Korona Virüs Salgını Neticesi: Ülkemiz için öngörülen başka bir gelecek / Necati Gültepe

Korona Virüs Salgını Neticesi: Ülkemiz için öngörülen başka bir gelecek / Necati Gültepe
Biz Türkler İnsani değerler endeksliyiz, diğerleri teknolojik endekslidir. Bu yeni akımın içinde yer alırken onu nasıl yönlendireceğimizin yolunu mutlaka bulmalıyız.

1-İnsanlığın Gördüğü Son Tufan

Nuh tufanından önce kaç tufan geçti bilmiyoruz, ama bildiğimiz Nuh Tufanı için;

Din kitaplarında, arkeoloji kitaplarında ve ilk çağ söylencelerinde hayli malzeme var…

Bilindiği kadarı ile Nuh tufanı fiziki yok oluş ve dönüşümden ziyade

Şimdi anlıyoruz ki sosyal ve zihinsel evrilmedir.

Cemaatler milletler devletler ve kitlesel kurumlar

Nuh tufanı sonrası ortaya çıkmış olgulardır.

Hatta insan sosyolojisi bile tufan sonu tekâmül etmiştir.

Corona virüsle başlayan evrensel dönüşüm de insanlığın son tufanıdır.

Bu büyük krizde İnsanların ve devletlerin önümüzdeki birkaç ayda

Vereceği kararlar uzun yıllar boyunca dünyaya yön verecektir.

Bu kararlar sadece sağlık sistemlerini değil aynı zamanda

Ekonomiyi, siyaseti ve kültürleri de değiştirecektir.

Gelinen noktada hızlı ve kararlı bir şekilde adımlar atılmalı.

Ve uzun vadeli hesaplar yapılmalı.

Tufan dindikten sonra nasıl bir dünyaya uyanacağımızı da iyi düşünmeliyiz.

Corona Virüsü bir başlangıç ‘Son Tufan’a bir önsözdü.

Bu salgından sonra yapılanlar, alınan tedbirler

Asıl gerçek tufanın gelmesine ön hazırlıktı.

2-Tufandan sırasındaki rolünü herkese ezberlettiler

Bill Gates, 2018’de bir pandemi olacağını öngörmüş

Ve sonra 2019 Ekim’de Davos’tan arkadaşlarıyla birlikte,

“Event 2019” adlı bir simülasyon düzenlemişti.

Dünyayı tufana hazırlayan Dijital Şirketler:

-Apple-Microsoft-Alphabet-Amazon-Facebook

Her birinin değeri (1 birer) trilyon doların üstünde

Bu şirketler dünyayı dijitalleştirmenin motorları oldular.

Bunlardan birini (Facebook)ı rolünü örnek niteliğinde yakından görelim:

Facebook’ un dört kuruluşu; (WhatsApp-Messenger-Instagram-Snapchat)

2 Milyar kullanıcısı var.

Facebook’a Bir trilyon doların üzerinde değer biçiliyor.

Facebook son olarak kendi kripto parası ‘Libra’ yı piyasaya sürdü…

Libra’nın çıkışı ile birlikte blockchain tabanlı 5G iletişim sistemi üzerinden

Ödeme sistemleri toptan değişecek.

Dünya dijital para sistemi şöyle tasnif ediliyor:

Bitcoin yatırım-tasarruf için kullanılacak

Libra her türlü ödeme (alışverişler, maaşlar, ücretler

Ve hatta bahşişler dâhil yani istikrarlı ödeme) de kullanılacak…

Bilirsiniz merkez bankalarının finans merkezleri İsviçre’de.

Libra’nın (blockchain yöneticisi Davit markus)  finans merkezi de

Aynı yerde yani İsviçre’de.

Bunun anlamı şu; Artık dünyada bildiğimiz klasik anlamda ki para kavramı bitiyor

Yerine ‘dijital para’ sistemi devreye sokuluyor.

Çünkü insanı bireyselleştirip kontrol etmek istiyorlar.

Dijital para kullanan insanın algoritmalar kullanılarak

Günlük hayatını bütün detaylarına kadar tespit etme

Ve yönlendirme imkânı var.

