Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

KKTC deneme tahtası mı?

BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin, liderlerin talebiyle Cenevre'de yeni bir Kıbrıs konferansı düzenlenmesi hedefiyle müzakerelerdeki mevcut açmazı aşmak üzere 17 Mayıs'tan beri sürdürdüğü mekik diplomasisinde ortak zeminde buluşulamadığı açıklandı.

Eide'nin liderlere sunduğu formül ve bilahare sürdürdüğü mekik diplomasisinin başarısız olması beni şaşırtmadı. Rum'un çözümsüzlük hususundaki tavrı ve adada kriz yaratma isteği son dönemde doruğa çıkmıştır. Geçtiğimiz haftaki yazımda da örnekleri ile siz değerli okuyucularımla paylaştığım üzere yakın zamanda Rum-Yunan tahrikleri sabırlarımızı taşıracak boyuta ulaşmıştır.

***

Anastasiadis küçücük aklıyla Türk tarafı ile oynamaktadır. Anastas'ın her türlü ciddiyetten uzak, uzlaşmaz, çatışmacı ve aşağılayıcı tutumuna daha ne kadar müsaade ve tahammül edilecektir? Başta Anastasiadis olmak üzere Yunan Dışişleri Bakanı Koçias ve Yunan Savunma Bakanı Kammenos'un kışkırtıcı ve ağır tahriklerle dolu açıklamalarını hoşgörü ile karşılamak ve bu ırkçı kafalarla müzakerelere devam etmek doğru mudur? Bizi yönetenlerin artık bu maskaralığa ve kepazeliğe bir son vermeleri şarttır. Enosisçi Anastasiadis önce güvenlik ve garantiler ile toprağı görüşmek diğer konulara bilahare dönmekte ısrarcıdır. Anastasiadis Türkiye'nin garantilerinden kurtulup, istediği toprakları aldıktan sonra özellikle Kıbrıs Türkünün etkin eşitliğinin sağlanacağı güç ve yönetim-özellikle dönüşümlü başkanlık-konusuna geçilebileceğini söylemekte; BM tarafından kabul edilmiş konuların bütünlüklü bir şekilde ele alınması kuralını kendince dikkate almamaktadır. Anastasiadis'in ön şartlarını KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı kabul etmezken bu şartlarla anlaşmanın mümkün olmasının oldukça güçleştiğini bildirmiştir.

Rum basınına yansıyan haberlere göre BM'nin, Cumhurbaşkanı Akıncı ve Anastasiadis'i, Cenevre'de ikinci bir konferansın yapılmasında takip edecek metodoloji konusunda sonuca varmakta başarısız olmalarının ardından, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres önünde, Kıbrıs sorununda gelecekte ne olacağı konusunu ve niyetlerini netleştirmeleri amacıyla, New York'a çağırmaya yöneldiği ileri sürüldü.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Koçias ile Atina'da görüşmesinin ardından basın mensuplarına açıklama yapan Eide ise, çıkmaza giren Kıbrıs müzakerelerine ilişkin, "Endişeli olduğumu paylaşmak istiyorum. Sürecin sıkıntılı olduğu konusunda şu üç yıldaki herhangi bir dönemden daha fazla endişeliyim" diye açıklamada bulunması ancak "pes edilmemesi" gerektiğini, iki liderin altı fasıldan 5'inde aynı fikirde olduklarını kaydetmesi kamuoylarına ümit vermeyi hedefleyen  manipülatif açıklamalardır. BM artık başarısızlığı kabullenmeli ve gerçekleri açıklama yoluna gitmelidir.

***

Tarafların anlaşmazlığının boyutunun sadece "yöntem, yapı ve sıralama" hususlarında olduğunu söylemek; işi sadece metodoloji ile sınırlamak, 50 yıldır müzakere masasında uzlaşılamayan hayati/önemli konuları göz ardı etmektir. Eide çıkıp uzlaşmazlığın esas nedenlerini açıklamalıdır. Anastasiadis'in bilinen malum nedenler yüzünden anlaşmak istemediğini söylemeli ve bu konuya noktayı koymalıdır. Bakınız geçtiğimiz günlerde eski ABD Lefkoşa Büyükelçisi John Koenig müzakerelerde yaşanan çöküşün sorumlusunun Rum Lider Nikos Anastasiadis olduğunu açıkladı.

Facebook hesabından bir ileti paylaşan Koenig "Paylaşılabilecek çok suç var ama bu tıkanmanın ve çöküşün tek sorumlusu var: Nikos Anastasiadis. Hiçbir zaman iddia ettiği gibi cesur ve istekli olmadı.. Bunun yerine büyük istekleri olan, küçük hesaplar peşindeki bencil ve omurgasız birisi oldu. Bu çöküşün sorumlusu Anastasiadis'tir ama bedelini başkaları ödeyecek" diye yazmıştır.

Tabii ki emperyalist güçlerin kontrolündeki Eide'nin bu yönde bir açıklama yapmasını beklemek de hayalcilik olacaktır. Bu aşamada son sözü söyleme hakkı Türk tarafındadır. Türk tarafı olarak yıllarca masada oynanan oyunların artık sonuna gelindiği daha fazla bu Bizans oyununun devamının mümkün olamayacağı açıklanmalıdır. Türkiye'yi AB üyeliği ile tehdit ederek Kıbrıs'ta ödün vermeye zorlamanın mümkün olamayacağı kararlılıkla ortaya konmalıdır. Yıllardır "bu artık son, bu süreçten de sonuç alınmazsa, bu yıl sonuna kadar çözüme ulaşılmazsa herkes kendi yoluna" diye yapılan açıklamaların gereği yapılmalı, sözler yerine getirilmelidir.

Müzakere masasında tarafların görüşleri arasında uçurum olduğunu ve gidişatın olumlu bir sonuca varması bir yana gitgide sıcak bir çatışmaya doğru gittiğini göremeyen var mıdır? KKTC deneme tahtası mıdır? Kıbrıs Türkünün geleceği bu kadar mı önemsizdir? Zamanı boşuna harcayarak Kıbrıs Türkünün geleceği ile oynamaktan, belirsizlik nedeniyle gelişmesini sınırlamaktan ve uluslararası toplumda hak ettiği yerini almasını engellemekten süratle vazgeçilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları