yargıya bile taşınırdı; yıllardır bizatihi AK Partililer kefen emanet edip durmuyorlar mı genel başkanlarına?

Ne demek bu?

Neden kimse, "Ne oluyor" diye hiç işkillenmedi bu tuhaf övgü biçiminden?

Öyle ya, AK Parti bugüne kadar bir "darbe girişimi"yle karşı karşıya kaldı; onu da, yıllarca iktidarı ve dahi devleti paylaştığı, ne istedilerse verdiği, canını, malını emanet ettiği biricik ortakları yaptı.

Uzak tarihi tecrübelerden "tekerrürü" ihtimal dahilindeymiş gibi gelmediği için "ibret" alınmaması bir yere kadar anlaşılır da, bu kadar yakın geçmişte yaşanmış, kendi başına gelmiş olandan da mı bir ders çıkarılmaz, ibret alınmaz…

Böyle dramatik bir tecrübeye rağmen hâlâ nasıl oluyor da düşmanı "dışarıda" arıyorlar anlamak mümkün değil gerçekten de.

Bir kişi bile mi, "Birileri, içerideki düşmanları perdelemek için hedef mi şaşırtıyor acaba? CHP'nin her zamankinden hiç de farklı olmayan söylemine, bu yüzden böyle maksadı aşan anlamlar yükleniyor olmasın" diye sormuyor, sorgulamıyor içlerinde!

Şüphe iyi bir şeydir de; doğru yönetildiğinde.

Meczubeler…

Herkes "Cebimde listem hazır. Ailem en az 50 kişiyi götürür" diyen "meczube"yi (Tanım Fatih Altaylı'nın, çok sevdim ben de kullanayım dedim) konuşuyor da, ya karşısında, ona tam da bu sözleri söyletmek üzere oturan, amacına ulaşınca kıs kıs gülen, yüzünde tiksinç bir ifade oluşan, kaşı ayrı gözü ayrı oynayan, nihayetinde hukuken de sorunlu bu sözler üzerine hiçbir "yanlış anlaşılmayı düzeltme" girişiminde bulunmayan "meczube"?

Onun jest ve mimikleriyle verdiği mesaj diğerinden çok mu farklı?

Aklama ittifakı mı?

Önceki gece Habertürk'te, Didem Arslan Yılmaz'ın programında, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, "memleket masası kurma" teklifi tartışılırken ilginç bir diyalog yaşandı.  Motamot olmasa da mealen söylenenler şunlardı:

Eski bir AK Parti Milletvekili, -yanlış hatırlamıyorsam Resul Tosun'du- muhalefetin iktidarı hedef alan eleştirilerini hatırlattı ve olumsuz görüş bildirdi.

İYİ Parti sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu da, geçmişte AK Parti ve MHP liderlerinin, yöneticilerinin birbirlerine dönük çok ağır sözlerini hatırlattı ve o sözlerden sonra, o sözlere rağmen bir ittifak kurulabiliyorsa, muhalefetin onlara kıyasla çok daha hafif olan ifadelerinin de teklif ettikleri türden bir dayanışmaya engel teşkil etmeyeceğini söyledi.

Tosun, "Ama muhalefet Cumhur İttifakı'na mensup değil" gibi bir cevap verdi. Onlar da Cumhur İttifakı'na katılmış olsalar, onların da sözleri yalayıp yutulabilecek, sineye çekilebilecekti yani!

***

Anlamadığım yer tam da burası;

CHP, AK Parti'ye göre madem ki bir "darbe hazırlığı" içinde, madem ki iktidarın CHP'nin "darbeciliğinden" hiçbir şüphesi yok. Hatta madem ki, Canan Kaftancıoğlu başta olmak üzere bir çok mensubu "terör ve terörist sevici", nasıl olacak da CHP, "Cumhur İttifakı'na giriyorum" dediği gün bütün bu çok ağır suçlarından, ayıplarından, kabahatlarından arınmış olabilecek ki!

Yahut, İYİ Parti madem ki kripto FETÖ'cü filan, HDP'yle pazarlıklar yapmış el altından… "Ben de varım" dediği gün nasıl bir anda buhar olacak iddia olunan bütün iltisakları!

Ya, HDP?

Bütün bu siyasi partiler madem ki "bekamız" açısından birer tehdit, tehlike, bütün kötülüklerin anası niteliğinde…

"Cumhur İttifakı"nın nasıl bir aklayıcı, arındırıcı özelliği var ki "ne olursan ol" mensubu olduğunda "yeniden doğmuş gibi saf ve temiz" kılıveriyor bünyeyi!

 

dfs-004-001-011-001-001-001-002.jpg

Yazarın Diğer Yazıları