Kıbrıs'ta 'siyasi eşitlik' tuzağına dikkat!
Kıbrıs sorununa bir anlaşma ile çözüm bulma arayışları nafile, gereksiz ve zaman harcamaya yönelik çabadan öteye gidemez. Sorunun özünde Kıbrıs Rumlarının Megali İdea ülküsü vardır; Enosis'ten vazgeçememesi gerçeği vardır, adada yakın zamanda yaşananlara rağmen hâlâ daha adanın Elenleştirilebileceği hayali vardır; biz Türklerin Rum idaresi altında ikinci-üçüncü sınıf vatandaş olarak yaşamayı kabul edebileceğimiz inancı vardır, Kıbrıs Türklerinin Anavatan'ımız Türkiye ile ilişkilerimizi bir şekilde sonlandırarak, özgürlüğümüzden, egemenliğimizden, devletimizden, topraklarımızdan, Anavatan'ın etkin ve fiili garantörlüğünden vazgeçerek Rum'a teslim olacağımız sapık düşüncesi vardır. Aklı yerinde olan, beyni doğru çalışan biri bunların olamayacağını çok iyi bilmektedir. Kıbrıs sorunu Rumların akılsızlıkları ve yaşananların iyi muhasebesini yapamamalarından dolayı bugüne kadar adil ve yaşayabilir bir anlaşma ile sonuçlanamamıştır.
Rum değişir mi? Enosis'ten vazgeçer mi? Kıbrıs Türklerinin, en az Rumlar kadar, adada hakkımız olduğunu kabul eder mi? Adanın tamamında egemenlik hakkımız olduğunun bilincine varır mı? 1960 Antlaşmalar sisteminin gerektirdiği gibi hareket etmeye, gaspettikleri haklarımızı iadeye razı olur mu? Cehenneme çevirdikleri adada hunharca katlettikleri, defalarca göçe zorladıkları kısaca hayatı zehir ettikleri biz Türklerden özür dilemeye razı olurlar mı?
Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs Türk halkı için herhangi olumlu bir adım atmasını, adil ve sürdürülebilir bir çözüm için gayret etmesini beklemek saflıktır. Onlar, varsa yoksa adanın Yunan olduğuna, olacağına inanmaktadır; bu hedeften vazgeçmeleri mümkün değildir...
Rumların bu hayali kurmaları için bir tek mantıksal açıklama vardır. O da Yunanistan'ın 1821 isyanı ertesinde 1832'de İstanbul Anlaşması ile bağımsız bir devlet olmasının ardından günümüze gelene kadar masa başında, evet masa başında tek bir damla kan akıtmadan, savaşmadan topraklarını 5-6 kat artırmış olduğu gerçeğidir.
Rum bu nedenle inatla Kıbrıs Türk halkını masaya çekmeye çalışmakta ve müzakerelerde alacağı tavizlerle emellerine ulaşacağını hesaplamaktadır. Bu hedef için de geçmişte olduğu gibi Hristiyan Batı'nın desteğini yanlarına aldılar. Avrupa Birliği yanlarındadır. İngiltere onlara destek vermektedir. ABD, Rumların stratejik ortakları olduğunu ilan etmiştir.
5+1 süreci Kıbrıs sorununa anlaşma ile çözüm bulmak için son fırsattır. Aklı başında birçok Rum bu son fırsatı değerlendirmek istemektedir! Ancak bu da maalesef kafalarında kurguladıkları adanın tamamının Yunanlaştırılması hedefinin canlı tutulması gayesi içindir. Rumlar 'egemen eşitlik temelinde iki devlet' siyasetimizin, tam 200 yıllık hayallerini, planlarını ortadan kaldıracağını çok iyi anlamıştır. Rumlar bunu engellemek için varlarını yoklarını ortaya koymaktadır. Kısacası yeni bir müzakere sürecini sadece Enosis emelleri için arzulamaktadırlar. Yoksa adil sürdürülebilir bir çözüm, Kıbrıs Türklerinin haklarının iadesi ve adalete dayalı bir çözüm bunların umurunda değildir.
Şu anda Güney Kıbrıs'ta, bunun bir ihanet olacağı biline biline, 'Türklere siyasi eşitlik hakları verilmelidir' diye sesler çıkmaktadır ki bu da yukarıda vurgulamaya çalıştığım üzere esas hedefleri olan Enosis'in tamamen ortadan kalkmaması için ürettikleri bir ara formüldür. Rumların bahsettikleri siyasi eşitliğe bizim karnımız toktur. Kurdukları tuzağı KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ve Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu çok iyi görmektedir ve buna göre de stratejimiz belirlenmiştir.
Güney Kıbrıs'ta paçalar tutuşunca gündeme getirilen siyasi eşitlikten Anastasiadis ne anladığını, neyi hedeflediğini defalarca çok net bir şekilde açıklamıştır... Anastasiadis ikide bir sarıldığı belirlenmiş BM parametrelerinin, iki taraf arasında mutabık kalınmış belgelerin, Guterres'in çerçevesinin, içinde 'siyasi eşitlik' olmasına rağmen bunu kabul etmeye yanaşmamış ve reddetmiştir. Anastasiadis BM masasında 'siyasi eşitliğe' bağlılığını belirtirken, kamuoyuna da bunu neden reddettiğini açıkça bildirmiştir. Anastasiadis siyasi eşitliğin en önemli unsurlarından biri olan karar almada Türklerin etkin katılımını kabul etmemektedir. Anastasiadis'e göre kararları sayıca fazla olan Rumlar alacak, biz sözde 'azınlık' Türkler ise bu kararlara itaat eden vatandaşları olacağız. Anastasiadis siyasi eşitliğin diğer unsuru dönüşümlü başkanlığı ise hiç duymak istememektedir. Rum tarafında son günlerde seslendirilen Türklere siyasi eşitlik verelim söylemi, martavaldır, yeni bir tuzaktır.
5+1 toplantısında bu tuzağa Anavatan Türkiye'nin de düşmeyeceğini ümit ediyorum...