Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarına böyle seslenecek:

"İsraftan kaçının... Her kuruşun hesabını verin... Kenti adaletle yönetin..."

Mahalli seçimde, Millet İttifakı'nın iktidara ve küçük ortağına ağır bir yenilgi yaşatmasının ardından siyasette kartlar yeniden dağılıyor. Objektifler sadece yeni kurulacak siyasi partiler ve onlara karşı AKP Genel Başkanı R. Erdoğan'ın  ne hamleler yapacağına çevrili değil... Yerel yönetimlerde iktidarı ele geçiren CHP ve belediyelerinin nasıl bir yol haritası  belirleyeceği doğal olarak çok yakından izleniyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partide "89 sendromu" olarak adlandırılan, SHP'nin büyük başarı sağladığı 1989 yerel seçimleri sonrasında yapılan hataların tekrarlanmaması için işi en baştan çok sıkı tutuyor.  CHP, bugün çalışmalarına başlayacağı "Yerel Yönetimler Çalıştayı"nda başkanların çalışma usullerini ve önceliklerini belirleyecek.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Afyonkarahisar kampında yapacağı açılış konuşmasında çok önemli mesajlar verecek. Kılıçdaroğlu, CHP'li  belediye başkanlarına uyarıları ve çizeceği yol haritası hakkında YENİÇAĞ'a özel açıklamalar yaptı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun YENİÇAĞ'ın sorularına verdiği cevaplar şöyle;

- Mahalli seçimlerde partiniz iktidar oldu. Herkesin gözü CHP'li belediyelerde ve CHP'nin ne yapacağında. Çalıştay'da uyarılarınız ve kamuoyuna söyleyecekleriniz neler olacak?

CHP'li belediyelerin saydam belediyecilik dediğimiz tanıma uygun yani vatandaşa hesap veren, belde halkına hesap veren bir yönetim anlayışı ile belediyeleri yönetmeleri gerekiyor. Fakir mahallelere, yoksul mahallelere pozitif ayrımcılık yapmak, oraya daha fazla hizmet götürmeleri gerekiyor. Bu bağlamda çalışmaları lazım. Bol miktarda kreş açmalarını istiyoruz. İster anne çalışsın ister çalışmasın ama çocuğun sosyal gelişimi açısından bir kreş ortamında akranları ile bir arada olması, eğitimi yapması, ilkokula başlarken daha rahat başlayabilmesi için kreşlerin açılması gerekiyor. Yeşil alanlara ihtiyaç var mutlaka. Bu yeşil alanların da bir şekliyle çoğaltılması gerekiyor. Çocuğu, anneyi, yaşlıyı yeşil alanlarla buluşturmak gerekiyor. Öyle bir görevi var belediyelerin. Ayrıca belediyeler bütün bunları yaparken beldede bulunan diğer sivil toplum örgütleri ve muhtarlarla işbirliği yapmaları gerekiyor. Sivil toplum örgütlerinin beklentileri nedir, belde halkının belediyeden beklentileri nedir? Muhtarlar kendi mahalleleri ile ilgili sorunları en rahat belediye başkanına ulaştırırlar ve o mahallenin sorununu belediye başkanı birinci elden muhtardan öğrenmiş olur ve doğrudan doğruya hizmeti oraya götürmüş olur. Eğer muhtarla birlikte o hizmeti götürebilirlerse hem muhtar kendi beldesine mahallesine hizmet götürmüş olacak, hem belediye başkanı muhtarla beraber o yatırımı ya da parkı, ya da her neyse onu bir şekilde gerçekleştirmiş olacaktır. Bu sivil toplum örgütleri, muhtar ve belediye başkanının birlikte kenti yönetme gibi bir görevi yerine getirmiş olmasına yol açacaktır. Biz zaten belediye başkanlarımıza kenti birlikte yönetelim derken bunları kastettiğimizi de bir şekilde kendilerine ifade ettik. Temel ilkeler var bunları ben size vereyim. Bunu yarın  (Cuma günü) orada da ifade edeceğiz bir şekliyle. İsraf konusu üzerinde özellikle durmalarını istiyoruz belediye başkanlarımızın. Türkiye'nin en temel sorunlarından birisi israftır. Yani vatandaşın parasını harcarken o paranın vatandaşa hizmet olarak götürülmesi lazım, israf olarak götürülmemesi lazım. Çünkü israf, vatandaşa gidecek hizmetin bir anlamda kısıtlanması demektir. Birilerine haksız para aktarılması demektir. Belediye başkanlarının buna da dikkat etmeleri gerekiyor. Bunun üzerinde de durmaları gerekiyor.

Ve yine söylediğimiz adaletle yönetin kenti. Ayrım yapmayın, 'A' partisi 'B' partisi şeklinde bir ayrım yapmayın. Hangi partiden olursa olsun her vatandaşa eşit hizmet götürün. Vatandaşı ayırmadığınız sürece, kucakladığınız sürece vatandaşla belediye arasında, ya da belediye başkanı arasındaki güveni pekiştirmiş olacaksınız. Vatandaş diyecek ki, 'ben oy vermedim ama bu belediye başkanı herkese eşit hizmet götürüyor, bize de hizmet getirdi' diyecektir. Bir sonraki belediye başkanlığı seçiminde oyunu artırmış olacaktır belediye başkanı. Bu şekliyle bazı ilkeler belirledik bunları kendilerine aktaracağız.

