Kimlik, Sağcı ve Milliyetçi Farklılaşması / Prof. Dr. Mustafa Erkal

Kimlik, Sağcı ve Milliyetçi Farklılaşması / Prof. Dr. Mustafa Erkal
Türk milliyetçileri çoğu kere kendilerine sağcı olarak ifade etmeyi eksik ve yanlış bulmuşlardır.

Türk’ü milli kimlik ve milliyetin adı olarak değil de, etnik guruplardan biri olarak düşünmek; Türk Milleti gerçeğinin ve milli devlet anlayışının reddidir. Etnisiteleri kültürel ve sosyal açıdan ele almalıyız. Siyasi anlamda tanıma, milli devleti ve üniter yapıyı zaafa uğratır. Farklılıkların ve ayrılıkların hukuken tescil edildiği federal bir yapıya yol açabilir. Bu bakımdan, bu yanlışı yapanlar, malum etnik tekerlemeye ve yanlış ezbere takılanların tek devlet ve tek millet tezleri de temelsiz kalır.

  T.C. Türkler ve kendilerini Türk olarak hissedenlerce kurulmuş, kurucu unsuru Türk olan milli bir devlettir. Kendi kendilerini ötekileştirip ayrı görenler zaten Milli Mücadelede ya ülkeyi terk etmişler, ya da Milli Mücadeleye karşı kullanılmışlar, ortak milli değerleri paylaşmamışlardır.

 Günümüzde yapılan araştırmalarda milli kimliği ve milli kültürü reddedenlerin, paylaşmayanların oranı %5 ile %6 arasında değişmektedir. Bazılarının ana dili Türkçe olmamasına rağmen, milli kimliğe ve vatanlarına sahip çıkma oranı %90’ı aşmaktadır.

 Bir dönem çok kültürlü politikaları çözüm olarak gören batılı ülkeler, artık sosyal bütünleştirici politikaları uygulamakta, milli kimlik kaybını ve gettolaşmayı önlemeye çalışmaktadırlar. Türkiye’de ise bunun tam tersi yapılmaktadır. Bütünden parçaların siyasi varlığını kabul ve korumaya gidilmektedir. Dış telkinlerle hayali AB üyeliği sürecinde etnik taassup hortlatılmıştır. Bütünün reddedildiği yerde parçanın değeri ve varlığı kalamaz; emperyalizme yem olur.

 Andımızın Yargıtay kararına uyularak tekrar okullarımızda okutulması kadar tabi bir şey olamaz. Andımız milli birlik ve beraberliğimizin çocuklarımıza önemli bir mesajıdır. Türk milletine mensubiyet şuurunu pekiştirir. Çocuklarımız andımızı okumalı ve başarı yolunda şartlandırılmalıdırlar. ABD ve Japonya dahil birçok ülkede antlar vardır. Farklı milletlere mensup olanlarda yeni bir Amerikan milleti ve kimliği yaratan ABD’de, ABD’ye sadakat, bayrağa bağlılık ahidi, yemini okullarda 1892 yılından beri okutulmaktadır. Hiçbir ciddi ülke tek tipçiliktir diye milli kimliğinden,  ideallerinden ve eğitimin temel ilkelerinden vazgeçmez.

 Vatandaşa rağmen etnik taassup ve yobazlığa sapanlar silahsız terör örgütü gibidirler. Türkiye’deki asıl terör milli kimliği hedef alan terördür. Farklılıklar bütünü tamamladıkları oranda anlam kazanırlar. Türkiye’nin balkanlarda Ortadoğu’da ve Türk dünyasındaki kültürel ve siyasi tesirliliği zayıflatılmak ve kardeş ülkeler yanlış yönlendirilmeye çalışılmaktadır.

 Bir millet içinde farklı milletler değil; farklı etnik guruplar bulunabilir. Bunlar milli kimliğin rakibi de değildirler. Etnikliğin ırki, dini ve etnik gerekçelere dayalı olarak ayırımcı, husumet ve nefrete, şiddeti tahrik edici eylemleri Batılı hukuk sistemlerinde de reddedilmektedir. Devletlerin milli birliklerini, toprak bütünlüklerini korumak için gerekli yasaları çıkarmaları ve tedbirleri almaları esas kabul edilmektedir. Bir etnik gurubun veya o gurubu kullanmak isteyenlerin doğrultusunda gurup üyelerinin ülkeleri ile sözde demokratikleşme adına adeta savaşmaları kabul edilmemektedir.

 15 Temmuz 2016’daki hain işgal ve darbe teşebbüsünün ekmeğine yağ sürmenin ve hedeflerine hizmet etmenin gereği yoktur. Türkiye’nin başarısız yeni açılımlara ve sözde barış süreçleriyle oyalanmasına fırsat verilmemelidir.

 Türk Milleti neseb-i gayri sahih bir kalabalık veya sürü değildir, Anayasalarımızda  -66.maddede olduğu gibi-  devletin kurucu unsuru olan Türk kimliği birleştirici ve kucaklayıcı olmuş, kimseyi ötekileştirme ihtiyacı da duyulmamıştır. Sık sık II. Abdülhamitten bahsedenler ve ona sığınanlar 1876 Teşkilat-ı Esasiye’yi incelemelidirler.

 Bir zamanlar aşırı sol kendinden olmayan ve amaçlarına hizmet etmeyen herkesi faşistlikle suçlardı. Şimdi ise bu suçlama sağ eğilimli bazı çevrelere geçmiş gözüküyor. Türkiye’de sağcı ile milliyetçi arasındaki fark birçok konuda olduğu gibi andımız ve T.C. konularında da ortaya çıkmıştır.

 Aşırı solun beynelmilelci, sınıfcı, vatansız, devletsiz, milli kimliksiz ve anti-milliyetçi kesimi ile sağın milli kimliksiz, devletsiz, vatansız, seccadeyi serdiği her yeri vatan zanneden, anti-milliyetçi kesimi arasında paralellik doğmuştur. Fetö de sağdır; milli mücadele de Yunan kazansaydı diyebilenler, İslamcı Kürtçüler ve Damat Ferit ile devamı olanlar da sağcı idi.

 Bu bakımdan, Türk milliyetçileri çoğu kere kendilerine sağcı olarak ifade etmeyi eksik ve yanlış bulmuşlardır. Günümüzde her alanda yükselen, iktisattan dış politikaya kadar milliyetçiliği ve Milli Mücadele ve Cumhuriyeti reddetmek olmaması gereken muhafazakârlığı fark edelim.