Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN

Ahmet B. ERCİLASUN

Klavyede bir tuhaflık var

Vallahi işin içinden çıkamadım. Acaba F klavyeden A'ya mı dönmüş, dedim; hayır F klavyede duruyor. Acaba Türkçeden İngilizceye mi geçmiş diye düşündüm. Öyle bir şey de yok. E nedir bu tuhaflık?

İşin içinden çıkamadım dostlar. Asla klavyeme hâkim değilim. Birkaç harften, birkaç kelimeden sonra alıp başını gidiyor. Hani birkaç rakam yazınca birden günün tarihi çıkıyor ya, onun gibi bir şey. Sanki birileri benim klavyemi acayip şekilde programlamış.

En çok da şu birkaç kelimesinden çekiyorum. Ben birkaç yazdıkça arkasından tane kelimesi kendiliğinden ekrana çıkıveriyor. Hay Allah, ne yapmalı? Acaba hangi tuşa basarsam bir çare bulabilirim? Yok… Çare yok. Klavye kendi kendini yönetiyor.

Sorumlu diye yazıyorum, sen sen sen… diye kelimeler sıralanıveriyor. İstemiyorum kardeşim, sorumlunun kim olduğunu sen yazma diyeceğim ama cümlenin içindeki sorumlu kelimesinin ardından yine sen sen sen… kelimeleri sıralanıyor.

Üçüncü kez sorumlu diye yazsam mı? Yazıyorum. Hah işte farklı bir şeyler çıktı: Bay Kemal, Bay Kemal, Bay Kemal…

Yok, diyorum, İdlip diyorum, "Yanlış! b" ile yazacaktın diyor. İdliB yazıyorum bu kez. İşte diyor, şimdi doğrusunu yazdın; zaten İdliB'e de Türk askerini sen sokmuştun; hem de hava desteksiz. Ruslara koordinatları da sen vermedin mi?

Aman Allah'ım bunları ben mi yazdım? Ben sadece İdliB'in yazılışını düzelttim, sonundaki b harfini büyüttüm. Nereden çıktı bu sen sen sen?...

İyice çözüldü klavye: Hayır yanlış anladın, sen değil, Bay Kemal. Talimatı kim verdi? Bay Kemal. Koordinatları kim verdi? Bay Kemal.

Bakalım bu işin sonu nereye varacak? Kader, yazmak istiyorum, yani sorumlu kader olmasın, diye soracağım. Kocaman harflerle bir Takdîr-i ilâhî  çıkıyor. Her şey Takdîr-i ilâhî'dir amma velâkin bu işte sorumlu Bay, Bay, Bay…

Bay'da takıldı bizim klavye. Acaba program yeniden değişiyor mu? Zengin diye yazıyorum; hah işte yeniden açıldı: Tabii ya, bay'ın "zengin" demek olduğunu biliyorsun. Sen kendi işine bak. Dilci değil misin sen? Bay kelimesinin anlamıyla uğraş. Öğünmek mi, övünmek mi, ona bak sen. Neyine gerek, İdliB, sorumlu filan.

Klavye devam ediyor: Şunu da unutma. Asla şehit diye yazmayacaksın. Hele birkaç kelimesi… Bu kelimenin yanına bile yaklaşmayacaksın. Suriye ve Libya'nın haritadan silindiğini bilmiyor musun? O kelimeler bütün dünya haritalarından kalkalı yüzyıllar oldu; sen hâlâ tuşlarda o harflere basmaya çalışıyorsun.

Sen şimdi, eminim ki, klavyenin tuhaflaştığını da düşünüyorsun. Yüzyıl öncesinde mi yaşıyorsun yoksa? Sadece klavyeleri değil bütün aygıtları programladık biz. Sizin için büyük kolaylıklar sağladık. Siz artık düşünmeyeceksiniz. Bundan daha büyük kolaylık mı olur? Siz artık düşünmeyeceksiniz. Neyin zam, neyin indirim olduğuna biz karar veriyoruz ve size bildiriyoruz. Benzinciye bi gir bak bakalım; rakamlar nasıl gidiyor. Eskiden sıfırdan başlayıp yukarı doğru giderdi değil mi? O da gerçek anlamda zam idi; yani o sayılar yukarı çıktıkça benzinin ne kadar zamlandığını gösteriyordu. Şimdi bi gir bak bakalım öyle mi? Şimdi sayılar milyondan başlayıp aşağı doğru iniyor. İşte bu gerçek anlamda indirimdir, kardeşim İndirim!... Doğalgaz ve elektrik sayaçlarına da bi bak, planladığımız indirimleri o aygıtlarda da bakla gibi yazılmış rakamlarla göreceksin. Beni daha fazla uğraştırma; metronun, otobüslerin fiyatlarını da hep ayarladık. Marketlerde, pazarlarda da artık fiyatlar, tabii indirimli fiyatlar bizim ayarladığımız ekranlarda hep görünüyor.

Size son bir güzellik: Düşünüp de, hele hele sorgulayıp da o değerli beyninizi yormayın lütfen! 

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları