Ülkücü tabanın Genel Başkan'lık saltanatını ve koltuğunu altından alacağını anlayan Devlet Bahçeli, giderek diktatör gibi davranmaya başladı.

Demokrasi denen siyasetin olmazsa olmazı kuralını; hakarete, iftiraya ve fiili saldırıya dönüştürdü.

"Alternatif bayramlaşma" tüzüğe aykırı imiş de, ihraç nedeniymiş de falan filan...

Bu sözlerden etkilendiği çok açık olan bir grup genç soluğu Meral Akşener'in bayramlaşmasında alıp ortalığı  dağıtmaya kalktı.

Neymiş; tüzüğe göre Genel Merkez dışında başka bayramlaşma olmazmış.

Buna kargalar bile güler.

Sana ne yahu el âlemin bayramlaşmasından?

Genel Merkez'e gitmeyip Meral Hanım'la bayramlaşmaya giden MHP'lilere yönelik böyle bir saldırıya, yaptığınız tahrik edici açıklamalarınızla niçin ortam hazırlıyorsunuz?

Kime güvendiğinizi çok iyi biliyorum.

Dayadın sırtını AKP'ye, aldın yanına Erdoğan'ı, Yıldırım'ı saldırıyorsun muhaliflere.

Klasik araba koleksiyonerliğine benzemez demokrasi.

Klasik demokrasi sandık ister, seçim ister, rekabet ister.

Rakiplerinizi partiden "ayıklama" hakkınız yok sizin.

Çünkü MHP sizin babanızın çiftliği değil.

Bunu defalarca yazdım, söyledim ama anlaşılan siz diktatörlük istiyorsunuz.

Ölene kadar Genel Başkan olmak istiyorsunuz.

MHP'yi parçalamak istiyorsunuz.

AKP'nin bastonu olarak devam etmek istiyorsunuz.

Neymiş efendim; Fethullah Gülen'in oyunu imiş.

Geçin bunları Devlet Bey geçin, bu numara bayatladı.

Var mı elinizde somut bir delil, açıklayın bakalım.

Lafla peynir gemisi yürümez.

Kaba kuvvetle, hele hele bir ülkücü kadının bayramlaşma yapmasını "partiden ihraç" sebebi sayma tehditleriyle engellemeye kalkarak o koltukta oturulamaz.

Bitti bu saltanatınız.

Ya yarın, ya yarından da yakın bir zamanda o koltuğunuzla vedalaşacaksınız.

İşte o gün, size kalan saygınlık kırıntılarını da kaybetmeniz kaçınılmaz olacak...