Kemal Kılıçdaroğlu yeniden başkan seçildi!

Kemal Kılıçdaroğlu yeniden başkan seçildi!
CHP’nin 36’ncı Olağan Kurultayı Ankara Spor Salonunda gerçekleşti. Kılıçdaroğlu 790 oy alırken, İnce 447 oy aldı.

CHP’nin ‘Adalet ve Cesaret’ temalı 36’ncı Olağan Kurultayı’na katılmak için partililer sabahın erken saatlerinde salonu doldurdu. Ankara Spor Salonunda saat 10.00,’da başlayacak CHP’nin ‘Adalet ve cesaret’ konulu 36’ncı Olağan Kurultayı için partililer sabahın erken saatlerinde salonu doldurdu.

Yaklaşık 600 polisin görev aldığı kurultay alanında özel güvenlik görevlileri ve partililer de güvenlik amacıyla görev aldı.  Spor salonuna çıkan yollar araç trafiğine kapatılırken, salonun çevresinde bomba arama köpekleriyle arama yapıldı.  Partililere  Türk Bayrağı ve parti flamaları dağıtıldı. Salonda ‘Biz adaletli bir Türkiye istiyoruz", "Barışı birlikte inşa edeceğiz", "Biz biriz, biz bütünüz, biz vatanseveriz", "Yine yeniden cumhuriyet", "Tutuklu gazetecilere özgürlük", "Hak, hukuk, adalet için CHP" afişleri yer aldı. Tutuklu CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun fotoğrafının yanında yer alan “Bir gün mutlaka buluşacağız özgürlükte” afişi de dikkat çekti. Salonda Mustafa Kemal Atatürk ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafları asıldı. 

Kurultayda bugün genel başkan, yarın ise 60 kişilik Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri seçilecek. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dışında  Genel Başkanlığına aday adaylığını açıklayan Muharrem İnce, Ümit Kocasakal, Ömer Faruk Eminağaoğlu, Alparslan Çabuk’un  aday olabilmesi için delegelerin yüzde 10 imzasını alması gerekiyor.Partililer İzmir Marşı ve 10'uncu Yıl Marşı eşliğinde kurultayın başlamasını bekliyor.

AKP KURULTAYDA YOK

AKP, CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'na temsilci göndermeme kararı aldı.

BÜYÜKERŞEN DİVAN BAŞKANI SEÇİLDİ

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kurultay açılışında şunları söyledi: 

"2 değerli yoldaşımız aramızda yok bunlardan birincisi Deniz Baykal, şifalar diliyoruz bütün dualarımız Deniz Baykal için. Diğeri de milletvekilimiz Enis Berberoğlu. Enis Berberoğlu, hakkın hukukun ve adaletin olmadığı bir ülkede  talimat üzerine hapisanede tutulmaktadır. 36.kurultayımızdan bütün katılımcıların selamını sevgisini dostluğunu gönderiyorum. Enis eerberoğlu’nun tutuklanması hiçbir belgeye dayanmayan bir şekilde oldu. Hiç kimse şu gerçeği unutmasın mit tırlarıyla ilgili soruşturmayı yürüten hakim, savcı,  polis hepsi FETÖ’den tutuklandı. Terör örgütlerinin bildiği bir sır nasıl devlet sırrı olur. Buradan açık ve net söylüyorum. İstediğiniz kadar baskı kurun biz bildiğimiz yoldan asla dönmeyeceğiz çünkü biz Kuvay-i Milliye’yiz."

11.25 Açılış konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in divan başkanlığını oylamaya sundu. Büyükerşen oybirliğİ ile divan başkanı seçildi.

KILIÇDAROĞLU'NDAN SERT AÇIKLAMALAR

Açılış konuşmaları ve divan başkasının seçilmesinin ardından Genel Başkan Kılıçdaroğlu tekrar kürsüye çıktı. Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:

"Türkiye tarihinin en zor koşulları içinde ve bir beka sorunu ile karşı karşıya olduğu ifade ediliyor. Cumhuriyet tarihimizin en zor süreçlerinden birini yaşıyoruz. Bu kurultay Türkiye'yi yaşanan sorunlardan çekip çıkarma kurultayıdır. Bu kurultay, Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırma kurultayıdır. Bu kurultay Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Dolmabahçe'den bakıp 'Geldikleri gibi gidecekler' dedikleri kurultaydır. Bu kurultay huzur isteyenlerin kurultayıdır. Sivas Kongresi'nin ruhunu taşıyanların kurultayıdır. Adalet için cesaretle yola çıkanları kurultayıdır. Bu kurultay Kuvayı Milliyecilerin kurultayıdır. Firavun karşısında Musa olnaların kurultayıdır. Zulmün karşsıında dilsiz şeytan olmayanların kurultayıdır.

Bu kurultay bereketli kurultayda yoksulluğu tarihe gömeceğiz diyenlerin kurultayıdır. Toplumun her kesimine umut taşımyaı öngörenlerin kurultayıdır. Bu kurultyay yurtta barış dünyada barış diyenlerin kurultayıdır. Ne ezen ne ezilen diyenlerin kurultayıdır.

