Komisyona dışarıdan müdahale geliyordu!

Komisyona dışarıdan müdahale geliyordu!
Rüşvet ve yolsuzluk iddialarına adları karışan 4 eski bakan için kurulan Soruşturma Komisyonu’nun CHP’li üyesi Erdal Aksünger, çarpıcı açıklamalarda bulundu

Aksünger, “Başkan toplantıyı ertelediğini söylerken kararında çok zorlandı. Olumlu bir beklentim yok. Çünkü dış müdahaleler olduğunu düşünüyorum” dedi

Türkiye’nin son bir yılına damgasını vuran en önemli olayların başında 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu yer aldı. Eski 4 bakan ve oğullarının adlarının yolsuzluk olaylarına karıştığı iddialarıyla ilgili olarak TBMM’de muhalefetin zorlamasıyla Soruşturma Komisyonu kuruldu. AKP’nin üye vermemesi yüzünden uzun süre oluşturulamayan komisyon çalışmalarını tamamladı ve bakanlarla ilgili “Yüce Divan” kararını 5 Ocak 2015’e erteledi.  Komisyonun CHP’li üyesi İzmir Milletvekili Erdal Aksünger’le bu süreçte yaşananları konuştuk...
İktidar “darbe” dedi
17- 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından AKP iktidarı kendini savundu. Sürekli yolsuzlukların üstü örtülmeye çalışıldı. Gelinen noktada yolsuzlukların üstü tamamen kapandı mı?
17/ 25 Aralık’ta önemli olaylar başladı. İktidar yine alışılagelmiş bir söylemle ‘darbe’ olarak nitelendirdi. Erdoğan olaylardan hemen sonra bir haftalık Afrika gezisine çıktı. Aslında dönecek miydi, dönmeyecek miydi belli olmayan bir yere gitti. Ortada bunların montaj olduğu, darbe olduğu ve bu girişimlerin kendilerine yönelik alaşağı etme ve antidemokratik olduğunu ilan edip milleti de inandırdı.
Bu süreçte yargı ve emniyette neler oldu?
Bir ayda kabarık dosyalar Adalet Bakanlığı’na geldi. Yüzlerce klasördü. Adalet Bakanlığı hepsini tasnif ederek geri gönderdi. Bu memleket artık 17 Aralık’ın bir öncesi bir de sonrası olarak ikiye ayrıldı. 17 Aralık sonrası tüm bu işleri yürüten emniyet görevlileri ve savcılar rotasyona tabi tutuldu. O günden bu güne kadar 80 bin kişi rotasyona tabi tutulmuş ve 210 bin rotasyon hareketi yapılmış. Yüzlerce binlerce insan görevden ihraç edilmiştir.
Dosyalar azalıyordu
Soruşturma Komisyonu’na nasıl gelindi?
5 ayda bir önerge geldi. Bir soruşturma komisyonu kurulması ve bu fezlekelerin incelenmesi üzerinden ama kapsamlar giderek daraltılmaya başlandı. Savcılıkta yürüyen dosyaların bir kısmı orada kaldı ve o soruşturmalar devam eder gibi göründü. Rıza Sarraf dosyası özellikle orada kaldı. 70 klasörden 34 klasöre indirilerek Meclis Başkanlığı’na geldi. Meclis Başkanı kendi görevi olmamasına rağmen bunları tasnif etti. Döndüğünde 11 klasördü. Her gidiş-gelişte Ankara- İstanbul arası dosyalar azalıyordu. 7. ay geldiğinde ilk toplantıyı yaptık.
Dosyayı kimler inceledi?
Dosyaları gidip incelemelere başladım. Bir gün baktım ki dosyaların başında, biri oturuyor. ‘Bu kim’ dediğimde Adalet Bakanlığı’ndan gelen müfettiş olduğunu söylediler. Bunlar hâkim sıfatlı müfettişler. ‘Bunlar ne yapıyor’ dedim. Komisyon Başkanı, Adalet Bakanlığı’ndan böyle bir görevlendirme istemiş. Niye istiyor böyle bir şeyi? Hiç toplanmadan, konuşmadan, keyfe keder böyle adamlar getiriyorlar. Bu duruma tepki gösterdik. Benim bulunduğum ortamda bunlarla inceleme yapmayacağımı söylemiştim. ‘Kendi başıma bu incelemeleri yaparım, onlar beni ilgilendirmez” dedim.
Kesin bir durum yoktu
Dışarıdan müdahale oldu mu?
Evet, dışarıdan bir müdahale geliyordu, bu belli oluyordu. Sonra 1 saat tartışmalar sürdü. ‘Bunları bilirkişi tekrar incelesin ve rapor düzenlesin’ dendi. Sonra Başkan kendi inisiyatifinde toplantıyı Ocak’ın 5’ine ertelediğini söyledi ama ertelenirken de kesin kanaatli bir durum yoktu. Başkan çok zorlandı bu kararda. Ne vardı arkada, niye erteliyordu? Komisyonun süresi de bitiyordu. Meclis açıldığı günden itibaren 4 gün çalışacağız. Birinci gün oylamaların çok uzun süreceğini düşünürsek üç gün kalacak ve raporlar dev raporlar. Öyle üç günde yazılacak raporlar değil. Şerh yazmamız gerekecek. Bunu ne zaman yazacağız. Bu raporu okumamız gerekiyor. Oylama yapılacak rapor okunacak, ondan sonra bir şerh yazacağız. Çok bir beklentim yok. Çünkü dış müdahaleler olduğunu düşünüyorum.
2015 yılında bu olaylar çok konuşulacak. Sizin yolsuzluklara ilişkin 2015 öngörünüz neler?
2015’te ne olur, fiillerin tespiti, faillerin ortaya çıkması çok önemli, bu adamlar ak pak olduğunu iddia edecekse burası mahkeme değil. Buradan aklanamazlar. Gitsinler aklansınlar. Parmak çoğunluğu üzerinden değerlendirildiği için o parmak sayısı üzerinden kimse aklanamaz. Kimse kendi iktidarı döneminde Yüce Divan’a gitmedi. İktidardan gidince gitsinler aklansınlar. Bu milletin insanına yazık. Rahmetli İnönü’nün dediği gibi olması lazım. Namusluların da en az namussuzlar kadar cesaretli olması lazım.
Bundan sonra bu dosyalara ilişkin çalışmalarınız neler olacak?
Komisyonun yaptığının 50 katı araştırma yaptık. Çoğu o dosyaları okumadı ki. Mümkün değil. Kapağını açanların sayısı birkaçı geçmez. Bizde çoğu belge bilgi var. Biz önergelerle bağlıyız. Yani onun dışındakiler fezlekenin içinde olması lazım ki biz bu iddianın üzerinden bunu şekillendirelim.

