Koltuklarınızı O'na borçlusunuz

Koltuklarınızı O'na borçlusunuz
Bugün bu yazı yazılabiliyorsa...

Bu yazının yayımlandığı gazete çıkabiliyorsa...

Siz bu yazıyı okuyabiliyorsanız...

Basın savcısı bu yazıda suç unsuru arayabiliyorsa...

Mahkeme yargıcı önüne gelen medya zanlısını yargılayabiliyorsa...

***

Bugün bizi yönetenleri, eksik ve çarpık, yeterince adil ve şeffaf olmayan yöntemlerle bile olsa, seçebiliyorsak...

Bugün bizi yönetenler, meşruiyetlerinin temeli olarak "Milli İrade" kavramını (saptırarak, sadece çoğunluk iradesi anlamında da olsa) kullanabiliyorsa...

Türkiye Büyük Millet Meclis'i yasa yapabiliyorsa...

Dini ve milli kimliklerimiz korunabiliyorsa...

***

İstanbul Türkiye'nin incisi ise...

Yağmalaya yağmalaya bitiremediğimiz doğası ile yaşamımızın güzelliklerinden biriyse...

Çekilmez trafiğine, nefes alınmaz betonlaşmasına, içinde yaşayanların tahammülfersa kalabalığına ve kabalığına karşın hâlâ "bizim" bir kentimiz ise...

İzmir farklı ve güzel kimliği ile övündüğümüz, güvendiğimiz, beğendiğimiz bir kentimiz ise...

***

Özgürlükler için, Laiklik için, Demokrasi için mücadele edebiliyorsak...

Korumaya çalıştığımız bir ülkemiz varsa...

Korumaya ve sürdürmeye çalıştığımız, laik ve demokratik, her ırktan ve inançtan insanın birlikte barış içinde yaşadığı, bütün milliyetleri, din ve mezhepleri kucaklayan bir hayat tarzımız varsa...

***

Meclis, cumhurbaşkanı, başbakan, içişleri bakanı, vali, kaymakam, hangi bayramın kutlanıp kutlanmayacağına, kutlanacaksa nasıl kutlanacağına karar verebiliyorsa...

***

Bütün bunları, ve OTURDUĞUMUZ KOLTUKLARI, (...) 30 Ağustos 1922'de kazanılan Büyük Zafer'e, Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ne borçluyuz...

BORÇLUSUNUZ!..

Emre Kongar Cumhuriyet

******

Vali bey, o kararı gerçekten

kendi inisiyatifinizle mi aldınız?

-------

İstanbul Valiliği dün bir genelge yayınlayarak 30 Ağustos nedeniyle yapılacak resepsiyonun iptal edildiğini duyurdu.

Valilik genelgesinde "Ülkemizde son dönemde yaşanan terör olaylarında şehit olan güvenlik güçleri ve vatandaşlarımızın mukaddes hatıralarına duyulan saygıdan dolayı Zafer Bayramı 94. yıl dönümü resepsiyonu iptal edilmiştir" deniliyor.

Her bayram aynı şey.

Valiye sormak isterim; bu kararı kendi inisiyatifinizle mi aldınız, yoksa saraydan talimat mı geldi?

Muhtemelen "Bu işlere biz karışırız" diyecektir övünerek.

O halde şunu sorayım; madem en önemli milli bayramlarımızdan birinin kutlanmamasına bile karar verecek kadar güçlü bir makamınız var, 11 polisimizin alçakça şehit edildiği 100'ü aşkın polisimizin yaralandığı gün üçüncü boğaz köprüsünün açılış törenlerine nasıl izin verdiniz? Oradaki şenlikler kutsalımızı bozmadı mı, şehitlerimizin ruhunu incitmedi mi?

NOT: Burada sadece İstanbul Valiliği'ni yazdım ama bütün valiler aynı anda bu kararı aldılar. Kendi inisiyatifleriyle!

Can Ataklı Korkusuz

+++++

Türkiye'nin "askeri sözcü"sünden duymak istiyoruz

-------

ÖSO birlikleri içinde yer alan Sultan Murad Tugayı'nın komutanı Albay Ahmed Osman'ın verdiği demeç dün gazete manşetlerine çıkmıştı:

"Hedef Menbiç"

Albay Osman, Menbiç'i hedef seçmelerinin nedeninin YPG'nin kenti boşaltmaması olduğunu belirtmişti.