Bu kontrol mekanizması ile ilgili

Bir başka alanda çalışmalar devam ediyor:

On yıllar boyunca Bill Gates ve diğer dijital şirketler dünya nüfusunun azaltılması,

Dünya çapında politikalar üzerinde diktatörce bir kontrol oluşturma  

Planı için çalışmaktalar.

Halen, tarım, teknoloji ve enerji üzerinde kontrol sahibi olmak için de

Çalışmalar yapmakta olan Gates şöyle diyor:

“Eğer aşılar, sağlık ve üreme konusunda başarılı olursak,

Dünya nüfusuna yüzde 10 ile yüzde 15 oranında azaltabiliriz”

Burada bir parantez açarak bir konunun altını çizmek isterim:

Günümüzde modern kurumlarda dahi kullanılan teknoloji

Aslında var olup ta sadece seçkinlerin kullandığı teknolojiden tam 20 yıl geridedir…

Teknoloji konusunu şimdilik aklımızın bir tarafına yazalım buna tekrar döneceğiz…

Tufan’a hazırlık konusuna devam ediyoruz:

Bitkilerin ve hayvanların genetiği ile oynadılar.

Özgün tohumlar yasaklandı.

Uzaktan eğitim, TV’lerin yaygınlaştırılması, internetin marifetleri ile

İnsanlar bireyselleştirilip yalnızlaştırıldı.

Her türlü sosyal aktivitenin yerini sosyo-sanal (dijital sosyal faaliyetler) aldı.

2017 yılında Bill Gates’in:

“Önümüzdeki on yıl içinde bir virüs çıkacak

Müdahale edilmezse 30 milyon insan ölecek.” Sözü, Bütün dünyada kayda geçti…

Zannımca 4.nci değil,  5.nci sanayi devrimi başladı.

Bu devirde artık insanın hükmü yok sayılıyor.

(sadece ‘seçilmişler’ ya da ‘üst akıl’ veya dijital küresel güçler)

adına her ne denecekse, onlar karar sahibi olacak.

Bütün bu anlatılanlara bir başlangıç olarak,

Çin’de 2020 Ocak ayından itibaren

Yapay zekâ’nın devlet yönetimi yerine geçtiğini de haber verelim…

3-Dijital devlet ve Dijital topluma geçişin evreleri.

(Blockchain, 5G, Yapay zekâ, Dijital para, Transhümanizm)

Blockchain (Blok Zinciri ) Nedir?

Bloklardan oluşan zincir yapıdaki Blockchain (Blok Zinciri),

Şifrelenmiş işlem takibini sağlayan, dağıtık yapıdaki bir veri tabanı sistemidir.

Blockchain teknolojisi bireysel kullanıcılara

Dijital kimlik üzerinde bugüne kadar

Benzeri görülmemiş bir kontrol imkânı sağlamaktadır.

Dolayısıyla küresel açık bir hesap defteri olan blockchain

sadece kripto paraların üretiminde değil, birçok farklı alanda

Saklama, yönetme ve depolama gibi işlemler için kullanılmaktadır.

Blockchain, dijital dünyanın toprağı, arazisi, mülkü konumundadır.

Bu sistemin gelişmesini en çok destekleyen ülke İsviçre’dir

Bu sistemin Dijital kimliğe sağladığı imkân

Onu güven ekonomisinin anahtarı kılmaktadır.

Bu açıdan blockchain sadece finans sektörü ile sınırlı kalmamakta,

Teknolojinin dördüncü sanayi devriminin de merkezinde yer almaktadır.

Öyle ki önümüzdeki süreçte teknolojinin

Hayatımızda meydana getireceği büyük devrim

Sanal-dijital paranın temelini oluşturan blockchaindir.

Farklı sektörler ancak bununla entegre olma imkânına sahipler.

Teknoloji devi IBM Avrupa’nın en büyük bankaları arasında bulunan

Kuruluşlar ile blockchain teknolojisi üzerinden

Dijital ticaret zinciri konsorsiyumu kurmaya başlamıştır.

İsveç tapu sicil kayıtlarının saklanması ve yönetilmesini

blockchain ile gerçekleştirmek için çalışmaya başlamıştır.

Küresel teknoloji şirketi Bitfury arazi tapusu tescili için

Pilot ülke olarak Gürcistan ile anlaşma imzalamıştır.

