Kim kiminle nasıl helâlleşecek?

Bir iş düşünün… Bundan 5-6 yıl önce 34 TL'ye mâl oluyordu, şimdi ise 20 TL'lere… Hele de kısmen dövize endeksliyse…

Ankara'da var… Meselâ asfalt işi öyle… Asfaltın belediyeye, dolayısıyla halka maliyeti ucuzlamış gittikçe!.. Enflasyon sürdüğüne göre, döviz arttığına göre ne değişmiş de asfalt maliyeti birden düşmüş… Hadi petrol fiyatlarındaki dalgalanmaları da hesaba katalım, yine de böyle müthiş bir farkın olmaması gerekiyor… Değişen tek bir şey var belediye yönetimi değişmiş…

İhalelere danışıklı sadece 2-3 firmanın katıldığı ahbap-çavuş düzeni ortadan kaldırılmış… Açık ihalelere geçilmiş, daha çok firmanın katılabileceği şartlar oluşturulmuş, böylece rekabet ortamı sağlanarak, fiyatın çok çok aşağı çekilebilmesi sağlanmış…

Dün büyük ihalelere 2-3 firma katılırken, bugün en az 15 firma katılıyor… İhaleler herkesin izleyebileceği şekilde canlı yayınlanıyor, fiyat kırıldıkça Ankara halkının parası Ankara halkına kalıyor… Üstelik o yayınlar herkesin ulaşabileceği şekilde sosyal medyada tutuluyor…

Ankara Büyükşehir Belediyesi, yaklaşık maliyetin altına kalan yüksek tenzilatlardan dolayı 1 milyar TL'ye yakın tasarruf etti… Mansur Yavaş döneminde bu yeni ihale düzeni oluşturulmamış olsaydı, bu fark yine 'gözü dönmüş müteşebbisler'in 'aradakiler'in ve 'organizatörler'in cebine gidecekti…

***

Şeytana uyup birinin kul hakkına girersiniz… İleride belki pişmanlık duyar, helâllik isteyebilirsiniz… Çünkü muhatabınız tektir ve o isterse hakkını helal eder, isterse etmez… O sahnede kurtulmak için bir miktar şansınız var…

Ya devlet işinde, kamu söz konusu olduğunda? Kamunun maliyesine çöktükten sonra diyelim ileride pişmanlık duydunuz, helâlleşmek istiyorsunuz… Muhatabınız kim? Kimle helâlleşip, o vebalden kurtulabilirsiniz?

İşte Ankara… Maliyetler, rakamlar, işler, her şey ortada… Arada buhar olmuş korkunç farklardan dolayı kim, hangi yönetici, hangi bürokrat, hangi müteahhit, pişmanlık duyup da kimden affını isteyebilir, helâllik alabilir?

***

Hepimizin üzerinde 'iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak' gibi ağır bir görev varken, siyasî yakınlığı veya partizanlık taassubunu aşıp da hangi meclis üyesi veya gazeteci bunları sorgulayabiliyor? Kim "Bu kadar da olmaz diyebiliyor?"… Kim yetim hakkı için "Ben onlar namına utanıyorum" diyebiliyor? Kimi aradaki farktan dolayı, bütün partizanca duyguları aşıp "Doğruya doğru" diyerek, hakkı korunmuş Ankara halkı adına teşekkür edebiliyor?

Halbuki korunan sadece bu belediye ve başkanına oy verenlerin parası değil ki, bütün Ankara'nın parası… Taassuptan sıyrılıp, yanlışa karşı çıkmak, elbette sorgulamak, denetlemek ama doğrunun da yanında yer almak çok mu zor? Adil olan hangisi?

***

Geçmiş dönemle mukayese için herkes youtube'a girip görebilir farkı… Her şey şeffaf… Son ihalelerden de anlaşılacağı üzere özellikle ASKİ ve Fen İşleri olmak üzere ihalelerdeki tenzilat oranları yüzde 40'lara varabiliyor… 

Ankara'da uzun yıllardır böylesine kırımlar görülmüş müdür? Bu kadar firmanın ihaleye dahil edildiğine, bu açıklığa ve rekabetin böyle korunduğuna bir kere olsun şahit olunmuş mudur?

İnsanın olduğu yerde elbette zaaf da olabilir… Diyelim ki yaklaşık maliyetin üzerinden iş verilmiş… Bu durumda aslolan yeni sistemin tepkisidir… İlgili kişiler isterse Mansur Yavaş döneminde gelmiş ve yönetici olmuş olsalar da derhal teftiş başlatılmakta, hesap sorulmaktadır…

***

En büyük fark, Mansur Yavaş'ın şu sözlerinde: "Biz namusumuzla haysiyetimizle bu 5 yılı tamamlayacağız… Elbette geride bıraktığımız maddi eserlerimizle övüneceğiz ama en büyük övüncümüz, 'şeffaflık, dürüstlük ve kul hakkı adına Ankara halkına verdiğimiz sözü tutmuş olmak' olacaktır…"

Yazarın Diğer Yazıları