- CHP, belediye başkanlarının  icraatlarını nasıl takip edecek nasıl denetleyecek?..

İki şekilde... Belediye başkanlarımızın faaliyetlerini bir anlamda izleyeceğiz. Birincisi, belli aralıklarla düzenli bilgi isteyeceğiz. Örneğin, kaç kreş açtı? Örneğin, taahhüt ettiği vaatlerin hangisini hangi tarihte yerine getirdi diye. Bunları belli aralıklarla izleyeceğiz. Bize, belli aralıklarla bilgi verecekler. İkincisi, doğrudan doğruya milletvekillerinden oluşan bir grup arkadaşımız belediyelere gidecekler. Denetim şeklinde değil ama gözlem şeklinde vatandaşla konuşacaklar, belediyeden memnun musunuz değil misiniz, eksiği var mıdır yok mudur diye. Verdiği taahhüdü ne kadar yerine getirildi getirilmedi diye. Milletvekili arkadaşlarımız belediye başkanlarını bir anlamda denetleyecekler. Bir; bilgi alma, iki; doğrudan doğruya beldenin bulunduğu yere gitme.

- Herhangi bir yanlış tespit ettiğinizde belediye başkanına nasıl bir yaptırım uygulayacaksınız?..

Uyaracağız önce tabi. Bir; yanlışlığa izin vermeyeceğiz. Türkiye'nin daha doğrusu CHP'nin böyle bir lüksü yok. Her belediye başkanı vaat ettiğini mutlaka yapmalı. Yapamadı ise hangi gerekçeyle yapamadığını belde halkına açıklamalı. İki; belediye başkanı mutlaka ama mutlaka her kuruşun hesabını vatandaşa vermeli. Parayı nerede, ne zaman, nasıl kullandığını ve bunun için de en büyük arzumuz bütün belediye başkanlarına yine söyleyeceğim, bütün belediye meclis toplantılarını youtube'dan canlı yayınlasınlar. Böylece -belde halkı istiyorsa- bakalım belediye meclisinde neler konuşuluyor, hangi kararlar ya da hangi yatırımlar, hangi programlar belediye meclisine geldi? Siyasi partilerin belediye meclis üyeleri neleri konuştular? Belediye başkanı nasıl cevap verdi? Böylece daha aydınlık, daha saydam bir belediye yönetimi çıkacaktır ortaya.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun özel söyleşimizde YENİÇAĞ'a açıkladığı, belediye başkanlarına tebliğ edilecek "Yerel Yönetimlerde Temel İlklerimiz" başlıklı belge ise şöyle;

1 - Yönettiğiniz belediyede hemşerilerinizi inançları, kimlikleri ya da yaşam tarzları itibariyle ötekileştirmeyiniz. Tüm vatandaşları kucaklayınız...

2 - Hizmeti belli kişiler, zümreler, akrabalar, yandaşlar için değil, halk için üretiniz. Sizi, bulunduğunuz makama taşıyanın belde halkı olduğunu asla unutmayınız...

3 - Fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapınız. Yatırımlarınızda bu mahallelere öncelik veriniz... Hizmet programınızda özellikle engelli - dezavantajlı gruplar ve kadınlar lehine irade ortaya koyunuz...

4 - Yoksullara yardım yaparken insan onurunu koruyunuz, ailenin ya da kişinin yoksulluğunu asla teşhir etmeyiniz. Yani halkçılığın temel ilkelerinden olan "sağ elin verdiğini sol el görmeyecek" anlayışına uygun davranınız...

5 - Harcamalarınızı, yatırımlarınızı mali disiplin içerisinde planlayınız. Harcadığınız her kuruşun hesabını millete veriniz. Bütçe kullanımlarınızla ilgili olarak belli aralıklarla belde sakinlerini ve kamuoyunu bilgilendiriniz. Bu aynı zamanda "israfla mücadele" demektir. Hiç kimse unutmasın "kul hakkı" halkçılığın temel ilkelerinden biridir...

6 -  Yönetici atamalarında liyakat esasına mutlaka uyunuz. Partizanca uygulamalardan kesinlikle kaçınınız. Halkçılığın bir diğer temel ilkesi olan "işi ehline verme" kuralını, her atamada göz önünde bulundurunuz. Kamu yararına uygun olması şartıyla sizden önce başlatılmış projeleri sürdürünüz...

7 -  Belediyeyi "adaletle" yönetiniz... Hakkı, hukuku ve adaleti her ortamda savununuz ve gereğini yapınız. Belediye çalışanlarının özlük haklarını eksiksiz koruyunuz, kimsenin işiyle ve aşıyla uğraşmayınız. Böylece size oy vermeyenlerin dahi size saygı duymasını sağlarsınız...

Yazarın Diğer Yazıları