Blockchain vasıtası ile dünya tarihine,

Dine, dile, kültüre, alfabeye, paraya, sosyolojiye

Format atmak isteyen bir akıl var.

Bu yüzyılın en büyük ticaret projesi;

Bir Kuşak Bir Yol Projesidir Ve Blockchain tabanlıdır

Bu proje de Çin merkezlidir ama proje Çinin değildir.

Açıkçası; Blockchain'in arkasındaki akıl

Bir Kuşak Bir Yol Projesi’ni kurgulayan akıldır.

Blockchain demek:

1-paranın tam kontrolü.

2-Altın ve gümüşün toplanması

3-Dışarda bir değer bırakılmamısı

4-Bireye olarak kontrolün sağlanması (yani, insana hiçbir özgür alan bırakmamak)

Blockchain dünyada ki yönetim şeklini değiştiriyor.

Şöyle ki; Günümüzde ki ulusal devletleri var eden

İki temel dayanağı vardır, bunlar:

1-Parasını üretebilmesi (para basması)

2-Kayıt sistemine sahip olması.

Bunu biraz açalım;

Tapu kaydı, kimlik kaydı, vergi kaydı, Arşiv kaydı

Velhasıl aklınıza gelen her türlü kayıt sitemi

Bir devletin var olma gerekçesidir.

Dijital dünyaya geçişte para üretimi (kripto-dijital para)

Ve az evvel saydığım her türlü kayıt sistemi Blockchain üzerine aktarılacaktır.

O zamanda insanlar üzerinde devletlerin hiçbir fonksiyonu kalmayacaktır.

Devletlerin yerini küresel dijital yönetim ya da yönetimler alacaktır…

Yani blockchain’i kontrol eden, yöneten, dünyayı yönetecektir.

Burada kendi açımızdan anlamamız gereken şu;

-Türkiye istese de istemese de bu blockçhain sistemi içine girecektir,

Asıl mesele Blockchain’in kimin elinde olması ile ilgilidir.

-Blockchain de sınırımız çok geniş;

Bu konuda İslam dünyası ve Türk dünyasını bir bütün olarak düşünmeliyiz.

-Ortaklaşa kripto para+kayıt birliği +her türlü ticari üretim akışı için

Sıkı işbirliği yapılabilinir.

-Türk ve İslam devletlerinin yer aldığı büyük birlik (konsorsiyum)

İle Blockchain çerçevesinde büyük projeler geliştirebiliriz.

Unutmamalı ki böyle bir süreci yöneten kazanacaktır.

-Türk ve İslam dünyası temsilcisi olarak Rusya, Çin ve İran’la işbirliği yapabiliriz…

-Avrupa birliği ile de iş birliği yapılmalıyız,

Çünkü AB ile aynı blokta yani küreselci blokta yer alıyoruz.

--Burada son olarak TÜBİTAK’ta, an itibariyle Blockchain laboratuvarının

Kurulduğu haberini verelim…

4-Nesnelerin İnterneti ve 5G Teknolojisi

5. kablosuz haberleşme sistemi olarak bilinen hizmetin adı 5G dir.

Blockchain sisteminin çalışması için 5G(kablosuz iletişim) şart.

2020 yılına yönelik bir çalışma. 3G veri aktarım hızı saniyede 28 Megabit,

4G'de bu hız 100 Megabit, 5G'de ise bu hız Gigabit seviyesine ulaşmıştır.

Endüstri uzmanları, 5G’nin daha az gecikme sürelerine sahip

Daha hızlı servisler sunarak, dünya çapında daha çok cihazın

birbiriyle bağlantılı olacağını öngörüyorlar.

2020 sonunda 50 milyar cihazın internet bağlantısı olacak.

Birbiriyle bağlantıda olabilecek sistemleri bir düşünün.

Sağlıklı ve sürdürülebilir iletişimi için kuralları baştan yazılmış

Kablosuz bir ağ teknolojisi gerekiyor.

Bugün dünya popülasyonunun %30 ile 40’ı

Bir ya da daha fazla yolla İnternet bağlantısına sahip

10 ile 20 yıl içinde bu popülasyonun tümü dâhil olacak

Bu sonuç, aynı zamanda dev bir ağ gücünü ve veriyi de beraberinde getiriyor.

5G’nin vaat ettiği bir başka önemli özelliğin de

“slicing” denilen şebeke kapasitesinin bölümlenerek sunulabilmesi.

