Keşke o Kabe örtüsünün parçasını bir şehidimiz için kullansaydınız

Terörü Midyat zihniyeti bitirir.

Ellerine Türk bayraklarını aldılar, Midyat cadde ve sokaklarında "Türkiye" sloganları söyleyerek yürüdüler.

İşte PKK terörüne vurulan en büyük darbe budur.

Çözüm süreci masalı ile uyumayıp sokakları, caddeleri, kara yollarını tuzaklayan, evleri, dükkânları cephaneliğe çeviren PKK terör örgütünün tek amacı halkı isyana teşvik etmekti.

Midyat halkı PKK'ya büyük bir tokat attı.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduklarını büyük bir gösteri ile tescil ettiler.

Kürt vatandaşlarımız, kardeşlerimiz artık bu tavrı, her ilde her ilçede göstermelidir.

Bu vatan hepimizindir ve kardeş olarak yaşamamızın önündeki tek engel Türkiye düşmanı ülkelerin tetikçiliğini yapan PKK terör örgütü ve o ülkelerdir.

Teröristlerin yakıp yıktıkları evlerin en hızlı şekilde devletimiz tarafından yeniden modern yapılar halinde yapılması da şarttır.

 

Önce Savcı ve Hâkimler atandı, sonra fezlekeler gönderildi

 

 

AK Parti hükümeti dünyaya örnek ama bu kez de kötü örnek olacak bir uygulamaya imza attı.

Neden mi?

"Cumhurbaşkanı neden milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıran Anayasa değişikliğini onaylamadı?" diye soruyordu bizim sözde gazeteciler.

Anladınız mı şimdi?

Anlamadınız biliyorum, ben anlatayım.

Cumhurbaşkanı milletvekillerini yargılayacak savcı ve hâkimlerin atamalarının yapılmasını bekledi.

Dokunulmazlık kaldırma projesinin bağımsız yargıdan dönme riskini ortadan kaldırmak gerekiyordu ki Cumhuriyet tarihinin en büyük atama kararnamesi hâkim ve savcılar için uygulandı.

Artık dosyaların yani milletvekilleri için hazırlanan fezlekelerin bu yeni atanan savcı ve hâkimlere gönderilmesi için hiçbir engel kalmamıştı.

117 dosya jet hızıyla savcılıklara gönderildi.

Yakında polis tek tek yakalarına yapışır ve savcılara götürür milletvekillerini.

Ha şu noktayı da vurgulayalım.

PKK terörüne destek veren değil milletvekili, babamın oğlu olsa acımam yargıya gitmesini isterim.

Binlerce şehidimizin, binlerce gazimizin dökülen kanlarının hesabını sormayacak mıyız?

Sonuna kadar hesabını soracağız.

Ancak milletvekillerinin "siyaseten mahkûm edilmelerine" de direneceğiz.

Sonuna kadar hesabını soracağız.

 

Ne işin vardı Amerika'da

 

Bir ülkenin onuru çok önemlidir. Her Türk vatandaşı ülkesinin onurunu korumakla görevli ve sorumludur.

Bu sorumluluk ülkeyi yönetenler için kat kat fazladır.

Sözü uzatmayayım Cumhurbaşkanı Erdoğan'a getireyim.

Muhammed Ali'nin cenaze törenine heyetle Amerika'ya gitti.

Diyanet İşleri Başkanı ile oraya dini bir vecibeyi yerine getirmek için gitti zannettim.

Niyeti muhtar şovunu Amerika'ya taşımakmış anlaşılan.

Merhum boksör Ali ve ailesi bizim muhtarlar gibi Erdoğan'a siyasi şov yapma imkânı vermedi.

Hatta beraberinde Kabe'nin örtüsünden bir parça götürmüş ama onu da "sonra biz koyarız" diye almışlar elinden.

Erdoğan da küsüp -ki yüz ifadesinden ne kadar kızgın olduğunu da gördük- programını kesip Türkiye'ye döndü.

Erdoğan'ın bu hali Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak benim onuruma çok dokundu.

Türkiye'nin de onuru küçük düşürüldü.

Ey Cumhurbaşkanı;

Keşke o Kabe örtüsünün parçasını bir şehidimiz için kullansaydınız.

Yazarın Diğer Yazıları