Bu kurultay tanımında terör örgütü tarafından aldatılanlar yoktur.

Bu kurultay salonunda terör örgütleri ile pazarlık kuranlar yoktur.

Bu kurultay salıonunda terör örgütleri ile aynı menzile yürüyenler yoktur.
Devletin haremini yani namusunu terör örgütüne teslim edenler yoktur.

Bu kurultay salonunda terör örgütlerine "Ne istediniz de vermedik" diyenler yoktur.

Vatan toprağını terör örgütlerine teslim edip Süleyman Şah Türbesi'ni kaçıranlar yoktur.
Kendi vatanında vergi ödedememek için Man Adaları'nda şirket kuranlar yoktur.

Bu kurultay salonunda namussuzlar kadar cesur olmaya ant içmiş namuslular vardır.

Bu nedenle kurultayın adı 'Adalet ve cesaret'tir.

Adaleti ve cesaeri bir arada götüreceğiz.

Ülkemizin genel durumu şöyle. Bugün beş temel sorunla karşı karşıyayız. Karamsar bir tablo var. Bu tablo kaygıları derinleştiriyor. Oysa 2002'de iktidar olduklarında Türkiye'nin bir temel sorunu vardı. Bu bazen Kürt sorunu, bazen toplumsal barış, bazen Güneydoğu sorunu olarak dillendirildi. Demokrasi, ekonomi, eğitim ve dış politika sorunları eklendi. Sorunlar giderek derinleşmeketedir. Biz CHP solarak sadece sorunları dile getiren değil her sorunun üzerine kararlılıkla yürüyen bir partiyiz.

Çözümlere de kısada değineceğim. Bazen 'Kürt sorununu' bazen 'Güneydoğu', bazen 'toplumsal barış' olarak dillendiriyoruz. 2002'de terör örgütünün beli kırılmıştı. Terör neredeyse sıfırlanmıştı. Sorun Türkiye'nin gündeminden büyük ölçüde çıkmıştı. Önce terör örgütü ile masaya oturdular. Toplantılar yaptılar. Şu tablo çıktı ortaya. Bugün toplumsal barışımızı tehdit eden terör daha geniş bir coğrafyada varlığını sürdürmeye çalıştı. Afrin'de askerlerimiz var. Yüreğimiz onlarla beraber. Şehitlerimiz, gazilerimiz var. Biz Afrin'de bu ülke için mücadele eden Mustafa Kemal'in Mehmetçiklerine buradan selam gönderiyoruz.

"SURİYE VE IRAK HÜKÜMETLERİYLE TEMASA GEÇİNİZ"

Afrin milli bir duruşu öngörüyor. Biz de milli duruşumuzu açık ve net dile getirdik. Ama birileri Afrin'i partisinin bir kararı gibi topluma sunuyor. Ordu Mustafa Kemal'in ordusudur. Mücadele Türkiye içindir. Türkiye'de, 2002'de rahmetli Ecevit döneminde terörün beli kırılırken 2018'de terör nasıl bu kadar geniş bir coğrafyaya kimlerin desteği ve yanlış politikalarla yayıldı bunu düşünmek zorundayız. Türkiye'yi bu noktaya kimler taşıdı hep beraber düşüneceğiz. Açık ve net bir çağırıyı yapmak istiyorum. Suriye hükümeti ile temasa geçiniz. Suriye'de toprak bütünlüğü sağlanacaksa, akan kan duracaksa Suriye devleti ile hükümeti ile derhal ilişki kurmak gerekiyor. Benzer ilişkiyi Irak merkez hükümeti ile kurmak gerekiyor.

"KÜRT SORUNU VURGUSU..."

Sorunun çözüm adresi TBMM'dir. Sorun demokrasi ve özgürlük bağlamında çözülmek zorundadır. Kürt sorunu ile terör sorunu arasındaki hassas dengenin belirlenmesi gerekir. Terör örgütleri tarafından saldırıya uğrayan genel başkan olarak açık ve net söylüyorum; adına ne derseniz deyin bu sorunu çözecek olan parti sadece ve sadece CHP'dir. 'İlk dört yıl içinde bu sorunu çözmezsem siyaseti bırakacağım' diye sözüm var.

"YALNIZLAŞAN BİR TÜRKİYE TABLOSU..."

İkinci sorun dış politika. Yalnızlaşan bir Türkiye tablosu ile karşı karşıyayız. Egemen güçler tarafından savrulan ve savrulduğunu da 'aldatıldık' diye itiraf eden Türkiye tablosu ile karşı karşıyazı. Durup dururken neden Suriyen'in iç işlerine karışırız. Bugün hemen hemen her çevrede siyasi görüşten vatandaşımız diyor ki; 'Türkiye'nin beka sorunu var'. 2002'de, 2003'te 'Türkiye'nin beka sorunu var' deniyor muydu? Bugün iktidarın getirdiği nokta bu sorunun tartışılmış olması. Bu ayıp bile ne kadar kötü yönetildiğini ortaya koymaktadır. Hem terör örgütü hem egemen güçler tarafında verilen talimatı yerine getiren ve yalnız kalan ve millete 'Bizi kandırdılar' diyenlerin Türkyie'nin yakasından düşmesi gerekiyor.