Örneğin; salonda bulunan ve internet üzerinden 4K yayınların izlendiği

televizyon için yüksek hız, odalardaki gaz ölçümünü yapan

sensörler için düşük gecikme süresi veya mutfaktaki su ısıtıcıyı

kontrol etmek için daha düşük hız ayrılabilecek.

5G teknolojilerinin kullanılması ile birlikte

Enerji kullanımında yüzde 90’lara varan

Tasarruf mümkün hale gelmesini sağlayacak

Burada ki problem şu:

5G kullanımındaki Yüksek frekanslı sinyallerin düşük frekanslar kadar uzağa ulaşmamaları. Bu nedenle 5G'nin sunulduğu yerlerde çoklu giriş ve çıkış antenlerinin (MIMO'-Çoklu giriş çoklu çıkış) kullanılması bekleniyor.

Bu durumda, bilim insanları;

5G’nin yaydığı radyasyonun insan DNA’sına zarar vereceğini ifade ediyorlar.

5G’nin yaydığı radyasyonun incelenmesi gerektiği yönünde

Ortak bildiri yayınlayan 250 bilim insanı ise

5G ile birlikte insan ve hayvan sağlığının tehlikeye gireceğini savunuyorlar.

5-Yapay Zekâ

Öncelikle şunu söyleyelim; Süper zekâ ve düşünen robotlar henüz gelmedi,

Ama aptal robotlar, yani otomatlar yüz yıldır aramızda.

Bugün Android telefonlardaki Google Now yazılımı,

Windows telefonlardaki Cortana ve IPhone Siri hep yapay zekâ öncüsüdür.

Belki, teknik olarak güçlü yapay zekâ gibi değillerdir,

Ama zayıf yapay zekâ, ya da öncü sayılırlar.

Bu konuda birçok örnek vermek mümkün:

Google’ın sürücüsüz arabaları, laptoplar, uçakların oto pilotları,

İnsansız hava araçları, dronlar, Honda’nın Asimo robotu,

Otomotiv fabrikalarındaki robotlar,

Evimizdeki programlanabilir çamaşır ve bulaşık makineleri

Birer yapay zekâ öncüsüdür.

Yapay zekânın ilkel türlerinin son derece yararlı olduğu kesindir.

Ancak tam kapsamlı bir yapay zekânın geliştirilmesi insanlığın sonu olabilir.

İnsanlar yapay zekâyı geliştirdikten sonra,

Bu tür bir zekâ kendi yolunu çizerek kendini yeniden tasarlayabilir

Ve sürekli artan bir hızda gelişebilir.

6-Neverfarfro; Makinelerin Gazabı

Bu bölümün izahı uzun sürer

En iyisi lafı dolaştırmadan, dijital filozof Nick Bostrom’a kulak verelim

O bize konuyu özetlesin.

Bostrom; Google’ın Mühendislik Direktörü Ray Kurzweil’in açtığı

Singularity Üniversitesi’nde düzenlenen,

Ünlü gelecek bilimcinin bizzat katıldığı bir seminerde

Yapay zekâdan, özellikle de süper zekâdan,

Yani insanlardan zeki olan makinelerin gelişinden

Söz eder ve özetle der ki:

“Kağıt ataşı üretmek için elindeki tüm kaynakları kullanmaya programlanmış olan süper zeki bir makine geliştirirsek o makine bütün insanları eritip suyumuzu çıkarabilir ve hepimizi kağıt ataşı yapmak için ham madde olarak kullanabilir.

Bu durumda insan soruyor: Peki sonsuza kadar kâğıt ataşı üretmek için çalışan ve üretimi optimize etmek amacıyla insanoğluna soykırım yapmaya karar veren bir makine gerçekten zeki olabilir mi?”

Bu konu hakkında birkaç demeci olan Stephen Hawking:

 ”Biz insanlar makinelerle birleşebiliriz.

Peki diğer robotların gelip bizi kapatmayacağı ne malum ?” demişti.

Kurzweil’ın tahminleri;

Google mühendislik direktörü Ray Kurzweil, şimdiye kadarki tahminleri yüksek oranda gerçekleşmiş bir gelecek bilimcisidir.

