Kılıçdaroğlu'ndan sert yanıt

Kılıçdaroğlu'ndan sert yanıt
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 'Dokunulmazlıklar konusunda ne düşünüyor, Kılıçdaroğlu açıklasın' sözlerine sert yanıt verdi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Çorum Uğurludağ Köy Dernekleri Platformu temsilcileriyle CHP Genel Merkezi'nde buluştu, Türkiye'nin gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

"Bakın, bu toprakların mayasında namus ve şeref kavramı çok önemlidir. Birisi namusu ve şerefi üzerine yemin ettiyse ölümüne onun arkasında durur. Durmazsa birisinin hatırlatması lazım. Ben hatırlatmazsam görevimi yapmamış olurum. Benim özel bir kavgaya ihtiyacım yok, kavga etmem. Geldiği zaman her zaman gene saygı gösteririm, ben makamlara saygı gösteririm. Ben 27,5 yılımı bu devlete ve bu millete verdim. Siyasete atıldığım gün malvarlığımı kendi internet sitesine koydum. Niçin? Hesabını vermeyeceğim hiçbir şey yok benim açımdan. Kazandığım her kuruş benim alın terimin karşılığıdır. Ve ben her dönem kamuda göreve başladığım anlar dâhil, her ay Recep Tayyip Erdoğan'ın aldığı aylığın iki misli aylık alıyordum ben. Bakın, aldığı aylığın iki misli aylık alıyordum. Benim malvarlığım orada, hepsini rahatlıkla açıklarım, hesabını vermeyeceğim bir şey yok. Ama ben isterim ki, devleti yöneten herkes bu kadar açık, bu kadar net, bu kadar temiz olsun. Ben bunu isterim.

"Ben dahil dosyaları getirin"

Dokunulmazlıklar konusunda ne yapacağız? Bakın, bizim öteden beri ilkeli bir tavrımız var. Kürsü dokunulmazlığı hariç hiçbir dokunulmazlığı kabul etmiyoruz. Meclis, şu şöyle yaptı, bu böyle yaptı. Meclis'te hırsızlık olmamalı, arsızlık olmamalı, ihale takipçiliği olmamalı, kul hakkı yenmemeli. Bunların tamamını getirin… Benim de dosyam var, bakın benim de dokunulmazlık dosyam var. Buradan açık ve net Sayın Davutoğlu'na bir çağrı yapıyorum: Ben dâhil, bütün dokunulmazlık dosyalarını getirin Meclis'e. Milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıralım. Hepimiz gidelim bağımsız yargının önünde hesabını verelim. Ve milletin önüne öyle çıkalım. Neden kürsü dokunulmazlığı diyorum? Şunun için diyorum. Biz düşünceye saygılıyız. İnsan kürsüye çıkıp düşüncelerini özgürce dile getirmeli. Bütün dünyanın demokrasilerinde, daha doğrusu bütün demokrasilerde düşünce özgürlüğü vardır. Milletvekili, -beğenirim veya beğenmem- meclisin kürsüsüne çıkar, mademki oy almış arkasında bir kitle var. Çıksın düşüncelerini söylesin, tahammül etmezsek bile yani dinleyeceğiz o kadar. Katılmayabiliriz ama bunu yapmak zorundayız.

"Yardım ve yataklık yaptılar"

Bir başka nokta: Bakın değerli arkadaşlar, Türkiye'nin en temel sorunu bakın bu terör sorunudur. 30 - 35 yıldır çözülmemiş. Bir arkadaşım sordu 'Bu konuda sizin çözüm öneriniz var mı?' diye. Ben ısrarla şunu söylüyorum. Bu hükümet ve bundan önceki hükümet terör örgütlerine yardım ve yataklık yapmışlardır. Çok sert bir ifadedir, biliyorum bu. Çok ağır bir suçlamadır. Ben bunun da farkındayım. Ama ben kendimi bilerek, okuyarak, onların söylediklerini dinleyerek, onların yaptıklarına bakarak anlıyorum ki, hükümet terör örgütlerine yardım ve yataklık yapmıştır.

Nereden, biliyor musunuz? Size sadece bir örnek vereceğim. Yine çok değerli bir arkadaşım söyledi: 'Hükümeti eleştirin ama devlete dokunmayın.' Biz devlete saygılıyız. Devlet ayrı bir şey. Devlet bakidir arkadaşlar. Hükümetler geçicidir. Hükümetler, 4 yıl süreyle devleti yönetmek için gelirler. Devlet olmak için gelmezler. 4 yıllık süre vardır, vatandaş yetki verir, 'Gel devleti yönet.' Devlet ile hükümet arasındaki temel farka bir örnek vereceğim. Temel fark ne? Milletvekili olmanız için, bakan olmanız için sadece ilkokul diplomanızın olması yeter. Ama devlette şube müdürü olmanız için 4 yıllık üniversiteyi bitirmeniz lazım. O da hemen değil, belli bir süre çalışacaksınız, sınava gireceksiniz, üniversite mezunu olacaksınız, kazanırsanız şube müdürü oluyorsunuz, şef oluyorsunuz, daire başkanı, genel müdür yardımcısı veya müsteşar oluyorsunuz.