LOZAN TEPKİSİ: O ONUR BELGESİNİ TARTIŞTIRMAYIZ

Dış politika milli olmak zorundadır. Türkiye bugün bir beka sorunu ile karşı karşıya. Türkiye'yi bu noktaya taşıyanlar utanmadan Lozan'ı tartışmaya açıyorlar. Lozan bu ülkenin tapu senedir. Sen Sevr'i mi özledin? Lozan'ı kanla gözyaşı ile acı ile aldık. Türkiye'nin sınırları cetvelle çizilmedi. Lozan verdiğimiz milli kurtuluş savaşının onur belgesidir. O onur belgesini kimseye tartıştırmayız.

Dış politikayı kesinlikle milli yapacağız. Egemen güçlerin talimatını kabul etmeyeceğiz. Bütün komşularımızla barış içinde yaşayacağız. Türkiye'nin Mısır ile Suriye, Irak ile, Libya ile, AB ile, Rusya ile, ABD ile ilişkilerini hangi parti inşa eder. Açık ve net düşünün göreceksiniz ki ilk akla gelecek parti CHP'dir. Çünkü CHP 'Yurtta barış dünyada barış' isteyen bir partidir. Yüzümüzü insan haklarının, evrensel değerlerin ve adalete önem veren milletler hanesine çevireceğiz.

ÖĞRETMENLER İÇİN MESLEK KANUNU, HER ÖĞRETMENE 24 KASIM'DA BİR MAAŞ İKRAMİYE VAADİ.. 

Üçüncü temel sorun eğitim. Bir ülkenin geleceği eğitime bağlı. Bir ülkenin eğitimini bozarsanız o ülke, geleceğini inşa edemez. Eğitim de milli olmak zorundadır. Bir partiye militan yetiştirmek amacıyla yapılmaz. Çocuklarımızın çağdaş uygarlığı yakalaması ve onu aşması için verilir.

Bırakın eğitimde bir stratejiyi, her bakana göre değişen bir politika karşımıza çıktı.

Bu hükümetin eğitim politikası yok. Bunu herkes biliyor. Kendi çocuklarını denek olarak kullanan tek ülke Türkiye'dir. Bugün her 100 aileden 80'i çocuğunun yurtdışında eğitim almasını istiyor. Bu da Türkiye'nin eğitimde iflas noktasına taşındığını gösteren en önemli verilerden biridir.

Bugün eğitim sisteminden ne aileler ne de öğrenciler memnun değil. Biz ne yapacağız? Bütün öğretmenleri toplumun en saygın kişileri haline getireceğiz. Bunun için 'öğretmenler meslek kanunu' çıkaracağız. Devlet memurları kanunundan ayrı tutacağız. Onlar aynı zamanda gelecek kaygısı taşımayacak. En düşük öğretmen aylığı açlık sınırının üstünde olacak. Şu anda Türk-İş'in belirlemesine göre açlık sınırı 5 bin 238 TL. Dolayısıyla en düşük öğretmen aylığı bunun üzerinde olacak. Her öğretmene 24 Kasım'da birer maaş ikramiye vereceğiz.

Taşımalı eğitime kesinlikle son vereceğiz. Nerede bir öğretmen öğrenci varsa orada onları yan yana getireceğiz. İş garantili eğitime önem vereceğiz. Okulundan mezun olduğu gün işi hazır olacak. İşsizler ordusu değil çalışanlar ordusu yaratacağız.

Bizim kuşağımızda ailesinin görüşü ne olursa olsun geleceği olacaktır. Onlar güzel Türkiye'nin, onurlu Türkiye'nin askerleri olacaktır.

Temel sorunlarımızdan biri de ekonomi. 2002'de temel bir sorun değildi. Bugün geldiğimiz nota son derece vahim bir nokta. Çiftçi traktörü için, kamyon şoförü kamyonu için dünyanın en pahalı mazotunu kullanmaktadır.

"YURTDIŞINDA BİR GRUP TEFECİYE ÖDENEN FAİZ 148 MİLYAR DOLAR"

Şoför kardeşlerime sesleniyorum. Bunlar seni unuttu. Senin sorunlarını bütçe görüşmelerinde dile getiren parti CHP'dir. 15 yıldır Türkiye'yi üretimden kopardılar. 15 yıldır rant ekonomisi uygulanıyor. Çalışanlar vergi verirken rantiye sınıfına vergi ayrıcalığı getirildi. Bir masa, bir sandalye, elinde viski milyarları kazanıyorlar. Seni bu zilletten kurtaracak olan biziz kardeşim. Bugünkü iktidar, açık ve net söylüyorum, fazi lobisine hizmet eden iktidardır.

Yurtdışında bir grup tefeciye ödenen faizin miktarı 148 milyar dolardır. Peki içerde?.. İçerde de bir grup sermaye sahibine faizler ödediler: 689 milyar lira. 'Faiz yüksek, faiz yüksek...' İktidar değil misin? 'Faizi düşürelim' demekle faizler düşmez. Sen yakanı tefecilere kaptırmışsın. Sen tefecilere ve faiz lobisine hizmet eden bir anlayıştan geliyorsun. Biz ülkeyi üretim bandına alacağız. Herkesin işi herkesin aşı olacak. Herkes bunu çok iyi bilmeli.