Kurzweil, 1990 yılından itibaren yürüttüğü

147 tahminin, yüzde 86 oranında gerçekleştiği söyleniyor.

Eğer Kurzweil’ın tahmini gerçekleşirse ne olacak? Tasarlanan insan-makine karışımı “Trans Human Çağı” makinenin hızı ve zekâsı insan zihnine entegre edilecek.

Bilim insanları, bu teknolojinin insanlığa birkaç seviye atlatacağını

ve daha keskin bir beyin yapısının ortaya çıkacağını düşünüyor.

Bu dönemlerde, biyolojik olmayan zekâ

kendi tasarımına erişmesi ve gittikçe artan bir şekilde

yeniden tasarım döngüsünde kendisini geliştirmesi bekleniyor.

Zaten bu konuyu bu kadar tehlikeli kılan ana unsur da bu.

Dijital Tekillik anlamına gelen singularity üniversitesinin sahibi ve Google’ın mühendis direktörü Ray Kurzweil a göre 2029 yılında robotlar tuning testinden geçecek ve singularity çağı “yani makine insan” başlamış olacak.

Bu noktadan sonra insan zihni ile bilgisayar birleşecek ve

Post-Human doğmuş olacak.

Simbiyoz kavramı burada önem kazanmaktadır.

Yani iki canlının bir organizmada yardımlaşarak yaşamaları.

İnsan ile makine bir organizmada yaşayarak, bilgi paylaşacak.

İnsan bu noktadan sonra bilgiye bir düşünce hızı ile ulaşabilecektir.

Ancak makinenin eylemsizliği yüzünden makine insanı,

İnsan makineyi kullanacaktır. Ta ki insan bilinci tamamen bir yapay beyine

ve oradan da bir robota yüklenene dek.

Bu konu üzerinde çalışan Rus milyarder Dmitry Itskov

‘2045 initiati ve organizasyonunu’ nu kurmuştur.

2011 yılında kurulan organizasyon (STK) yapay zekâ, robotlar

ve yapay organlar üzerine çalışmaktadır.

Bu çalışmada hedeflenen;

2045 yılına gelindiğinde planlanan çalışmaların tamamlanmış olacak,

İnsan bilinci tamamen bir robota yükleyerek bir avatar üretmiş olacaklar.

İşte bu nokta transhümanizmin geldiği noktadır.

Transhümanizme göre bu safhadan sonra

İnsan ölümsüzlüğünü ilan ederek,

Yani tanrılaşma amacına ulaşmış olacaktır!.

7-İnsan Fıtratına suikast

Dönüşümün başladığı yeni sistemde Post-Human ve

Transhümanizm kültürünün temelleri atılmaktadır.

Post- Human,  insan olmanın ötesinde bir durumda var olan

Bir kişi veya varlık anlamına gelen bir kavramdır.

Transhuman ise insanın bilişsel, fiziksel becerilerinin arttırılması ile

Yaşlanma ve hastalanma gibi kavramların ortadan kaldırılmasına yönelik

Bilimsel olarak hareket eden bir kültürdür.

Sistemin hazırladığı altyapı incelendiğinde,

İnsanların içe kapanık bireyselleşmesine

yönelik bir çalışma görülmektedir.

Ancak bunun tam yapılabilmesi için,

İnsanlardan daha fazla bilgi toplanması şarttır.

2011 yılında kabul edilen Endüstri 4,0 ile (4. Sanayi Devrimi)

Başlatılan, çalışmalar sırası ile şu şekildedir.

Big Data: İnsanlardan gelen verilerin incelenip,

Analiz edilerek anlamlı bir sonuç çıkarılması,

Bu sonuçlarla insanları daha fazla yönetmeye daha fazla manipüle etmeye yönelmektir.

İnsanların sadece sosyal medya verilerinin incelenmesi yetmeyecektir.

Onların alışkanlıklarının, rutinlerinin, kaçta yatıp kaçta kalktıklarının,

Ne kadar enerji tükettiklerinin, neyi neden yaptığının bilgisi de gerekmektedir.

Bu yüzden nesnelerin de internete bağlanması gerekir.

8-Nesnelerin İnterneti (IOT):

Dünyadaki bilgilerin %98’i dijitale aktarılmıştır.

Ancak günlük rutinlerin içindeki bilgiler henüz %5-6 aralığındadır.