Biz bunları okuyunca merak ettik...

Cerablus harekatında kararları Türkiye mi veriyor yoksa ÖSO mu?

Albay Ahmed Osman ÖSO'nun komutanı mı? Türkiye'nin neden bir askeri sözcüsü yoktur?

(...)

Albay Ahmed'in beyanları üzerine ABD sözcüleri üst üste açıklamalar yaptı:

'IŞİD'in olmadığı bölgelerdeki çatışmalar kabul edilemez' diyorlar.

ABD, "YPG'nin Fırat doğusuna çekileceği" sözünü unutmuşa benziyor.

Belli ki tartışmalar artık Menbiç'in boşaltılması üzerinde yoğunlaşacak.

Ancak bu diplomasiyi yürütecek ve stratejik kararları verecek olan  Türkiye'dir. Albay Ahmed değil.

Melih Aşık Milliyet

******

ABD çifte standardı

-------

Güneydoğu'da hain terör saldırılarının, verdiğimiz şehitler ve yaralıların arkası kesilmiyor.

 Cumartesi günü Diyarbakır Havalimanı polis kontrol noktasına PKK roketatarlı saldırı yaptı, Pazar günü Siirt ve Hakkari'de saldırdılar.

 Mardin'de PKK'ya ait sığınakta "bombalı araç saldırılarında kullanılan patlayıcı; 7 ton Amonyum Nitrat" , Hakkari'de PKK'nın eylem için hazırladığı bomba yüklü 3 araç bulundu.

 Güneydoğu terörü ve bulunan bombalar birebir "Suriye'deki PYD ilerleyişi"yle bağlantılıdır. 

 Bu nedenle "Fırat'ın batısı, doğusu" demeden en başta tepkimizi ortaya koymamız gerekiyordu.

 Türkiye'nin Cerablus operasyonunda PYD karargahında yakalanan teröristlerin kollarında "Apo armaları" var.

***

ABD "PYD'nin içinde savaşan kendi askerleri"nin "PYD ile PKK bir örgüt, her yerde Apo posterleri var" benzeri açıklamalarını görmezden gelmişti.

Hiç değilse şimdi bu net görüntüye inanması ve "müttefik ülkede her an terör saldırısı yapan PKK'yı desteklememesi" gerekir.

Oysa dün ABD Dışişleri'nden (Pentagon) yapılan açıklamada "YPG-PYD büyük oranda Fırat'ın doğusuna geçti. IŞİD olmayan bölgede PYD'ye müdahale kabul edilemez" dendi.

Oysa Rusya "IŞİD'in olmadığı bölgede Türkmenlere bomba yağdırırken" ABD'den tek itiraz gelmemiş, PYD koridoruna yarayacağı için Türkmenlerin göç etmesini öylece izlemişti.

Bu operasyonun "Menbiç'e ve Fırat'ın doğusuna büyüyeceği" ÖSO'nun bazı açıklamalarında var.

ABD, Rusya ve Esad faktörleri, onların  ve terör örgütlerinin yaratabileceği riskler iyi hesaplanmalıdır.!

Güngör Mengi Vatan

******

İsmail Kahraman mı, Che Guevara mı?

-------

Eskinin koyu sağcılarından Meclis Başkanı İsmail Kahraman Bey, bu sefer de kafayı Che Guevara'ya takmış. Che için "eşkıya" demiş, Che'nin resminin bulunduğu tişörtü giyen gençlerimize dil uzatmış, Che'yi "gayrimilli" ilan etmiş ve daha neler neler...

 İsmail Kahraman dendiğinde benim aklıma... Fetullah Gülen'in de müptelası olduğu "Komünizmle Mücadele Dernekleri" gelir.

 1969'da Amerikan 6. Filo'su Dolmabahçe'ye demirlediğinde... 6. Filo'yu protesto edenlerin yanında değildi İsmail Kahraman... Tam tersine... MTTB Başkanı olarak protesto edenleri protesto edenlerin yanındaydı!