Faiz lobisine hizmet edersen ne olur? İşsizlik olur. Türkiye bugün ciddi bir işsizlik sorunu ile karşı karşıya. İşsizler kendi dertlerini anlatmak için kendilerini yakmak zorunda kalıyorlar..."

TAŞERON SORUNU...

Vicdan sahibi olan herkese sesleniyorum. Ankara'yı yönetenlerin vicdanı var mı? Bu açlık ve yoksulluk nedir diye biliyorlar mı? Kendi gelirlerini artırdılar, vatandaşı borç batağına soktular. CHP'ye zaman zaman haksız eleştiriler gelir. 'CHP vatandaşın sorunu ile ilgilenmiyor, CHP entellerin partisi' diyorlar. Onların yüzüne gözüne dursun. Senin haberin yokken taşeron sorununu kim gündeme getirdi? Onlarla 2013'ten itibaren bir olup onların derdini hangi parti dile getirdi. Asgari ücret kölelik düzeni idi. 'Asgari ücret 1500 TL olacak' dedik. Bizim bütün belediyeler bunu uyguladı. Türkiye Cumhuriyet Devleti para mı bulamayacak? Bu çarkı değiştireceğiz. Bu çarkı kıracağız, yeniden Türkiye'yi üretim bandına alacağız. 'Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen' diyeceğiz.

Orman köylüsü... Bu Ankara'daki beyler hangi sorunları yaşadıklarını biliyor mu? Orman köylüsü en yoksul kesimdir. Bunların her birisini hükümet işveren olarak kabul ediyor. Orman köylüsünün sorununa sahip çıkan yine biziz. İnfaz koruma memurlarının derdini de dile getiren biziz. Kimin derdi varsa dergah buradadır. Kimin derdi varsa yanında duracağız. Derdi ile dertleşeceğiz ve sorununu çözeceğiz.

Bizim belediyelerin verdiği hizmet bütün Türkiye'ye örnektir. Aydın'da iseniz eti daha ucuza alıyorsunuz. İzmir'de iseniz çocuğunuza her sabah süt veriliyor. Biz yerelde bütün halkımıza dostça hizmet ediyoruz. Eskişehir yeşil şehir, Bursa beton şehir oldu. Yerelden başlayarak gücümüzü iktidara taşıyacağız. Önümüzdeki seçimlerde, Balıkesir'i, Adana'yı, Mersin'i, Bursa'yı, Ankara'yı ve İstanbul'u alacağız. Bir tarih yazacağız. Bugün kimse kaygılanmasın. Adaleti ve cesareti savunacağız.

İnsan biraz utanır. 15 yıldır yoksulluğu bitiremediler.

Size sözüm söz, ilk bir yıl içinde yoksulluğu bu topraklarda tarihe gömeceğiz. Kimse 'Benim gelirim yok' demeyecek.

OHAL'İ KALDIRMA VAADİ...

OHAL'i kaldıracağız. Vatandaş yatırım yapacak. Rant ekonomisinden vazgeçip üretim ekonomisine döneceğiz. Dolayısıyla ekonomi poltiiaklarını tepeden tırnağa yeniden düzenleyeceğiz. 
Üreten Türkyie anlayışı ile hareket edeceğiz. Ürtetim ekonomisinin gereği olarak asgari ücreti tamamen vergi dışına çıkaracağız.

Sadece sanayide üretim değil tarımda üreteceğiz. Türkiye'yi saman ithal eden ülke ayıbından kurtacağız. Kültürde, sanatta üreteceğiz.

Çiftçinin yüzde 1 olan kanuni hakkını vereceğiz.

5. temel sorunumuz demokrasi. 29 Ekim 1923'te kurduğumuz Cumhuriyeti tam demokrasi ile taçlandırmak kararındayız. Demokrasiyi kolay inşa etmedik. Gencecik fidan gibi çocuklarımızı darağacına gönderdik, başbakanları, bakanları darağacına gönderdik. Demokrasi için bedel ödenmemesi için, herkes düşüncesini özgürce ifade edebilsin diye, bu ülkede medya özgürlüğü sağlansın diye, yargı bağımsız olsun diye, hiçbir aileye zümreye ayrıcalık tanınmasın diye, kadın ikinci sınıf vatandaş kabul edilmesin diye, demokrasiyi savunuyoruz. Demokrasi milli iradeye yansısın diye çalışıyoruz. 'Yüzde 10 seçim barajı kalksın' diyoruz. Darbe hukukundan arınalım istiyoruz. Devlet içinde hiçbir kurum denetimsiz olmasın diye demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Hesap soran değil, vatandaşına hizmet soran ve hesabını veren bir devlet olsun diye demokrasiyi savunuyoruz.