Ama şu vardır. Bu soruşturma genişletilebilir.

Çoğu tanıklıktan çekildi

Rıza Sarraf niye Meclis’e çağrılmadı?
Duyduk ki Rıza Sarraf alt komisyona ifade alınmaya çağrılmış. Kaldı ki ifade alınmaya çağrıldığı söyleniyor ama hiçbir şey söylemedi. Erdoğan Bayraktar tayfasının dışında, bir iki hizmetçinin konuşması ve bir kuryenin de itirafı var. Bu ifadelerin dışındakilerin çoğu tanıklıktan çekilme haklarını kullandı. Kendileri de o dosyanın şüphelilerinden birisi olduğu için ’vereceğim ifade aleyhime’ kullanılır diye CMK 48’e göre tanıklıktan çekilme haklarını kullandılar. Elle tutulur iki kişi kalmıştı. Birisi Egemen Bağış’ın hizmetçisi, diğeri Sarraf’ın kuryesi o da ’Paraları getirdim götürdüm ama ne kadar olduğunu bilmiyorum’ dedi. Gerçekten saçma ve trajikomik konulardı.
Hiçbirini göremedik
Dinlenmesi gerekenlerin bilgisine başvurabildiniz mi?
26 Ekim’di ve 26 Aralık da son gündü. Sonrasında 8 kişinin ismini dinlemek üzere getirdiler. Bu 8 kişi ya Bakan yakını ya korumasıydı. Dinlenmesi gereken bilirkişiler vardı, polisler, emniyet müdürleri vardı ne yazık ki hiçbirini görmedik. Aylar süren bu incelemede Bakanların mal varlıklarına dair bir çalışma da ortada yoktu. 8 kişiden de 5’i tanıklık yapmaktan çekildi. Zafer Çağlayan’ın oğlu, şoförü, Muammer Güler’in ekibi hep çekildi. Bakanları dinlemeye geldiğimizde ortada hiçbir şey yoktu. Etik Kurul’un kararları var bununla ilgili. Maddi olarak karşılığı olsun olmasın elbise, hiçbir şey alamaz diyorlardı. Zaten kaç yıllık dostlar hediyeleşiyorlar gibi bir durumları da yoktu. Kendilerini çok garip hallere düşürerek savunmaya çalıştılar.