'Kin'le kalkan neyle oturur?!

Allah, Anadolu'nun vatanımız olması için sadece kılıçlıları göndermedi. Dervişleri gönderdi, şairleri gönderdi...

Önce Mevlâna Celalettin (1207-1273) geldi. Çok geçmedi Yunus (1240-1320) zuhur etti.

Yüce Rabbim! Öyle büyüksün ki...

Mevlâna Farsça söyleyince Yaradan, halkı aydınlatması için Yunus'a yol açtı. "Celalettin Farsça söyleyecek, dünyaya ışık saçacak. Yunus, sen ise Türkçe söyleyeceksin; canından, kanından insanları hakikat yoluna çağıracaksın!" buyurdu.

Mevlâna'nın çağını düşünmeden, birtakım benzetmelerden yola çıkarak, art niyetli hükümler vermeyelim. Onun cihanşümul davetini, dünyaya tuttuğu insanlık projektörünü ne yapacağız?!

Mevlâna'da da kin yok... Yunus Emre'de de... Neden? Çünkü her ikisinin de dayanağı Kur'ân.

Yunus'un "kin" şiiri kaç gündür zihnimde dolanıp duruyordu.

Reis ne Mevlâna okumuş, ne Yunus. Kur'ân'ı okumuş ama hep Arapçasından okumuş. Onu da anlamamış. Eğer Türkçe mealini okusaydı, bir söz ederken bin defa düşünürdü.

"Cumhurbaşkanı" sıfatını taşıyan R. T. Erdoğan, önceki gün, Ak Partilileri Kızılcahamam'da topladı, 31 Mart seçimlerindeki "başarısından" bahsetti! Sözü sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıdaroğlu'na yapılan saldırıya getirdi. Ve daha sonra "Türkiye İttifakı" sözünü açtı. Meğer o ittifakı da, kendisinin bir başka partiyle kurduğu ittifakla sınırlıymış. İkilinin ittifakına girilirse "Türkiye ittifakı" oluyormuş.

R. T. Erdoğan, K. Kılıçdaroğlu'na yumruk atanı neredeyse "eli öpülesi adam" diye tarif edecekti! Şehidimizin cenazesinin kaldırıldığı köyde, yumruğun atıldığı yere eli öpülürken yontulmuş bir "Osman Amca" heykeli dikerlerse hiç şaşırmayalım. Bu kadarı yetmez derlerse, K. Kılıçdaroğlu'nun köyde sığındığı evi bir "müteahhit"e satın aldırırlar, "Osman Amca" müzesi yaparlar! Olur mu olur!

Burada sık verdiğimiz ayeti yine hatırlatacağım:

"Ey iman edenler, âdil şahitler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır." (Maide, 5/8)

Daha birçok ayet var, hadis var:

"Allah'tan korkan kimseler, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever." Âl-i İmrân, 3/134), "Sen onların üstüne bir zorba değilsin..." (Kaf, 50/45), "İnanıp güvenenlerden olsunlar diye onara baskı mı uygulayacaksın?" (Yunus, 10/99), "Dinde zorlama yoktur." (Bakara, 2/256), "Kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin." (Hadis-i şerif).

Mevlâna ne diyor: "Kaynayan yağın üstüne su dökersen ocağı da yakarsın tencereyi de. Söyle; ama yumuşak söyle, sakın doğrudan başka da bir şey söyleme; yumuşak sözlerle de vesveseler satmaya kalkışma."

Yunus'un, aşağıda vereceğim mısraları keşke Saray'ın dış cephesine asılsa, gelen okusa geçen okusa, derim. Ama "Miskin Yunus"ın kemikleri sızlar. O mahviyeti terk edenlerin "ihtişam" içinde, kendisini anmalarını her hâlde istemez! Yunus muhteşem söylemiş:

Miskin ol bire miskin gide senden kibr ü kin

Rüzgâr gelür geçer pes kime ne kalasıdur

("Miskin" Yunus'ta mahviyetin, alçak gönüllülüğün diğer adıdır.)

 

Yazarın Diğer Yazıları