Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK

Cahit Armağan DİLEK

Kıbrıs'ta Enosis mi iki devletli çözüm mü?

Önceki gün Almanya'nın başkenti Berlin'de, BM Genel Sekreteri Guterres, KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum lider Anastasiadis arasındaki üçlü gayri resmi Kıbrıs görüşmesi yapıldı.

Gayri resmi bir görüşmenin amacı, Kıbrıs sorununa sözde çözüm için müzakere sürecini yeniden canlandırmak, hayata geçirmek.

Peki neyin müzakeresi yapılacak? 1974'ten sonra defalarca denenen ve Rum/Yunan tarafınca hep reddedilen siyasi eşitliğe ve güç paylaşımına dayalı iki toplumlu federasyonu esas olan Kıbrıs.

Berlin görüşmesinden çıkan sonuç ise işte bu yeniden başarısızlığa aday bu federasyon müzakerelerinin yeniden başlaması konusunda gayri resmi mutabakat.

Türkiye'nin, KKTC Meclisi'nin çoğunluğunun, KKTC hükümetinin federasyona dayalı bir çözümü esas alan müzakereyi reddettiği bilinmesine rağmen Akıncı neden böyle bir inisiyatif aldı?

Bunu Akıncı, Berlin'deki görüşmelerden sonra şöyle açıklıyor: Bunun dışında elbet farklı düşünceler olabilir, buna kimse bir şey diyemez, herkes fikrini söyleyebilir. Ama BM nezdinde resmi olarak halkından aldığı yetkiyle KKTC liderinin yürüttüğü müzakere sürecinin zemini, iki kesimli, iki toplumlu federasyondur.

Gerçekten Kıbrıs Türk halkı, KKTC meclisi ve hükümeti, Akıncı'yı iki toplumlu federasyonu görüş diye yetkilendirdi mi? Yoksa ortada bir yetki gaspı ve oldu-bitti mi var?

Müzakerelerin yeniden başlatılması hedefli yeni süreçte bundan sonra hedeflenen garantör ülkeler, Kıbrıs Rum ve Türk kesimi ve BM'nin katılımıyla 5+BM görüşmelerinin yapılmasını sağlamak var.

Açıklamalara bakılırsa, 5+BM görüşmelerinin Nisan 2020'de KKTC'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra yapılabileceği havası var.

Berlin görüşmesinden sonraki oluşan ortama bakılırsa, Akıncı, iki toplumlu federasyon müzakerelerini esas alan bir seçim beyannamesiyle KKTC'deki federasyonculara mesaj verip AB, Rum/Yunan tarafı, ABD'nin desteğini de almış olarak Cumhurbaşkanlığı seçimine gitmeye hazırlanıyor.

Görüşme sonrası BM Genel Sekreteri Guterres'in açıklamalarında hem yuvarlak hem de Rumlar lehine yorumlanabilecek, Türk tarafına tuzaklar içeren ifadeler var.

Guterres'in açıklamasında müzakerelere temel olacak referans şartlarda bir anlaşma olmadığı belirtilmiş olması müzakerelerin hemen başlayamayacağına işaret etse de bunu bir kazanım olarak görüp başarı hanesine yazmak fazla iyimser bir tavır olur. 

Çünkü Guterres, "Kıbrıslı Türk lider ve Kıbrıslı Rum lider, aciliyet duygusu ile hareket ederek, Kıbrıs sorununa öngörülebilir bir gelecekte kapsamlı ve kalıcı bir çözüm bulunmasının her iki toplumun esenliği açısından büyük önemi haiz olduğu ve statükonun sürdürülebilir olmadığı konusunda mutabık kaldılar" diyerek mevcut durumun sürdürülemediğini ve ani bir girişimin başlayabileceğini ima etmiş.

Tabi burada Türkiye'nin tutumu belirleyici olacak. Türkiye'deki iktidar neyi ve kimi işaret edecek? Türkiye görüşünü KKTC seçimlerinden önce açıklayacak mı? 5+BM görüşmelerine hemen yeşil ışık mı yakacak yoksa KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle KKTC halkının tercihini mi bekleyecek?

Çünkü bu saatten sonra KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi, Kıbrıs'ta Rum hakimiyetinin gerçekleşmesi anlamına gelecek federasyonu isteyenlerle artık tek çözümün iki devletli çözüm olduğunu söyleyenlerin seçimi olacaktır. KKTC'yi 2003-2004 dönemindekine benzer yeni bir karar anı bekliyor.

Guterres açıklamasında, "Kıbrıslı Rum ve Türk liderler 30 Haziran 2017'de sunduğum altı maddelik çerçeveye olan bağlılıklarını teyit ettiler" diyerek Guterres belgesi olarak bilinen, aslında çerçevesi net olmayan Türk askerinin adadan çıkarılmasını, Türkiye'nin garantörlüğünü ortadan kaldırmayı esas alan sözde belge üzerinde mutabakat olduğundan bahsediyor.

Kıbrıs Türk halkı, KKTC meclisi ve hükümeti buna razı mı? Türkiye buna razı mı? Akıncı ile mutabakat içinde mi? Akıncı neye güvenerek Türk askerinin adadan çıkarılmasının önünü açacak bir gelişmeye evet diyebilmektedir?

22 Kasım'da bu köşede Küresel Askerileşme Endeksine göre, GKRY'nin 1990'dan bu yana hep dünyada ilk 10'da yer aldığını anlattık.

100 binden fazla asker-milis silahlı gücü eğitip donatan, ağır silahlar alan bir Rum kesimi varken hangi Akıncı adadan Türk askerinin gitmesine evet diyebilecek mi? Türkiye ve KKTC, Akıncı'nın buna evet demesini bekleyecek mi?

Bu Kıbrıs'ta Enosis'in gerçekleşmesi demek değil mi?

Guterres'in açıklamasındaki "Kıbrıslı Türk ve Rum liderlerin bu defaki sürecin farklı olması gerektiği kabul edilmiştir" ifadesi dikkat çekicidir. Farklı süreçten kasıt nedir? Liderlerin kabul ettiği farklı süreç nedir? BM neyi planlıyor?

Elbette öncellikle Kıbrıs Türk halkı kendi bağımsızlığına, özgürlüğüne, güvenliğine sahip çıkmalı. Tabi ki Türkiye'nin duruşu ve kararı da en az o kadar önemli.

Ancak, kendi içinde yaşadığı zorluklar, dış politika açmazları, ABD ve AB'den gelen yaptırım tehditleri vs dikkate alındığında Türkiye'nin Kıbrıs konusunda dik duruşunu zayıflatabilecek uluslar arası kuşatmanın da sertleştiği görülmeli.

BM, AB, Rum/Yunan tarafının Türkiye'nin en zayıf anının beklediği bunun da zamanlama meselesi olduğunun farkına varılmalı.

 

Yazarın Diğer Yazıları