 İşte bu yüzden... İsmail Kahraman ile Che Guevara arasında bir tercih yapmaya kalksam... 6. Filo'ya kalkan olan İsmail Kahraman'ın anlayışı yerine... 6. Filo protestocularının esin kaynağı olan Che'yi tercih ederim.

Ahmet Hakan Hürriyet

*****

30 Ağustos ruhu

-----

(...) Toplum, belki de tarihinde ilk kez, başka diyarların, başka lisanların, kendisinden değişik kimlikteki insanların değil, bizzat kendisinin savaşını veriyordu.

Osmanlı'nın savaşlarının, (örneğin 93 Harbi diye bilinen 1877-78 Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı) faaliyet halindeki Meclislerin kapanmasına yol açmasına karşın, Kurtuluş Savaşı'nın yerel meclislerden başlayıp bölgesele (Erzurum Kongresi) ve oradan ulusala (Sivas Kongresi) ve nihayet TBMM'ye ulaşarak, varlık savaşını demokrasiyle yürütmesindeki hikmet işte bu özelliklerden kaynaklanmaktaydı.

Türkiye 20. yüzyılın başındaki var olup olmama savaşını 30 Ağustos 1922'de zaferle taçlandırdı.

***

Aradan yüzyıla yakın bir zaman geçmiştir. Türkiye yeniden, etnik ve mezhepsel bir parçalanma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Türkiye'nin içinde bulunduğu bölge, yeniden emperyalist paylaşım hesaplarıyla yeni sınırlar oluşturulmaya çalışılmaktadır.

(...)karşı karşıya bulunduğumuz tehditleri göğüsleyip badirelerden zaferle çıkmanın çaresi yeniden 30 Ağustos ruhuna kavuşmaktır.

30 Ağustos ruhu, bütün etnik, dinsel, mezhepsel ayrımları reddeden, sorunlarına ve içinde bulunduğu bölgeye, mezhep ve tarikat gözlüğüyle değil, laik bakışla yaklaşan, sorunlarını demokratik yöntemlerle toplumsal mutabakat çerçevesinde çözmeyi ilke edinen ruhtur.

Yani tam da bugünkü iktidarın unutturmaya, silmeye çalıştığı ruhtur.

Türkiye'nin, 30 Ağustos ruhuna ne derecede sahip çıkabileceği, 21. yüzyıldaki geleceğinin de belirleyicisi olacaktır

Ali Sirmen Cumhuriyet

*****

II. Abdülhamid'e teşekkür ederiz!

-----

30 Ağustos destanını, Türk Ordusu'nun geriye kalanı ile kutluyoruz...

*

Kozmik Oda adliye ambarına taşındı...

Askeri istihbarat MİT'e verildi...

Askeri yargı adliye sarayına...

Sahil Güvenlik ile Jandarma İçişleri Bakanlığı'na gitti...

*

Kuleli otel oluyor...

Askeri liseler kapatıldı...

Harp Akademisi kapatıldı...

Astsubay okulları kapatıldı...

*

Askeri eğitim; YÖK'e...

Askeri birliklerin arazileri; TOKİ'ye...

Kıyılardaki tesisler; Turizm Bakanlığı'na...

*

Birisi "Hastaneleri kaldı" dedi...

Askeri hastaneleri üniformalı paşalardan "devir-teslim töreni" için birer türbanlı hanım kardeşimizi gönderdiler, manası iyi anlaşılsın diye...

"Devir-teslim" diyorlar ama bakmayın siz, "teslim"dir o...

GATA'nın adını "Abdülhamid" koydular...

İyi mi?..

*

Şimdi kalanları ne yapacağız, düşünelim:

Hava Kuvvetleri; Anadolu Jet'e...

Topçu Okulu; Kasımpaşaspor'a...

Deniz Kuvvetleri; gemicik filosuna...

Levazım; Toprak Mahsulleri Ofisi'ne...

Haberleşme; Turkcell'e...

İstihkam; DSİ'ye...

Özel Harekat; Kurtlar Vadisi'ne...

(...)

30 Ağustos, bu ülkenin varoluşunun zaferidir...

II. Abdülhamid'e teşekkür ederiz...

Bekir Coşkun Sözcü