Bu yüzden nesneler de internete bağlanarak bilgiler big data havuzuna atılmalıdır.

Buzdolabında neyin olup olmadığı artık telefon ile kontrol edilirken,

bu görüntü big data havuzuna düşmektedir.

İnsanların yeme alışkanlıkları bir bir toplanırken,

Akıllı elektrikli süpürgeler evi süpürürken,

evin krokisini de big data havuzuna atmaktadır.

Akıllı ev tipleri ile elektrik, enerji miktarı da uzaktan kontrol edilirken,

Hangi saatlerde eve gelindiği,

ne kadar enerji tüketildiği de big data havuzuna akmaktadır.

Gelecekte akıllı yataklar, koltuklar gibi nesnelerin de hayatımıza girmesi ile

Ne kadar oturduğumuz, kaçta yatıp kaçta kalktığımız da öğrenilmiş olacaktır.

Kuantum bilgisayarlar ve yapay zekânın bir arada kullanılması,

başladığında makinalar öğrenmeye de başlayacak.

Bu noktada devreye Deep Learning ya da

Machine Learning (Makine Öğrenmesi) girmektedir.

Yapay zekâ bu noktada dev bir hamle yapmaktadır.

Makine gelen verilerden çıkarsamalar yaparak

kendi kendine öğrenmeye ve fikirler geliştirmeye başlar.

Dijital Tekillik anlamına gelen SingularityÜüniversitesinin sahibi

ve Google’ın mühendis direktörü Ray Kurzweil a göre

2029 yılında robotlar tuning testinden geçecek ve singularity çağı başlamış olacak.

Bir müddet sonra insan zihni ile bilgisayar birleşecek

Ve Post-Human doğmuş olacak.

Simbiyoz kavramı burada önem kazanmaktadır.

Yani iki canlının bir organizmada yardımlaşarak yaşamaları.

İnsan ile makine bir organizmada yaşayarak, bilgi paylaşacak.

İnsan bu noktadan sonra bilgiye bir düşünce hızı ile ulaşabilecektir.

Ancak makinenin eylemsizliği yüzünden;

Makine insanı, insan makineyi kullanacaktır.

Ta ki insan bilinci tamamen bir yapay beyine

Ve oradan da bir robota yüklenene dek.

İşte bu an transhümanizmin geldiği andır. Transhümanizme göre bu noktadan sonra

İnsan ölümsüzlüğünü ilan ederek, Tanrılaşma amacına ulaşmış olacaktır.

9-Corona Virüs Çıkmadan Önce

Türkiye’de Neler Yapıldı…

Türk milletine önce düşünceyi, düşünmeyi

Nesneler olgular üzerinde fikir üretmeyi terk ettirdiler.

Düşünmeyi terkeden insan okumaz, okuma ihtiyacı duymaz.

Düşünemeyen insanın Beyin aktivitesi zayıflar ve artık okumak ta istemez,

Zihinsel olarak ilkelleşir onu hayatta tutacak

reflekstif davranışlarının dışında soyut düşünemez.

İlkel insanın egosu hayatta kalama (beslenme) ve düşmandan kaçma (korkuları) vardır.

Bu noktadan sonra o artık sürüdür, Siyasallaşmış bir dini ve sığındığı lideri vardır.

Bu liderleri ona ne derlerse ona inanır, nereye götürülerse oraya giderler…

Bu tür davranışa cehalet bu tür insanlara da cahil denir

Ve Cehalet (Vatana, İnsana, Bayrağa, Toprağa) İhanettir

Önce Türk milleti düşünme/düşünce zeminini terk etti

Bu sefer Siyasal İslamcılar İktidarı iki ‘batak zemin’ üzerinde kurguladılar:

Bu zeminlerin birincisi ‘lümpenlik’ ikincisi ise ‘kutsal mazlumluk’ tu.

Söz konusu iktidardakiler Milletin emaneti olan

Devlet ve Kurumlarının yönetimine getirdiklerinde;

“Diploma, eğitim, dürüstlük, liyakat, uzmanlık,

tecrübe ve sadakat” gibi kavramları silip süpürüp attılar.

En çok kullandıkları slogan dini argümanlardı:

Beş yaşındaki kız çocukların başlarını kapatmaları,

Şalvar, tekke ve tarikat ritüelleri,

Senenin nerdeyse her ayına icat ettikleri dini anma günleri gırla gitti..

