Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

Kıbrıs'ta Papadopulos ve Markulli kaşınıyor...

Güney Kıbrıs’taki faşist Papadopulos rejimi adada kriz yaratmaya devam ediyor. Kıbrıs etrafındaki karasularda petrol çıkarmak için ihale açarak, ‘Buralarda tek egemen güç benim’ mesajı vermeye çalışan ve Anavatan Türkiye ile KKTC yetkilileri aleyhine Dışişleri Bakanı Markulli’ye kışkırtıcı beyanatlar yayınlatarak ortamı gerdirmeye çalışan Papadopulos, yarattığı krizi yöneterek lehine çıkar sağlamaya çalışıyor. 2008 Şubat ayında Kıbrıs Rum kesiminde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça Papadopulos’un Türk düşmanlığını ön plana çıkararak, böylelikle kilise desteğini de alarak yeniden seçilmeyi hedeflediği anlaşılıyor.
Hatırlanacağı gibi Rum tarafı, 2005’te Mısır, Ocak 2007’de ise Lübnan ile ‘münhasır ekonomik bölge’ anlaşmaları imzalamış, Akdeniz bölgesinde Anavatan Türkiye’nin ve KKTC’nin egemenlik haklarını görmezden gelmişti. Şubat 2007’de başlatılan ihale süreci 17 Ağustos’ta sona erdi. İhaleye ancak 3 firma teklif verirken; ihaleye katılım, Rum tarafının beklentileri karşılanmamış ve Papadopulos’un petrol konusunu gündeme getirerek yaratmaya çalıştığı gerginlik şu anda pek de işine yaramamıştır. Başta AB ve ihaleye katılacak diğer ülkelerle Anavatan Türkiye’yi çatışmaya sokmayı planlayan Papadopulos’un hesabı şimdilik tutmamıştır. Papadopulos’un petrolü bahane ederek KKTC ve Anavatan Türkiye ile giriştiği ‘Egemenlik’ savaşından pes etmesini kimse beklememelidir. Kıbrıs sorununun çözümünde kilit unsurun egemenlik konusu olduğu, Rum tarafının tüm ada üzerindeki egemenlik iddialarından vazgeçmedikçe de sorunun çözümlenmesinin mümkün olmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Papadopulos’un  “Ben tüm adayı egemen devlet olarak aldım, nesillerime egemen devlet teslim edeceğim”  sözünün arkasında olduğu ve buna göre hareket ettiği; Enosis yemininin arkasında olduğu unutulmamalıdır.
Egemenliğin uğrunda ölünecek bir Leyla olmadığını söyleyen bizi yönetenler, umarım gelişen son olaylardan ders almışlardır. Kıbrıs Türkünün ve KKTC’nin geleceğinin egemenliğimize ve Devletimiz KKTC’ye sahip çıkmaktan geçtiği artık anlaşılmalıdır.
AB destekli Rum tarafı, tek egemenlikte ısrar ettiği, Kıbrıs Türkünün eşit ortaklık haklarını tanımadığı sürece Kıbrıs sorununa çözüm bulunmayacağı artık tüm dünyaya açıkça söylenmelidir. Ada gerçeklerine göre, yani adada iki halk, iki devlet ve iki egemen varlığın mevcut olduğu ve çözüme bu gerçeklere dayanmadan ulaşılamayacağı anlatılmalıdır.
Rum Dışişleri Bakanı Erato Markulli’nin Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Genelkurmay Başkanımız Büyükanıt Paşa ile ilgili sarfettiği ‘Türkiye’yi 100 yıl geriye götürdü’ sözleri yakışıksızdır ve bu tahrikkâr sözler Papadopulos’un adada taktiksel olarak yaratmaya çalıştığı krize hizmet etmeye yöneliktir.
Faşist Papadopulos’un KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la görüşmek istemesi ise hem Rum tarafında yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri, hem de dış dünyaya uzlaşmaz görünmeme gailesiyle yapılmış göstermelik bir davettir. Papadopulos yine sadece kendi çıkarını gözetmektedir. Talat-Papadopulos görüşmesinin Kıbrıs sorununun çözümlenmesine hiçbir katkısı olmayacaktır. Cumhurbaşkanı Talat’ın sırf görüşmeden kaçan taraf olmamak uğruna, her fırsatta kendisine ‘sahte devletin sahte başkanı’ ve ‘işgalci’ diyen Papadopulos’la görüşmesi doğru olmayacaktır.
Cumhurbaşkanı Talat’ın petrol krizi ve egemenlik konusunda Rum tarafının son taktiksel yaklaşımları ile Markulli’nin saldırgan tavırları konularını dünya kamuoyu ve ilgili ülke yetkilileri ile paylaşarak Papadopulos’la görüşmeye gitmemesi gerekmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları