Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

"Kendiliğinden düşer"

Nasreddin Hoca’nın ünlü kıssasındaki ’yorgan gitti kavga bitti’ sözüne inat seçim bitti ama tartışma bitmedi. Toplumun büyük bir kesiminin halen anlam veremediği seçim sonuçlarıyla ilgili seçim öncesi birleşme çabaları, yeniden gündeme geldi. Anavatan ile DYP’nin bütünleşme çabalarında alınan mesafe, siyaset dünyasında müthiş heyecan yaratmıştı. Hayal kırıklığıyla biten bu çabanın sorumluları halen aranıyor. Ağar, “Şimdi susma zamanı” derken Anavatan lideri Mumcu “Her şey açığa çıksın” sözleriyle meydan okudu.

Doğrusunu söylemek gerekirse Anavatan-DYP birleşmesi gerçekleşmiş olsa 22 Temmuz seçimlerinin sonuçları kesinlikle böyle olmazdı.

DYP belki Meclis’e giremezdi. Yüzde 9.5’te kalabilirdi. Aynı şekilde bu birliktelik yüzünden belki MHP de baraj altında kalabilirdi veya her ikisi birlikte Meclis’e girer, AKP yüzde 46’ya ulaşamazdı. Her ne kadar varsayımlar üzerine siyaset yapılmaz sözüne katılıyorsam da şaşırtan ve hâlâ tartışılan seçim sonuçlarının müsebbiblerini bulmak ve gazetecilik görevini yerine getirerek bunu ifşa etmeyi istiyorum.

Bu tartışmalar kızışınca Hürriyet’ten Şükrü Kızılot, birleşmenin suya düşüşünü mercek altına aldı. Başta DYP eski Genel Başkan Yardımcısı ve Ağar’ın sırdaşı Mümtaz Yavuz olmak üzere gece buluşmalarının perde arkasını aralamaya çalışıyor.

Seçim öncesinde Ankara kulislerinde dolaşan söylentileri bir araya getiren Kızılot’un bildiği, halde yazamadığı öyle şeyler var ki yazılması durumunda iş mahkeme kapılarına dayanacak. İşte buna da dayanamadım. Haberciliğin asıl amacı karanlıkta kalanları gün yüzüne çıkarmak ise bu görevi eksiksiz yerine getirmek de şart.

Birleşme bütünleşme çabalarının engellenmesi, sadece bir iki partinin kaderini değil sonuç itibariyle Türkiye’de siyasi tarihin değişimini de sağlıyorsa, oraya mim koymak şart oluyor.

22 Temmuz’un sonuçlarını direkt ya da dolaylı olarak etkileyen bu çalışmaları önümüzdeki hafta bütün boyutlarıyla masaya yatıracağım. Sadece söylentiler ya da gazetecilikte sıkça kullanılan “ismini açıklayamadığımız bir yetkili” tanımı yerine “kim, ne zaman, nerede, nasıl, niçin” sorularının cevaplarını vermeye çalışacağım.

Önümüzdeki hafta birleşme bütünleşme gayretlerini, seçim öncesi ittifak girişimlerini de ele alacağım. Tabii ki bu ittifakları kimlerin niçin bozduğunu basireti bağlananlar ve bu konuda beceriksizlik sergileyenlerle nefislerini aşamayanları seçmene şikayet etmiş olacağım.

Bir kıssa

Mevlana’nın “Dün dünde kaldı cancağazım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” sözlerine en fazla itibar edenlerden olmama rağmen, dün ile hesaplaşmasını tamamlayamayanların yarına ilişkin sağlıklı kararlar alabileceğine de inanmıyorum. Ders alınmadığı için tekerrür eden tarihin eskisi yenisi olmaz. Sadece seçmene değil, üyesi olan partilisine bile güven telkin etmeyen bazı lider ve partilerin tasfiye edileceğini seçimden aylar önce yazdığım için gönlüm rahat.

Bu arada her şeye rağmen direnenler var. Direnenler için kıssadan hisse bir fıkra hatırlatması yapalım:

Adamın birinin kolunda yaralar çıkmış. Ailesi ile beraber derhal doktora koşturmuş. Doktor, “Bu yara iyileşmez, kesmek lazım” deyince adam itiraz etmiş: “Ben hayatımı kollarımla çalışarak kazanıyorum” diyerek başka doktorlarda çare aramaya başlamış. İkinci doktor da aynı şeyi söyleyince bu defa karısı karşı çıkıp “olmaz” diye diretmiş. Ama yara giderek büyüyormuş. Son bir umutla ünlü bir cerraha daha gitmişler. Doktor bir adama bir de ailesine bakıp: “Merak etmeyin” demiş “Bunu kesmeye gerek yok. Yakında kendiliğinden çürüyüp düşer” demiş.

Yazarın Diğer Yazıları