15 TEMMUZ SONRASI ELEŞTİRİLERİ VE ADALET YÜRÜYÜŞÜ...

15 Temmuz şehitlerine Allah'tan rahmet diliyoruz. Demokrasi düşmanlarına karşı hep birlikte mücadelemizi yaptık. Direnmesini bildik ve direndik. Demokrasiyi askıya alma, direnme hakkını getirmiştir. Ben 15 Temmuz darbe girişiminden önce 'Demokrasiye karşı yapılan ihanetler karşısında direnme hakkını kullanacağım' dediğimde üstüme gelmişlerdi. Tarih bizim yanımızda. Kim despot yönetim istiyorsa halkın direnme hakkı vardır ve direnme hakkı kutsaldır. Mustafa Kemal Atatürk, Bursa nutkunda 'Türk genci devrimlerin ve Cumhuriyetin bekçisidir' der. Bunların doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. 'Bunları küçük düşürecek en küçük kıpırtı duyduğunda bu ülkenin ordusu ve polisi vardır demeyecektir. Elinde ne varsa onunla koruyacaktır' diyor.

Direnme hakkını kullanıp 15 Temmuz'u savuşturanlar 20 Temmuz'da bir sivil darbe ile karşı karşıya kaldılar. 1 milyonu aşkın mağdur aile yaratıldı. FETÖ ile mücadele adı altında iktidara ne kadar muhalif varsa tüm kurumların üstüne baskı ile gidildi. Akademisyenler tutuklandı, gazeteciler tutuklandı. Milletvekilleri tutuklandı. Grev hakkı yasaklandı. Binlerce kişi kamudan atıldı. 'Suçun bireyselliği' gözardı edildi. Aile boyu suçlama getirildi, insanlar sivil ölüme terk edildi. Belediye başkanları ya görevden alındı ya da zorla istifa ettirildi. Anayasa uygulanamaz hale geldi. Güçler ayrılığı ilkesi sona erdirildi. Önce parti devletine, şimdi hanedan devletine dönüştürüldü. Bu düzeni yıkmak bizim boynumuzun borcudur. Bu düzeni yıkmak Kuvayı Milliyecilerin namus borcudur.

FETÖ'nün siyasi ayağını ortaya çıkarmamak için her türlü numarayı çektiler. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu bunların. Haksızlığa uğradığına inandığımız kişilerin hakkını savunmak bizim görevimizdir. Nuriye ve Semih'in haklarını savunmak bizim namus borcmuzudur. 15 Temmuz gecesi boğazı kesilerek ya da öldürülen askerlerin hukukunu savunmak namus borcumuzdur.

Yenikapı'da onların yüzlerine karşı çözüm önerilerimizi ifade ettik. Tek adam rejimini hedefleyen anayasa değişikliğini kabul etmedik. Referandum sürecinde olağanüstü bir mücadele verdik. Referandumu biz kazandık. 80 milyon kazandı. Ama YSK içine yerleştirilen çete, mühürsüz bir seçimi yasal bir seçim haline getirdi. O çeteden de hesap soracağız. Yürürlükteki anayasa değişikliği gayri meşrudur.

Bir adalet yürüyüşü gerçekleştirdik. Yalnız olmadığımızı gördük. Yürüyemezsiniz dediler. Kızılcahamam'da durur. Bolu Dağı'nı çıkamaz dediler. Biz Köroğlu'yuz sen kim oluyorsun. Biz hakka hukuka ve adalet inanmış bir partiyiz."

"Adalet yürüyüşünü böyle başlattık. Adaletin çürümüşlüğünü sadece Türkiye'ye değil bütün dünyaya gösterdik".

Bu arada Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşünde çalınan marş çalınırken yürüyüşle ilgili de bir klip gösterildi...

"Her milimini onurla yürüdük. Dünyaya meydan okuduk. 'Adalet istiyoruz, hak istiyoruz, hukuk istiyoruz' dedik. Maltepe'de görkemli bir miting yaptık. Bütün dünyada haber oldu. Maltepe'de önümüzde bir duvar vardı. Şimdi kurultayda söz veriyorum; bu duvarı yıkacağız. Onların duvarı bize vız gelir. Bizden korkuyorlar, korkmakta da haklılar. Çünkü bütün baskılara direniyoruz. Çünkü sözümüzü açıkça dile getiriyoruz. Onlara ve onların feriştahlarına meydan okuyoruz.

Ve sonuç. Bu kurultayda binler bir aradayız. Milyonlar TV'de bizi izliyor. Kurultaydan sonra hepiniz Anadolu'ya dağılacaksnız. Size çok büyük görevler düşüyor.

1- Bu ülkenin huzura ihtiyacı var, her yerde savunacaksınız.
2- Bu ülkenin adalete ihtiyacı var, her yerde savunacaksınız.
3- Demokrasiyi her yerde savunacaksınız.
4- Bu ülkenin darbe hukukundan ayrılmış toplumsal uzlaşmaya dayalı yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Bunu her arkadaşım ezberleyecek. Her yerde her ortamda savunacağız.
5- Kimseyi ötekileştirmeden huzuru, adaleti ve demokrasiyi, yeni bir anayasa ihtiyacını her yerde seslendireceksiniz.
6- 'Ben değil biz ne olacağız' diyenlerle birlikte mazlumun ve mağdurun yanında olacağız. Aylardır hapiste yatan gazeteciler var...

