Keşke Arap şeyhlerini değil onu dinleseydiniz!

Türkiye; kendi değerlerine, kendi insanına, kendi davasına sahip çıkamama hastalığına tutuldu.

Eskiden "Devlet" dediğimiz zaman aklımıza "tek bir siyasi parti" veya "şahıs" gelmezdi.

Çünkü "devlet" kavramı, tek bir siyasi partinin veya siyasi parti liderinin hegemonyasında günlük olarak değişecek bir yapı değildir. Ancak ne yazık ki "devlet" dediğimizde artık eski çağrışımlara ulaşamıyor, "Devlet aklı" dediğimizde nasıl bir tepki verileceğini kestiremiyoruz. Siyasi iktidar bu değişimi "eski Türkiye", "yeni Türkiye" daha doğru bir ifade ile "bizden önce", "bizden sonra" şeklinde nitelendiriyor. Zaten bu tanımlama bile "devlet" geleneğine son derece ters, geçmişi aşağılayıp, kendini üstün görme hastalığı…

***

Rauf Denktaş… Kıbrıs Davası'nın sembol ismi; mücahidi… Hayatını bu davaya adamış büyük bir mücadele adamı.

Türkiye'de onlarca başbakanla, siyasetçiyle çalıştı ama sadece AK Parti döneminde kendisini bu kadar yalnız hissetti.

Çünkü AK Parti, Rauf Denktaş'ı da eski Türkiye'ye ait görüyordu. Onun fikirlerini, mücadelesini, değerlerini "çağ dışı" olarak yorumluyordu.

"Türklük, Türk kimliği" gibi kavramların günümüz siyasetinde çok da geçerli olmadığını, Kıbrıs sorunun çözümünün Rumlarla yakın iletişim kurarak sağlanacağını düşünüyorlardı.

Zaten bir dönemin sloganı "AB'ye tam üyelik" için bu şart koşulmuştu.

Denktaş, bazılarının hayal bile edemeyeceği büyük bir mücadeleyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni kurdu ve yaşattı.

Sadece bu kutlu çabası bile onu tarihimizde bambaşka bir noktaya taşıyor.

Ancak, Türkiye'deki siyasete kırgın gitti.

Fikirlerine katılmayan siyasi iktidar onu küstürmüştü; emeğini, mücadelesini, çabasını bir kenara atmıştı.

Denktaş da, Türkiye ile ters düşmek istemediği için kendisine yakışan bir şekilde köşesine çekildi ve olayları uzaktan izledi.

Tarih çok kısa bir süre içinde kendisini haklı çıkaracaktı.

Yerine getirilen Mehmet Ali Talat ve onun zihniyeti Kıbrıs'ı uçurumun eşiğine getirdi.

Rumlarla diyalog kurulamıyordu. Çünkü onların tek isteği adanın tamamına sahip olmaktı.

Arkalarındaki AB desteği bu uğurdaki cesaretlerini de artırıyordu.

AK Parti destekli Mehmet Ali Talat projesi çok kısa sürede çöktü.

Rauf Denktaş'a yakınlığıyla bilinen Derviş Eroğlu, KKTC halkının oylarıyla 3.Cumhurbaşkanı seçildi.

2013 yılında Denktaş'ın vefatının birinci yıldönümünde yaptığı açıklama en çok Türkiye'deki siyaset erklerini rahatsız ediyordu:

"Denktaş'ın 21 Aralık 1963'te başlayan Kanlı Noel saldırıları sırasındaki dik duruşu olmasaydı bugünlere gelmenin hayli zor, belki de imkansızdı. Sayın Denktaş, hiç kuşkusuz ki Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi, Kıbrıs Türk Federe Devleti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin baş mimarıdır. Rauf Denktaş, her yönü ile eşine zor rastlanır bir lider, direnişçi, devlet adamı idi. Bugün bir devlet çatısı altındaysak bunu halkımızın verdiği mücadele kadar, ona liderlik yapanların çabalarına borçluyuz. Bu devlet, bize bahşedilmiş değildir. Bizim içim yaşamsal öneme sahip olan KKTC, hala bazılarının ortadan kaldırmak istedikleri bir varlıktır."

***

Şimdi KKTC'nin başında Mustafa Akıncı var…

Rauf Denktaş'ın kutlu mücadelesini hedef alan açıklamaları hala kulaklarımızda…

Türkiye'den de bu açıklamalara doğru düzgün bir tepki gelmedi.

Ama tarih yine Denktaş'ı haklı çıkardı.

Doğu Akdeniz'de Rum kesimi üzerinden oluşturulmak istenen tuzakları görüyoruz, yaşıyoruz.

***

Rauf Denktaş, büyük bir direnişçi, büyük bir lider olmasının yanı sıra siyaseti ve geleceği doğru okuyan bir devlet adamıydı.

Dün bu büyük insanın vefatının 8.yıldönümüydü.

Uzun yıllar sonra Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaptı:

"Kıbrıs Türk halkının Ada'da adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması yönünde sürdürdüğü kararlı mücadeleye tam desteğimizi ifade ederken, merhum Denktaş'ı bir kez daha saygıyla anıyoruz."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise ilk kez Rauf Denktaş'ı andı. Erdoğan şu mesajı paylaştı:

"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kurucu Cumhurbaşkanı, ömrünü Kıbrıs davasına adamış olan merhum #RaufDenktaş'ı vefatının 8. yıl dönümünde saygı ve rahmetle yâd ediyorum."

Kadere bakın ki Denktaş'ın mücadelesine en ağır eleştirileri yapanlar, bugün "onun mücadelesine tam destek veriyoruz" mesajı paylaşıyor.

***

Rauf Denktaş, vefatından önce Yeniçağ'da köşe yazıları kaleme alıyordu.

Denktaş'ın son yazısının başlığı "Varız, Var olacağız"dı ve yazının son paragrafı şu şekildeydi:

"Şimdi ne olduk ki, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yaşatmak ve yüceltmek davamızda, boyumuzda ve karşımızdakilerin siyasetlerinde bir santimlik bile bir değişiklik olmamasına rağmen, Rum'un kucağına düşmüş üç-beş kendini bilmez çıkarcının yarattığı kaosu dağıtıp "Ben varım ve var olacağım" diyeceğimize, kendi ayaklarımıza kurşun sıkmayı "kimliğimize ve kişiliğimize sahip çıkma" olayı olarak düşünebiliyoruz?

Aklımızı mı kaybettik?"

Rahmetli Denktaş'ın da dediği gibi "üç-beş kendini bilmez" gelip geçecek.

Biz, memleketimizi "eski-yeni" diye ayırmadan, tarihimizden sapmadan, savunmaya devam edeceğiz.

Ruhu şad, mekanı cennet olsun.

 

Yazarın Diğer Yazıları