"Kıbrıs Türk'tür Türk kalacak!"

Ersin Tatar, Lefkoşe'de Güney Kıbrıs sınırına çok yakın Sarayönü Meydanı'nda "zafer" konuşması yaparken meydan "Kıbrıs Türk'tür Türk kalacak!" nidalarıyla inliyordu.

Neden bu slogan atılıyordu?

Demek ki zafer, "Kıbrıs Türk kalmayacak!" diyenlere karşı kazanılmıştı.

"Kıbrıs Türk kalmayacak!"ın bir diğer adı olan Annan Planı'nı çöpe atan maalesef Türk tarafı olmamış, daha fazlasını isteyen, hiç Türk kalmasın isteyen Rum tarafı olmuştu.

Annan Planı referandumunda, Türk tarafında yüzde 65 kabul, Rum tarafında yüzde 70 ret oyu çıkmıştı.

Bizi kurtaranlar Rumlar!... Kendi aptallıklarına yansınlar! Kabul oyu verselerdi, Enosis, sonrası Megali İdea hedefine bir adım daha yaklaşmış olacaklardı.

Rumların (Tabiî Yunanistan'ın) gözü o kadar dönmüş ki, Türklerin hiç mi hiç hakları olsun istemiyorlar.

Ve bu planı 2004'te daha iktidarının ikinci yılında Ak Parti Hükûmeti desteklemişti.

Ak Parti ("RTE Partisi" demek daha gerçekçi. Kendileri de bunu içten içe kabul edeceklerdir. İfademizde bir maksat aramasınlar.) deneme yanılma yoluyla bir çizgiye geliyor. Annan Planı Türkleri yutacak, Türkiye'nin garantörlüğü de bir şeye yaramayacaktı. Karşısına AB dikilecekti. Ne zaman Türkiye bir varlık gösterse, içinde yer almaya çalıştığı Avrupa Birliği'ni, ABD'yi, Rusya'yı, Arap ülkelerini karşısında buluyor.

İşte Azerbaycan... Hangi gözlüğü taksanız, nerede durup baksanız, Türkler haklı. Toprakları işgal edilmiş. Dünyanın derdi, Türkiye Devleti'yle değil, Türklerle.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, çok bariz göründüğü için, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal ettiğini tescilledi. Meselenin halli için ne AGİT kılını kıpırdattı ne Minsk Grubu. Halledilecek bir mesele görmüyorlar. Ermenistan işgal ettiyse hakkıdır, demeye getiriyorlar. Ya Türkler Ermenistan topraklarına girseydi? Dünyayı başımıza yıkarlardı.

Ak Parti iktidarı Azerbaycan'da tavrını net ortaya koyduğu gibi Kıbrıs'ta da koydu.

Ayrı bir devlet görüntüsünde olsa da, Kıbrıs bir uzvumuz. Bu uzuv kesilirse, bir tarafımız sakat kalır.

(Kıbrıs zorlu bir kuşatmadan sonra 1570-1571'de fethedilmişti. Venedik'in kışkırtmasıyla Haçlılar toplanmış İnebahtı'da gemilerimizi batırmışlardı. Sokullu Mehmet Paşa, Haçlı'ya karşı Venedik elçisine ne demişti? "Siz bizim sakalımızı kestiniz, ama biz sizin kolunuzu. Sakal daha gür çıkar, kol ise yerine gelmez." Bu sözün söylendiğinden pek emin değilim ama, yerinde bir söz.)

Kıbrıs'ta Türkleri Rumlara yamamak isteyenleri temsil eden M. Akıncı'nın ikinci turda kazanacağına kesin gözüyle bakanlar vardı. Biz de ilk başta öyle düşünmüştük. Sandığa gitmeyenler, ikinci turda gayrete gelince 4 puan farkla Ersin Tatar, cumhurbaşkanlığı makamına oturdu.

Önceki akşam teşekkür konuşmasını dinledim. Türkiye'yi öne çıkartıyordu. Olması gereken bu idi.

M. Akıncı ise Türkiye'ye karşıdır. Bir bağı olmasını istemiyor, Rumların içinde eriyelim, demeye gelen sözler ediyordu. Hatay'ın kurtarıcısı Tayfur Sökmen'in adını anarak onun gibi olmayacağını söyleyecek kadar ileri gitmişti.

Kıbrıs için yeni bir dönem başlıyor.

Ak Parti iktidarı, bu fırsatı Ada'yı imam hatiplerle cemaat/tarikatlarla, kendileriyle bağlantılı vakıflarla doldurma fırsatı görmesin. Nasıl adım atarsa atsın bu adımlar halkın yadırgamayacağı adımlar olmamalıdır.

 

Yazarın Diğer Yazıları