Kim olursa olsun hakkı hukuku adaleti sonuna kadar savunacağız.

Bu 6 temel görevi yerine getirdiğimiz zaman göreceksiniz ki; tek adam rejimi yıkılacak, parlamenter demorkasi kurulacak ve Cumhurbaşkanı tarafsız olacak.

Şimdi duvarı yıkma zamanı. Şimdi bu çarkı değiştirme zamanı. Şimdi cebini dolduranlardan kurtulma zamanı. Türkiye'nin başına terör örgütlerini bela edenlerden kurtulma zamanı. Şimdi adalet, demokrasi zamanı, düşünme zamanı. Sokakta caddede selamlaşma zamanı. Onların ördükleri duvarları yıkma zamanı. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe olma zamanı. Tek adam rejimine karşı çıkma zamanı. Şimdi bayrağı ve Türkiye'ye sahip çıkma zamanı. Kahraman orduya ve Mehmetçiğe karşı çıkma zamanı. Şimdi kucaklaşma beraber olma zamanı. Şimdi kadın erkek eşitliğini sağlama zamanı. Şimdi hak hukuk ve adalet zamanı."

KOCASAKAL ADAY OLAMADI, İNCE ADAY OLABİLECEK Mİ?

36. Olağan Kurultay'da Genel Başkan aday adayı olan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, genel başkan adaylığı için gerekli olan imza sayısına ulaştığı açıklanmıştı ancak delegelerin birden çok oy kullandığı ortaya çıktı. Kurultayda 40 mükerrer oy için çözüm aranırken İnce'nin adaylığı kesinliğini yitirdi. Öte yandan eski Baro Başkanı Ümit Kocasakal ve Ömer Faruk Eminağaoğlu ise aday olamadı. 

36. Olağan Kurultay'da Genel Başkan aday adayı olan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, genel başkanlık için gerekli olan imza sayısına ulaştı. Muharrem İnce, 165 delegenin imzasıyla genel başkan adayı oldu. CHP'nin Parti Tüzüğü'ne göre, genel başkanlık seçimine girmek için, bin 100 kurultay delegesinin 120'sinin imzası gerekiyordu.

Delegelerin tek tek divana çağrılıp imzalarının sorulmasının ardından kriz çözüldü. Divan Kurulu'nun açıklamasıyla İnce'nin adaylığı resmileşti. CHP'li milletvekillerinin aktarımına göre Kılıçdaroğlu İnce'nin adaylığı önündeki sorunun çözülmesi için bizzat devreye girdi. Mükerrer imzalar nedeniyle İnce'nin imza sayısının yetersiz kalması halinde kendi destekçilerinin İnce için imza vermesini istedi.

2014 yılında Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından 5 Eylül 2014'te gerçekleşen 18. Olağanüstü Kurultay'da da aday olan Yalova Milletvekili Muharrem İnce, o kurultayda 177 imzayla, Kemal Kılıçdaroğlu ise 944 imzayla aday gösterilmişti. Kılıçdaroğlu, 18. Olağanüstü Kurultay'da 1155 geçerli oyun 740'ını almış, İnce ise delegelerden 415 oy almıştı. Böylece İnce, bir önceki adaylığına kıyasla 10 imza daha az toplamış oldu.

Muharrem İnce'nin 36.Olağan Kurultayındaki konuşmasından başlıklar şu şekilde:  

“CHP’DE TUZU KURULAR VAR”

“İki ayrı yol iki ayrı ihtimal var. Ya kazanacağız, ya kaybedeceğiz…” diyen İnce CHP yönetimini de çok sert sözlerle eleştirdi. İnce “CHP’nin çok değerli gönüldaşları, geleceğimiz elimizden alınıyor, cumhuriyetimiz yıkılıyor, umutlarımızı söndürmek istiyorlar, yaşama sevincimizi yok etmek istiyorlar.  Karşımızdaki bir siyasi parti değil, ülkeyi yağmalamak için bir araya gelmiş bir yapı. Cumhuriyeti kuran parti, cumhuriyeti kurtaracaktır… CHP’de de tuzu kurular var. Bakırköy, Beşiktaş, Kadıköy (belediyeler) onları aldı mı yetiyor. Erzurum, Şanlıurfa onu ilgilendirmiyor. Sığınmışlar 3, 5 belediyeye. Onların oldu mu yetiyor. Ben memnun değilim. Onun için itaat etmiyorum. Bu partide bir itaat edenler bir de memnun olmayıp itiraz edenler var. Ben itiraz ediyorum.” dedi.

ERDOĞAN’IN ÖSO-KUVAYI MİLLİYE KIYASLAMINA TEPKİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ÖSO’yu Kuvayı Milliye’ye benzetmesine de değinen İnce “Umut olmak için buradayım. Büyük değişim için buradayım. Dış politikada topyekün bozgun dönemi yaşıyoruz. Devletten devlete politika yapardık. Şimdi partiden partiye politika yapılıyor. Türkiye’nin 70 yıllık Filistin politikası vardı. Bugün 70 yıllık Filistin politikası terk edildi. AKP Genel Merkezi’nden idare ediliyor. Pasaportumuzun Edirne’den öteye değeri yok. Ortadoğu bataklığına saplandık. Bir tarih cahili ‘ÖSO, Kuvayı Milliye’ diyor. Kuvayı Milliye askerlerinin ekmek almaya parası yoktu. Ne diyorsun sen cahil. Kuvayı Milliye’nin askerleri emperyalistlere karşı savaştı. ÖSO’nun derdi bir tane; Esad gidince onların sorunu bitiyor. Sen nasıl olur da Kuvayi Milliye ile yan yana koyarsın… Tarih cahili… ÖSO dolarla maaş oluyor. Kuvayı Milliye evine ekmek götüremiyordu.

