KİTAP / AHMET YABULOĞLU

KİTAP / AHMET YABULOĞLU
Türkiye’de tartışılan ABD yönetim sistemi: Başkanlık

Akademisyen Mert Nomer’in, “ABD Başkanlık Sisteminde Başkanın Yetkileri” adlı çalışması, sistemin Türkiye’de tanımlanan şeklinden çok farklı olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Başkanlık tartışmaları MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son açıklamaları ve Başbakan Binali Yıldırım’ın buna cevabı sonrası yeniden alevlendi. Bugünlerde yine ülke gündeminin baş konusu haline gelen meselenin geçmişi eskilere dayanıyor. Turgut Özal zamanında telaffuz edilmeye başlanıp AKP iktidarı döneminde Tayyip Erdoğan tarafından sıklıkla gündeme taşınan “Başkanlık Sistemi” konusu tartışmaları 10Ağustos’daki Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında yeni bir boyut kazandı. Tayyip Erdoğan özellikle 12 Haziran 2011 genel seçimleri öncesi ve sonrasında, kamuoyuna yaptığı açıklamalarda, katıldığı programlarda ve röportajlarında başkanlık sisteminin üzerinde düşünülebilecek bir sistem olduğunu ve eğer Parlamento bu doğrultuda karar alırsa sistemin değiştirilebileceğini sık sık dile getirmişti. Ancak bu süreçte yaptığı açıklamalar dikkate alındığında O’nun yaptığı “Başkanlık Sistemi” tanımı ile dünyada, özellikle ABD’deki başkanlık sistemi uygulamasının pek de uyuşmadığı halen tartışılan bir mesele... Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku Kürsüsü Araştırma Görevlisi Mert Nomer’in, “ABD Başkanlık Sisteminde Başkanın Yetkileri” adlı eseri bu tartışmalara katkı sağlayıp konuya ilgi duyanlara ufuk açacak bir çalışma. Mert Nomer, Türkiye’nin gündemindeki konuyla ilgili bu önemli çalışması hakkında şu bilgiyi veriyor: Başkanlık sisteminin tanımlanmasında öncelikli özellik, halk tarafından yürütme görevini ifa etmek üzere seçilmiş bir başkandır. Sistemde mutlaka bulunması gereken bir özellik ise, başkanın veya parlamentonun görev süreleri içerisinde birbirlerini görevden uzaklaştıramamalarıdır. Bu özelliğin tek istisnası ‘impeachment’ yani cezai sorumluluk halidir. Çalışmada özellikle başkanlık sisteminin doğduğu ve en iyi uygulandığı ABD modeli incelenirken özellikle sisteme adını veren ‘başkan’lık makamı, yetkileri ve fren mekanizmaları üzerinde duruldu. Fakat bu pratik üzerinde çalışılırken, modele fikirleriyle hayat veren 17. 18 yüzyıl filozofları ve kuvvetler ayrılığı teorisine de yer verildi. 1. bölümün 2. kısmında başkanı frenleyen mekanizmalara değinilmiştir. Bu bölüm kendi içerisinde yargı, kongre ve yargı ile kongrenin birlikte başkana karşı firen mekanizmalarının incelendiği 3 bölüme ayrılmıştır.

On İki Levha Yayınları Tel: (0212) 343 09 02

***

Bir pilotun gözünden kumpas

Serra Menekay ikinci romanı “Kuşbakışı”nın konusunu şu cümlelerle özetliyor: “Türk Hava Kuvvetleri’nde çok başarılı bir pilot olan üsteğmen Göksel Güçlü, hakkındaki dedikodular ve kariyerindeki kötü gidiş yüzünden zor günler geçirmektedir. Bu dönemde talihsiz bir de kaza yaşar ve kullandığı uçağı son anda indirerek kurtarmayı başarsa da kendisi kötürüm kalır. Tekrar ayağa kalkabilmek için girdiği uzun tedavi süreci Göksel’e ilk kez başına gelenler üzerinde düşünme ve perde arkasını görme fırsatı verir. Bir pilot olarak manzaraya hep en tepeden bakma alışkanlığı olan Göksel, sadece kendi yaşamıyla sınırlı kalmayarak büyük resme odaklanır ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan tüm davaların ardındaki hain planı çözmeye çalışır. Bu bulmacanın içinde akıllı ve kararlı kadınların yardımıyla adım adım ilerleyen Göksel’e sevgi, umut ve aşk eşlik etmektedir. Elinizden bırakamayacağınız bu romanda yurtsever bir savaş pilotunun gözünden 2009-2016 sürecindeki Türkiye’ye ve bu dönemde Balyoz ve benzeri davalarla tıpkı romanın kahramanı gibi kötürüm bırakılan Türk Ordusuna kurulan kumpasa ’Kuşbakışı’ bakma şansını yakalayacaksınız.” Tüm bunların yanı sıra kitapta bir travma ile kötürüm kalan genç bir hastanın neler yaşayabileceğini, tıbbi tedavilerin ayrıntılarını, psikolojik destek tedavilerinin yerini, yeniden ayağa kalkabilmenin zorluklarını danışmanlardan alınan destek ile yakından ve detaylı olarak görebiliyoruz. Kitap bu yönüyle titiz bir gözlem, ayrıntılı bir çalışma ve saygın bir bilgi birikimi barındırıyor.