Devlette, mülkiyetsizleştirmeyi ele alarak işe koyuldular.

Kamu yani Devlet, hızla mülkiyetten arındırıldı.

Devletin elinde ne kadar fabrika işletme liman köprü yol varsa

Birer birer özelleştirilip elden çıkarıldı.

Temel üretimlerin hepsi kamunun elinden alındı.

Şeker fabrikaları, İplik fabrikaları ve benzeri işletmeler tasfiye edildi.

Tarım ve hayvancılığın tavsiyesi bu iktidardan önce başlamıştı,

Gıda bakımından dünyada dışa bağımlı olmayan

Yedi ülkeden bir olan Türkiye

On senedir, akla gelen her türlü gıdayı ithal etmeye başladı.

Bu tasfiye programı bir süre sonra duracak

Ancak bunun sonuçları, yıllar boyunca yaşamımızı etkili bir şekilde değiştirecektir.

Yukarıda saydıklarımı bir program dâhilinde bir bir uyguladılar.

Böylece Türk toplumunun gelecekte

Devletsiz, ilkesiz, dinsiz ve kültürsüz kalma ihtimali arttı.

Toplumu, bu şekli ile tam bir sosyal hammadde halinde

Küresel güçlere teslime hazır hale getirdiler.

Bu yapılanma da ülkeyi büyük dönüşüme hazırlama projesi gibi gözüküyor…

Zira ‘küresel güçlerin-üst aklın’ bütün ulus devletlere uyguladıkları

Ön hazırlık gibi gözüküyor.

10-Corona Salgını Sonrası Büyük Dönüşüm.

-Ulus devlet, milli kimlik (milliyetçilik) ve din kavramını ortadan kaldırmak

Bunların yerine küresel (dünya vatandaşı) kimliği veya

Kimliksiz (sadece bir numaradan ibaret bir kimlik) koymak.

-Kurgulamayı düşündükleri Yeni/dijital dünya için;

İnançların yok edilmesi gerekiyor.

-İnsan fıtratını değiştirmeye çalışıyorlar ve bunu deniyorlar…

-İnsanlara kamu-küresel düzeni dayatacaklar,

Bu demektir ki ulusal devletler ortadan kalkacak

-Kanseri, coronayı ve tüm hastalıkları yenme bahanesiyle

Eninde sonunda insanlara bir nevi  ‘Çip’ enjekte edecekler…

-İnsanlardan birey olarak elde ettikleri veriler

Devlet tarafından üretilen algoritmalar doğrultusunda

Depolanıp analiz edilerek kullanılacak.

-İnsanlara Çip taktırma pek kolay olmayacak.

İşte bunun için büyük bir savaş (tufan) gelecek

-Küreselciler yaşlılara yön veremeyeceklerini anladıklarından

Onları bir an evvel devre dışı bırakıp gençler üzerinde yoğunlaşmak istiyorlar

-Corona virüs genelde 60 yaş üstü ’nü öldürüyor,

Bunun sonucu olarak gelenek görenek ve tarih yok ediliyor…

-Şimdi artık iyice anlıyoruz ki;

Nuh tufanının aslı esası; Geçmişi, tarihi ve zihinlerdeki hatıraları yok etmekmiş…

11-Sosyal Dönüşüm Çok Önceden Başlamıştı

Hani ne oldu o koca koca ülkeler hükümranlıklar, dünyaya tahakküm etmeler;

Beşler, Sekizler , Yirmiler diye isimler almalar, dereceye sıralamaya girmeler!...

Koca koca devletler, büyük ölçekli sosyal deneylerin kobay faresi haline mi geldi ne?..

Corona Virüs; "Dijital Dünyaya Entegre" için "sosyal öncü bir deney" dir.

Birileri ya da organize bir güç dünyayı yeniden dizayn ediyor.

İnsanlar durumu henüz algılayamadılar.

Hatta konu üzerinde fikir üreten yazı yazan akademisyenlerde

Detaylarla uğraşıyorlar; Şu oldu bu oldu gibi

Açıkçası laf kalabalığının ötesinde bir izahları yok…

Sözünü ettiğim olguya teknik ve bilim kurgu açısından bakmıyorum

Onu zaten on yaşında ki çocuklar yapıyor, oyunlarını oynuyorlar…

Benim kastettiğim insan fıtratına dokunan bilimsel hadsizlik.

