Kerkük'ün geleceği tehlikede

Kerkük'ün geleceği tehlikede

Kerkük'ün Kürt Valisi kentteki kamu dairelerinde Kürt bayrağı asılması ve Kürtçenin zorunlu dil olarak kullanılmasıyla ilgili yayınladığı genelge, Türkmenler arasında gerilim ve Irak'ın genelinde de infial yarattı. Vali bu uygulamaya yasal kılıf uydurmak amacıyla konuyu Kerkük İl Meclisi'ne aktardı ve de çoğunlukta olan Kürt üyelerin oylarıyla uygulama onaylandı.

Toplantıyı 40 üyeden oluşan Kerkük İl Meclisi'nin 9 Türkmen ve 5 Arap üyesi boykot etmiştir. Kınamalar ve tepkiler ardı ardına yaşanırken eş zamanlı Irak Meclisinin de almış olduğu kararla Kerkük'ün Kürdistan'a bağlı olmadığı ve bayrak asılmasının Irak Anayasası'nın 53. Maddesine aykırı olduğu duyuruldu.

Benzer tepkiler de Ankara ve Tahran'dan gelmesine rağmen geri adım atmayan Vali krizi IKBY'nin gündemine taşımıştır. IKBY, 2 Nisan'da KYB ve KDP temsilcilerinin katılımlarıyla Erbil'de yapılan toplantının ardından; bayrağın indirilmeyeceği, 140. Maddeye göre Kürt bölgesine ilhak edileceği, IKBY'nin bağımsızlık için referanduma gidileceği ve Bağdat, Ankara ve Tahran'daki yetkililerle görüşmek üzere birer heyetin oluşturulacağı hususları kararlaştırılmıştır.

İki referandumdan söz edilmektedir. İlki, Kürt özerk bölgesinin bağımsızlığı ve ikincisi ise Kerkük'ün Kürdistan bölgesine ilhakıdır.

Kerkük'ün Kürdistan özerk bölgesine ilhak edilip edilmeyeceği hususu, süresi dolan, Ankara ve Tahran tarafından da uygun görülmeyen anayasanın 140. Maddesiyle ilgilidir. Bu maddeye göre 2003 sonrası demografik yapısı değiştirilen Kerkük için referandum yapılması öngörülmüştür.

Aslında Kürt bölgesinin içinde bulunduğu sosyoekonomik, siyasi ve kendi aralarında nüfus çatışmalarının yanı sıra Bağdat dahil bölge ülkelerinin meseleye bakışı dikkate alınırsa Kuzey Irak'ta bir Kürt Devletinin kurulması zor görülmektedir. Böylece bazılarına göre IKBY tarafından öngörülen referandumun ana hedefinin bağımsızlık değil de Kerkük'ün Kürdistan Bölgesine ilhakıdır. Diğer bir ifade ile bağımsızlık talebini öne sürmekle Irak ve bölge ülkelerinden Kerkük ile ilgili kırmızıçizgilerinden vazgeçmeleri hedeflenmektedir. 

Bilindiği gibi Kerkük yakın tarihimiz içinde iki defa referandumla karşı karşıya kalmıştır. İlki, Lozan Mutabakatı ve Ankara ile Londra arasındaki ikili görüşmeler sonuç vermeyince Kerkük ve Musul Meselesi Milletler Cemiyeti'ne havale edilmiştir.

1924 Eylül'ünde meseleyle ilgili Türkiye, Musul ve Kerkük bölgelerinde plebisit (referandum) yapılmasını teklif ettiyse de İngiltere halkın geri kalmışlığını ileri sürerek teklifi reddetmiştir.

İkinci referandumsa 1970 tarihinde 11 Mart Beyannamesi imza aşamasına gelince Bağdat (Saddam) ve KDP (Barzani) Kerkük'ün bölge içine dahil edilip edilmeyeceği hususunda referanduma başvurulması hususunda anlaştılar. Her iki taraf Türkmenlerin desteğini kazanmak amacıyla Türkmen temsilcilerle görüştüler. Daha sonra sözü edilen taraflar Kerkük ve diğer Türkmen bölgelerinde çoğunluğun Türkmenlerden oluştuğu bilincine vardıkları için aynen 1924'te olduğu gibi referandumdan vazgeçtiler. Yoksa Kerkük resmen Türkmen şehri olarak tescil edilmiştir.

Bölgede meydana gelen son gelişmeler doğrultusunda IKBY Yönetiminin özellikle Kerkük'te yapılması öngörülen bayrak konusunda geçerli olmayan bazı anayasa maddelerini öne sürmeleri ve Türkmenleri uzaktan yakından temsil etmeyen yapay Türkmen partileriyle yapılan toplantılarda sözde Türkmen temsilcilerinin her iki referandumu destekledikleri yönündeki açıklamaları düşündürücüdür.

Yapay Türkmen partilerinin konumu gerek muhalefet döneminde gerek Saddam sonrası çeşitli mahfillerde dile getirilmiş ve ITC'nin Türkmenlerin meşru temsilcileri olduğu sürekli vurgulanmıştır. Bunu kimse değiştiremez.

Öte yandan geçtiğimiz günlerde Kerkük'ün Leylan nahiyesine bağlı Yahyava köyünde bulunan Türkmeneli Partisi binasının kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından ateşe verilmesine ne denilebilir? Bu da yeni değil.

Türkmenler, aralarında mezhepsel ayrışıma fırsat vermemeli, söylem birliği içerisinde uluslararası mahfillerde ciddi siyasi operasyonlara geçmelidirler.