Alibi Yayıncılık Tel: (0539) 669 60 69

***

Aylık Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi Berfin Bahar, Ekim 2016 sayısının kapak konusunu Tarık Akan’a ayırdı. Tarık Akan, ömrünü bilime, sanata ve mücadeleye adamış bir sanatçımızdı. Başı dik, yurtsever bir devrimciydi. Sanatçılığı, kişiliği birdi. Olduğu gibi yaşadı. “Halkının sevgilisi, jönü”ydü. 16 Eylül 2016 günü yaşamını yitirdi. 18 Eylül Pazar günü on binler tarafından doğanın sonsuzluğuna uğurlandı. Berfin Bahar’ın Tarık Akan için hazırladığı dosyada Veysel Boğatepe, Dilan Salkaya, Orhan Aydın, Elvan Gruda, H. Hüseyin Yalvaç, Leyla Zerenoğlu ve Hasan Akarsu, Tarık Akan’ın mücadelesini, sanatını/oyunculuğunu eğitim ve bilime olan katkısını inceleyip yazmış. Bu kalemlerden çıkan yazıların başlıkları şöyle:

- Temiz yüzlü, kentsoylu bir jön: Tarık Akan

- Yaşamaya dair...

- “Maden” emekçisi sevgili Tarık Akan için epilog ya da duruşuyla / ilkeleriyle “Taş-Mektep” yaratan adam

- Tarık Akan’a mektup

- Halkın Sazı Halkın Sözü / Tarık Akan anısına...

- Tarık Akan ve Taş Mektep

- Tarık Akan’ın anıları:“Anne Kafamda Bit Var”

Tarık Akan dosyası dışında Berfin Bahar’da; Mehmet Ergün’ün,“Enver Gökçe’nin bitmeyen çilesi ve bir linç girişimi”; Arif Tekin’in, “Hz. Ali’nin Kur’an çalışması”; Cazim Gürbüz’ün, “‘İslam dini, bilimi bertaraf etmeye çalışmıştır’ diyen Şeyh Cemaleddin Efganî”; Tahsin Şimşek’in,“Ege’nin ‘Parmak Damgası’ Halikarnas Balıkçısı” ve Hatice Altunay’ın,“Vedat Türkali’nin Ardından” inceleme, eleştiri ve anma yazıları da yer alıyor. Ayrıca, Bertolt Brecht, Ahmet Emin Atasoy, Abdullah Şanal, Ceylan Koryürek, Hüseyin Gül, Tuncay Aksaraylı, Kaan Polatlar, Ümit Evran, Erdinç Gültekin, Oğuz Ateşoğlu, Melda Yazgan, Rabia Deveci, Sıtkı Salih Gör, Bülent Güldal, Özbek İncebayraktar, Mehmet Rayman, Turhan Aygün, Şemsettin Murat, Rojda Eren, Molla Demirel, İsmail Aydoğmuş, Ali Dilki, Evin Okçuoğlu, Kaan Turhan, Sevim Yazar ürünleriyle yer alan imzalar....

Berfin Bahar Dergisi Tel: (0212) 513 79 00

***

Geçmişten günümüze

Yazılı bir kaynağı olmamasına rağmen halk hukukuna ait kurallar, sözlü kültür anlatıları, halk edebiyatı ürünleri ile söz ve davranış kalıpları aracılığıyla nesilden nesile aktarılırlar. Aysun Dursun’un titiz bir çalışmayla kaleme aldığı “Türk Halk Hukuku” kitabında; halk hukukunun, Türk kültür tarihindeki etkisi, bu etkinin halk edebiyatı örneklerinde ve gündelik hayatın içindeki uygulamalarda günümüz toplum hayatına ne şekilde yansıdığı örnekler verilerek ve modern hukuk kurallarının tasnifi dikkate alınarak açıklanıyor.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

 

 

 

***

Marşımızın derin manzarası

İstiklâl Marşı’nı okumak ve söylemek belki çok kolay, fakat bir milletin verdiği ölüm kalım savaşının ardından kaleme alınan o mısralardaki mesajları tam manasıyla anlamak ise hayli zordur. İsa Kocakaplan, “İstiklâl Marşımız ve Mehmet Âkif” kitabını, o eşsiz mısralarda ifade edilen gerçekleri daha derinden duymak, daha iyi anlamak ve anlatmak için kaleme aldı. İstiklâl Marşımızı, yarışmaya katılan diğer İstiklâl Marşlarını ve milli marşımızın şairi Mehmet Akif’i bu eserle daha yakından tanıyacaksınız.

Türk E debiyatı Y. Tel:(0212) 526 16 15