Kim değil ne meselesi
İktidar tarafının kendi bakış açılarını aslında net şekilde ifade etmekle ilgili olarak çabaları net devam ediyor. Garip olan bunları ifşa edenlerin kendi tarafında olduklarında hemen hain ilan edilmeleri değil. Meseleyi tanımlama biçimleri. Çünkü buradan anlıyoruz ki durumun gerçekleşmesi değil ifşa edilmesi ile ilgili sorunlar var
Özlem Zengin meselesinde bu konu ilk defa ortaya çıkmış ben de konuya farklı bir yerden değinmiştim. Ama hükümet ve devlet kavramlarının bu kadar birbirine girmesine göz yumduğunuz anda kontrol biraz zor oluyor demek ki. Dün iktidar tarafının da eleştirdiği bir hadise daha yaşadık. Bu hadisede de yine devlet ve hükümet olguları karıştı.
Öncelikle mesele o sebeple artık kişilerden bağımsız olarak bir sistem meselesi olarak ele alınmalıdır diye defalarca yazıp söylediklerimi tekrar edeyim. Sonra nedeni için birkaç örnek vereyim.
Sayın, Ziraat Bankası Genel Müdürü Alparslan Çakar ,6 Şubat Depremleri Anma Programında
‘Burada en büyük hayırsever benim’ dedi. Kendisi hemen uyarıldı Sayın Murat Kurum tarafından, dahası Sayın Cumhurbaşkanı da olması gerektiği şekli ile düzeltti Sayın Genel Müdürü. Ardından medya ve sosyal medya Çakar’ın da görevden alınmasını istedi. Hatta birçokları kendi ipini çektiğini söylediler. O arada Sayın Genel Müdürün ifadelerinden anladık ki yine rekabet Merkez Bankası ile. Bugün de Merkez Bankasından yapılan açıklama ile enflasyon beklentisi yine yükseldi ama konumuz o değil.
Erdoğan Genel Müdürü düzeltirken Devlet ve millet vurgusu yaptı ki haklı idi. Ama bu vurgunun asıl kastının hükümet olup olmadığını net olarak algılamak için de sosyal medyaya ihtiyaç duyduk bir kere daha. Sayın Genel Müdür’ün ben diye bahsettiği aslında başında bulunduğu kurum yani Ziraat Bankası elbette, ancak ifade biçimi nedeni ile hissiyatını ele vermiş oldu kendisi, yani bir kere daha devletin kurumlarının ve yöneticilerinin aklından geçenleri açık yüreklilikle seslendirdi. Doğal olarak da yanlış yaptı.
Oysa bir başka Devlet Kurumu olan ve raporlarının hükümet açısından çok da ciddiye alınmadığı Sayıştay Sayın Genel Müdür’ün içselleştirdiği Bankası ile ilgili de bir rapor düzenlemiş idi
Sayıştay’ın 2020 Ziraat Bankası raporuna göre, bankanın kambiyo zararı tam 187,7 milyar TL. Aynı yıl bütçe harcamaları 1,2 trilyon TL ve bütçe açığı da 172,7 milyar TL. Ziraat Bankasının bu zararlarını da o zaman ben zarar ettim diye açıklaması gerekir Sayın Genel Müdürün ama yapmaz sanırım. Ben bir yıl sonra Genel Müdür oldum der mesele de biter.
İşte enteresan olan da bu zararlara ya da bu hale rağmen o yapılan bağışların aslında kimin parası olduğu konusundaki karmaşa. Bu hissiyatı açık etmediğin sürece sorun yok izlenimi uyandırıyor
Sonra bir başka haber çıktı Hatay’ın Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Öntürk ile yapılan bir söyleşi haberleştirildi. “Hükümet Hatay’a altyapı yatırımı için 500 milyon euro hibe ederek çalışmaları yürütüyor” şeklinde bir ifade vardı o haberde de
Belediye Başkanı Öntürk “120 binden fazla onarım yaptıklarını, Çevre ve şehircilik bakanı Murat Kurum’un da büyük destek verdiğini söyledi” diye de devam etmekte idi haber. Başkan 500 milyon Euro hibe aldıklarını söylerken bunun hükümet tarafından verildiğini söyledi çok şükür, ama o arada kendisinin de o hükümetin bir belediye başkanı olmasının avantajlarını vurgulamak gerekmedi doğal olarak. Ben bu söyleşiyi gördüğümde aklıma neden topal ördek benzetmesi geldi işte onu bilemiyorum.
Neticede hibe eden hükümet evet ama, bunu bir başka partinin de belediye başkanına yapar mı onu bilemiyorum işte.
Bu haber de adı geçen Sayın Bakan Kurum, bir önce bahsettiğimiz Ziraat Bankası Genel Müdürünün açıklamalarında da karede yer almıştı. Ve sonra kendisi kürsüde idi. Konuşmasının bir yeri benim çok dikkatimi çekti.
Murat Kurum: "Depremin ikinci günüydü. Telefonum çaldı. Cumhurbaşkanımız arıyordu.
'Murat, hazır ol. Bu yuvaları yeniden biz yapacağız. Bu şehirleri yeniden biz ayağa kaldıracağız. Bu milleti yeniden biz mutlu edeceğiz, hazır ol dedi” Bu cümlelerde aslında insanların dikkatini en çok 2. Gün ifadesi çekmiş. Hatta bir talimat ihtiyacı duyulmuş olması ile ilgili de eleştiriler yapılmış.
Ama onlar çok ve uzunca konuşuldu zaten. 8 Şubat 2023 de açılan bu telefonun ardından sadece 4 Ay sonra Sayın Bakan görevi Mehmet Özhaseki’ye devretti. Ardından 31 Mart Yerel Seçimleri için İstanbul Belediye Başkan Adayı oldu. Seçimlerde kaybedince de yeniden Bakanlık görevine Temmuz 2024 de geldi. Yani demek ki her şeyde bir hayır vardır.
Columbia, Filistin ve Edward Said
Eğitim, sağlık gençlik?
Anketlerde kararsız yükseliş
İnsanlık geri mi gidiyor
Ukrayna İbreti
Orta Doğu okumaları
MESUT ÖZİL: “Türk siyasetçi”
Yaşlanıyor muşuz
Trump'ın Gazze planı biliniyor
Kim kazandı ?