Yani değişikliğin toplumsal dönüşümü (aman dikkat değişim değil dönüşüm).

Ama maalesef biz henüz insanın neye dönüştürülmek istendiğini bilemiyoruz…

Çünkü olayın formatı, insanların bunu anlaması için müsait değil.

Bunu çözmek için, ileri düzey bilim ve teknoloji bilgisi,

Aynı zamanda tarih, mitoloji, ezoterik örgüt bilgisi,

Finans ve paranın tarihi bilgisi lazım.

İnsanların mevcut bilgisi bu durumu anlamaya yetmiyor.

Daha filozofik bir bakış açısı lazım.

Günümüz İnsanı bilimsel olarak çok alt dalda uzmanlaştığı için bütünü yakalayamıyor.

Şuan dünya, Blockchain tabanlı dijital topluma geçme evresinde.

Bugünkü 21. Yüzyıl toplumu, yani 4. Sanayi Devrimi toplumu,

Tarihten bugüne kadar gelen alışkanlıkları,

Kültürü, dini, dili, alfabeyi, yaşam şeklini

Ve insan fıtratını değiştirebilecek nitelikte.

Yani, bir akıl dünyayı yeniden biçimliyor diyebiliriz”

Bir kere inançsız bir dünya tasarlanıyor:

Gece gündüz yüzbinlerin ziyaret ettiği İran’ın Kum kenti yani Şia’nın merkezi

Şu anda yasaklıdır. Dünya Katolikliğinin merkezi Vatikan da artık

Pazar ayinleri yapılamıyor. Onun yerine papa sanal ayin yapıyor…

İslam’ın merkezi Mekke de hayat durmuş vaziyette…

Neticeten; Mekke’de insan seli yok, Kum ’da in cin top oynuyor,

İtalya’da herkes eve kapandı.

Sanki tüm dünyada önüne gelen her elli kişiden kırk dokuzunu öldüren

Bir salgın varmış gibi. Bu algı tuhaf değil mi sizce de?

Toplu yapılan, cemaatle yapılan tüm ibadetler iptal edildi,

Ve görünen o ki önümüzdeki yıllarda inanç, kültür, değer

Ve alışkanlıklarınızı toptan değişecek.

Bu dönüşümün içinde ekstradan;

İklim felaketi, Cinsiyet Eşitliği/Nötr insan gibi özel projelerde var.

Ulus Devletler daha başında ekonomik sorunlarla bile uğraşamadıklarından

Bütün problemlerini Birleşmiş Milletlere taşıyorlar.

BM çözüm bulmaya çalışır gibi yapıp

"Dünya Hükümeti" statüsünü elde etmek için

Ulus devletlere ayar verici projeler dayatıyor.

Bu projeler BM'nin arka sokaklarında dijital şirketlerce üretiliyor.

Toplumlar önce elektronik para arkasından

Kripto para sürecine yönlendiriliyor.

Dijital dünyada nakit para geçmez.

Nakitsiz bir dünya.

Dijital dünyanın en önemli özelliklerinden biri de ‘kripto para’ dır.

Bu niye bu kadar önemli. Çünkü şuanda paramızın hacmini biliyorlar

Ama nereye harcadığımızı bilemiyorlar.

Kripto para ile de elektronik para ile de insanın tüm harcama kayıtları bilinecek.

Bu Çin’den başlayan bir süreçtir…

Biz Türkler İnsani değerler endeksliyiz, diğerleri teknolojik endekslidir.

Bu yeni akımın içinde yer alırken onu nasıl Yönlendireceğimizin

Yolunu mutlaka bulmalıyız. Küresel mekanizma bireyi hedef alıyor

Aileye saldırıyor; “İnsana, bundan sonra formatı ben atacağım,

Artık aile toplum cemiyet yok hükmündedir.” Diyor...

Küresel güç insanı bireyselleştireceğim diye geliyor:

Bunun panzehri 10 bin yıllık Türk Toplum yapısıdır

Hiçbir zaman bireysel olmamıştır. Bu sebepten küresel algı ancak

Türk’le durdurulabilir