Kontrollü Hayat Kontrol Edilemeyen Sonuçlar Doğurmasın

“10 Mayıs Sağlık için Hareket Et” gününde, sağlığımız için evimizden çıkmamızın yasaklandığı unutulmayacak bir güne, döneme şahitlik ediyoruz ve bu dönemden kısmen çıkış anlamına gelen “kontrollü sosyal hayat” ise yarın başlıyor. Eminim ki hepimizin aklına gelen ve endişelendiren olasılık; kontrollü hayatın kontrolsüzce başlaması.

Evet, normalleşme bir noktada kaçınılmaz; ancak bunun ölçülü yapılması gerekiyor.

Normalleşme adımlarının vaka sayıları açısından iyi giden tablonun yanı sıra kötü giden ekonomi tablosu için yapıldığı unutturulmamalı. Süreci iyi yönetmiş görünmek, oy kaybetme endişesiyle “her şey kontrolümüz altında, çok iyi” diye abartmak, halkın temkinli hareket etmesinin önüne geçer.

Oysa, şu an en son isteyeceğimiz şey, pazar yerlerinde ve minibüslerde birbirini itip kakan, salt vitrinlere bakmak için AVM’lere koşan insan manzaraları görmek…

Bu yeni dönem, virüsün artış gösterdiği dönem kadar zor ve kritik.

Başlangıçta korku hakimdi. Herkes ne olduğunu hiç bilmediği bu hususta uzmanların dediklerini yapmaya daha hevesliydi.

Ancak şimdilerde vaka ve ölüm sayıları azaldıkça, herkes internetten edindiği bilgilerle “enfeksiyon hastalıkları uzmanı” kesilince, tanıdık bildik birkaç kişinin iyileşme haberini de alınca o eski her an tetikte olma, hijyene önem verme, sağlık için evde oturmaya razı olma eğilimi kaybolmaya başladı.

İşte olmaması gereken başlıca şey de bu!

Endişe ve baskının azaldığı en kritik dönemdeyiz.

Bu dönemde, tehlikenin aynı şekilde sürdüğü unutturulmayacak şekilde politikalar belirlenmeli, söylemler bunu hatırlatacak şekilde olmalı.

Hala günde 60 kişi ölüyor!

Siz gelin, bir de bu 60 kişinin yakınlarına sorun normalleşiyor muymuş hayat. Onlara deyin bakalım normale dönün diye, içlerindeki acılarla öyle hemen normal oluyor muymuş her şey; onlar size anlatsın. Bu zamana kadar ölen 3700 kişinin yakınları anlatsın.

Ya da hastalığı ağır şekilde atlatan insanlar anlatsın bu süreçte neler yaşadığını.

Normalleşmek öyle kolay olmaz!

Yeni normaller oluşturacağımız bir dönemdeyiz. Bu bilinçle hareket ederek, yeni bir yaşam tarzına başlamalıyız. Adım adım ve temkinli olmalı her şey.

İstiklal Caddesi’ndeki kalabalığı gördük. Yeni dönemde toplum psikolojisini düşünerek, bilinçle hareket edilmesinin sağlanması gerekiyor.

Son olarak, uzmanların ikinci ve üçüncü dalga uyarılarına kulak vererek, test sayılarımızı arttırmamız gerekiyor. Çünkü bugün evde duran insanlar, normalleşme ile birlikte sokaklara çıktıkça, şu ankinden çok daha fazla test ihtiyacı doğacak.

***

Aklıma Takılan

Koronavirüsünü yendikten 1-2 hafta içerisinde organ yetmezliği ve benzeri sebeplerle ölen insanların ölüm sebebi “doğal ölüm” olarak yazılıyor. Daha dün bir yakınım, korona testi negatif olduğu için hastaneden çıkarılan ve henüz 14 günlük ev karantinasının 10’uncu gününde olan akrabasını kalp problemiyle kaybetti. Virüsten bu kadar kısa süre sonra gelen bir ölüm, gerçekten virüsten bağımsız olabilir mi?

Uzman uyarıyor; virüsün iyileşen insanların iç organları üzerinde tahrip edici etkisi bulunuyor.

Peki, virüse bağlı bu tahribatları ve hastalıkları iyileştirmeden, insanları taburcu etmenin sebebi neye dayanıyor? Yoksa hastanelerin doluluk oranı bu şekilde mi düşük tutuluyor?

***

En kıymetlilere…

Annelik duygusunu yüreğinde hisseden, hissetmiş olan tüm kadınların anneler günü kutlu olsun.

Yazarın Diğer Yazıları