Ama ne yazık ki bir taraftan o kaçak sarayda oturan o tarih cahili konuşurken CHP’nin yöneticileri de bu tarih cahilinin haddini bildiremiyor, ona cevap veremiyor. ‘Muharrem İnce niye aday oldun’ diye soranlara cevap veriyorum. Onun haddini bildirmek için adayım. Ülkemizin kaderi bir kişinin iki dudağı arasında. Sözde dünya lideri, kafa tuttuğunu zanneettiği emperyalist güçlerin ekmeğine yağ sürdüğünün farkında değil…” diye konuştu.

"SÜREKLİ KAYBEDEN BİR MUHALEFET VAR"

CHP Genel Başkan adayı İnce: "Sürekli kaybeden bir muhalefet var. Hedefimiz; 50 artı 1, Cumhurbaşkanlığı. Ben, bugün neden karşınızda adayım biliyor musunuz? Sandık görevlileri, sizleri seçim akşamları ağlatmamak için genel başkanlığa adayım."

"BENİ GENEL BAŞKAN YAPIN 45 GÜN İÇİNDE TÜZÜĞÜ DEĞİŞTİREYİM"

CHP Genel Başkan adayı İnce: "Bugün beni genel başkan yapın, 45 gün içinde tüzüğü değiştireceğiz. CHP'nin cumhurbaşkanı adayını 1 milyon 200 bin üye seçecek. CHP'nin genel başkanı, doğal cumhurbaşkanı adayıdır, kaçamaz. Yok böyle bir şansı. 'Partiyi ben yönetiyim, ülkeyi başkası yönetsin.' O zaman koltukta niye oturacaksın?"

Konuşmasını bitiren İnce'nin adaylığında mükerrer imzalar olduğu iddiası tartışılıyor. "49 mükerrrer imza tespit edildi" iddiası doğrulanırsa İnce seçimde yarışamayabilir. Mükerrer imzaları saptayan Divan Kurulu, daha sonra İnce'nin adaylık konuşmasına yapmasına izin verdi. İmzaları yeniden kontrol eden Divan Kurulu'nun son kararı bekleniyor.

"ALGI OPERASYONU YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR"

Muharrem İnce daha sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, "Orada yeterli sayıda imza vardır. O mükerrer imzalar neden bana yazılıyor, Kemal Bey'e yazılmıyor. Öyle bir şey olmaz. Algı operasyonu yapmaya çalışıyorlar. Ben kurultayı aldım. Salonu gördüler, benim kurultayı alacağımı görüyorlar.  Şuraya oynuyorlar; bak imzası bile yok, biz ona lütufta bulunuyoruz. Benim kimsenin lütfuna ihtiyacım yok. İmzalarını da geri çeksinler. İstemiyorum kimsenin imzasını. Yürekleri varsa çıksınlar salona, Muharrem İnce'ye imza verecek olanları sorsunlar, bakalım kaç katı görüyorlar. O kurultayı başlarına yıkar onların. "Kurultayı kazanamaz" gibi Ali Cengiz oyunları bunlar. Akşam sandıklar açılınca yeterli imza var mı yok mu görürsünüz. 700 civarında oyla genel başkan olacağım." dedi.

"GENEL BAŞKANIMIZ BİR TASARRUFTA BULUNDU"

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Çok delegeden imza isteniyor. 49 delege her iki adaya imza vermiş. Delege bunu bilmeyebilir. Huzura çağrılır ve kararı sorulur. Şu anda Muharrem İnce'nin net 119 imzası var. 49 delegeye imzası sorulacak. Genel Başkanımız bir tasarrufta bulundu. Madem ikimizde de var. Bana verilen kısımları ben çekiyorum diyor. Her ikimize verilen imzayı bana saymayın. Ben çekiyorum diyor" dedi.

"SANDIKTAN SONRA KONUŞUYORUZ"

Habertürk TV'den Çimen Çetin'e kurultay salonunda açıklama yapan Muharrem İnce, "İmza ile ilgili bir sıkıntım yok. Bu iddialara şaşkınım. Beni aday olarak kürsüye çağırdılar ben de kürsüde aday konuşmamı yaptım. Şunun bunun ortalığı karıştırmak için yaptığı haberlere itibar etmeyin. (Oy sıkıntısı yok yani, değil mi? sorusuna istinaden) Ne oy sıkıntısı. Yani sandıklar açıklanınca görürsünüz arkadaşlar. Aday olarak çağırmadı mı beni. Ben imzalarımı Tanju Bey'e teslim ettim. Beni de aday olarak çağırmadı mı, ben de konuşmamı yaptım mı. Ne imzası artık. Sandıktan sonra konuşuruz" dedi.

"İNCE DELEGELERE MESAJ GÖNDERDİ"

CHP Genel Başkan Adayı Muharrem İnce delegelere mesaj gönderdi.

gogkg.jpg

 

"BEN KILIÇDAROĞLU'NUN LÜTFUNU İSTEMİYORUM"

Divan Başkanı 48 delegenin imzasının mükerrer olduğunu söyledi ve Muharrem İnce’nin imza sayısının 115 olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu'nun dilekçesini okuyan Divan Başkanı, Kılıçdaroğlu'nun mükerrer olan 48 delegenin imzasını istemediğini söyledi. Bunun üzerine Muharrem İnce kürsüye geldi ve "Ben Kılıçdaroğlu'nun lütfunu istemiyorum" dedi. Salonda gergin anlar yaşandı.

17 MADDELİK KURULTAY BİLDİRGESİ KABUL EDİLDİ

Ankara Spor Salonunda yapılan kurultayda okunarak oylanan bildirgede, CHP'nin, "kökleri Kuvayımilliye'ye dayanan, Atatürk'ün izinde, tam bağımsız, laik, demokrat ve çağdaş Türkiye'nin kurucu partisi olduğu" belirtildi.

'TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER YOK SAYILIYOR'

Bugün Cumhuriyetin temeli olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kaldırıldığı, tek adama dayalı parti devleti kurulduğu ileri sürülen bildirgede, darbe girişimi bahane edilerek karşı darbenin gerçekleştirildiği, olağanüstü hal (OHAL) aracılığıyla temel hak ve hürriyetlerin yok sayıldığı ifadeleri yer aldı.

İŞSİZLİK, YOKSULLUK

Bildirgede, milli servet ve birikimlerin yağmalandığı, geniş halk kitlelerinin işsizlik ve yoksulluğa mahkum edildiği, birlikte yaşam iradesinin ötekileştirilen kimlik siyasetiyle aşındırıldığı savunuldu.

SOSYAL DEMOKRASİNİN EVRENSEL İLKELERİ

CHP'nin tüm bu şartlarda temel değerlerden ve sosyal demokrasinin evrensel ilkelerinden ödün vermeden yoluna devam edeceği ifade edilen bildirgede, "Hiçbir güç bizi bu kutsal davamızdan alıkoyamayacaktır" denildi.

'FETÖ'NÜN SİYASİ AYAĞI ORTAYA ÇIKARILACAK'

Bildirgede, gelecek dönemde parti örgütünün hedef ve öncelikleri de 17 madde halinde sıralandı. Bildirgede, şunlar kaydedildi:

"Tek adam rejimine son verilecek ve kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter sisteme geçilecektir. Din, vicdan ve inanç özgürlüğüne müdahalelere izin verilmeyecek, yaşamın her alanında adalet ve huzur sağlanacaktır. OHAL derhal kaldırılacak, KHK'ler yasama ve yargı denetimine alınacak, 15 Temmuz hain darbe girişiminde bulunan FETÖ'nün siyasi ayağı kesinlikle ortaya çıkarılacaktır. Kürt sorunu eşit yurttaşlık temelinde ulusal bütünlük ve toplumsal uzlaşıyla çözülecektir. Yüksek katma değerli kapsayıcı büyüme hedeflenecek, eğitim ve sağlık parasız, kaliteli ve ulaşılabilir olacaktır. Devlet şeffaf, tarafsız ve hesap verebilir olacak, kamuda tüm atamalar liyakata uygun yapılacak, yolsuzluk suçlarında zamanaşımı kaldırılacak, cezaları ağırlaştırılacak, yolsuzluk yapanlardan hesap sorulacaktır."

'TAŞERONLAR KADROYA ALINACAK'

Bildirgede, "asgari ücretin vergi dışı bırakılacağı, taşeronların tümünün kadroya alınacağı, tüm çalışanlara sendikalaşma özgürlüğü getirileceği, şehit aileleri ve gazilerin milletvekillerine tanınan hak ve imkanlardan yararlanacağı" maddeleri yer aldı.

AB'YE TAM ÜYELİK

Bildirgede, "Yurtta barış dünyada barış ilkesiyle bütün komşularımızla ulusal çıkarlarımız gözetilerek iyi ilişkiler kurulacak, AB müktesebatına uyum sağlanacak, AB'ye tam üyelik hedeflenecektir. Havamız, toprağımız ve suyumuz korunacak, denizlerimizin, ormanlarımızın ve tarım arazilerimizin yağmalanmasına izin verilmeyecektir" ifadeleri kullanıldı.

KILIÇDAROĞLU 790 - İNCE 447

CHP'nin 36’ncı Olağan Kurultayı'nda ilk gün sona erdi. Genel başkanlık için Kemal Kılıçdaroğlu ile Muharrem İnce'nin yarıştığı kurultayda 790 oy alan kemal Kılıçdaroğlu CHP'nin yeniden genel başkanı oldu. Muharrem İnce ise 447 oyda kaldı.

İlgili Haberler