Köstebek!..
Ajanlar gölgelerle dans eden hayaletlerdir; görünmez, sessiz ve tehlikeli.
Ajanlık mesleğine adım atanların çoğu her şeyin başında sıradan insanlardır.
Günlük hayatın içinde kaybolmuş, etraflarında olup biteni gözlemleyen, belki de monoton bir yaşamın içinde sıkışmış kişilerdir. İstihbarat servisleri de bu sıradanlığın arkasında saklı potansiyeli keşfeder ve onlara bir kapı aralar.
Bir istihbarat servisinin kapısından içeri girdiğinizde karşınıza çıkan dünya oldukça farklıdır.
Burada doğrular ve yanlışlar keskin hatlarla çizilmemiştir. Siyah ve beyazın ötesinde gri tonlar hâkimdir.
Ajanların dünya görüşü ve inancı yoktur sadece görev ve amaç vardır. Ajanlardan beklenen, emirleri sorgusuz sualsiz yerine getirmeleridir.
Bu durum onların kişiliksiz birer robot oldukları anlamına gelmez. Tam tersine, insan doğasının en karmaşık yönlerini kullanarak çalışırlar. İçlerindeki etik ikilemlerle başa çıkmayı öğrenir gerektiğinde vicdanlarını susturmayı bilirler.
İlk görev her zaman basit görünür.
Belki bir paket teslimatı, belki bir toplantıda not tutmak, belki de sadece bir kişiyi gözlemlemek. Karşılığında ödenen ücret ise hayal edemeyeceğiniz kadar yüksektir.
İlk görevini başarıyla tamamlayan bir ajan cebine koyduğu para ile hayatını değiştirebileceğine inanır. Bu noktada istihbarat servisi ona güven verir ve gelecek vaat eder.
Geri dönülmez yol…
Fakat bu güvenin arkasında derin bir plan vardır.
İkinci görev bir öncekinden biraz daha karmaşıktır. Belki de bu sefer işin içine yasa dışı bir unsur girer.
Örneğin, gizli bir belgeyi çalmak ya da birini takip etmek gibi. Bu noktada ajan farkında olmadan suçun içine çekilir.
Bu süreçte servis, ajanının her adımını izler ve kaydeder. İkinci görev tamamlandığında ajanın kendisi bile ne kadar ileri gittiğini anlamakta zorlanabilir. Bu kayıtlardan sonra istihbarat servisi ajanını bir kez daha çağırır.
Ama bu kez durum farklıdır. Ajan artık geri dönülmez bir yola girmiştir.
Ajanlık kariyerinin bu noktasında ajan kendisini bir ikilemde bulur. Suça bulaşmış ve bu suçun delilleri istihbarat servisinin elindedir.
Eğer görevi reddederse bu deliller ortaya çıkacak ve hayatı mahvolacaktır. Kabul ederse servise olan bağımlılığı artacak ve kontrolünden çıkacaktır.
Bu noktada servisin amacı ajanını tamamen kendine bağlamaktır. Çünkü bir ajan en değerli varlığını yani özgürlüğünü kaybetmiştir.
Bu süreçte ajanların duygusal ve psikolojik durumları da oldukça karmaşık bir hâl alır.
İlk başlarda heyecan ve adrenalinle dolu olan mesleği zamanla ağır bir yük haline gelir. Her geçen gün daha fazla yalan söylemek zorunda kalırlar. Yakın çevrelerinden giderek uzaklaşır kendi iç dünyalarına kapanırlar.
İstihbarat dünyasında sadakat ve güven çok nadir bulunan kavramlardır. Her an bir ihanetin ya da tuzağın içinde olduklarını bilirler. Paranoya zamanla hayatlarının bir parçası haline gelir.
Ajanlar istihbarat servislerinin birer piyonudur. Onların dünya görüşü ya da inancı yoktur çünkü olması gereken tek şey görevdir. Her adımda, her hareketlerinde görevlerinin gerektirdiği şekilde davranırlar.
Hata yapma lüksü yok
Bir ajan için en önemli şey görevini başarıyla tamamlamak ve gerektiğinde yeniden aynı döngünün içine girebilmektir. Onlar için başarı her şeydir.
Ancak başarı büyük bir bedel karşılığında elde edilir. Kendi kimliklerinden, inançlarından ve hatta bazen insanlıklarından vazgeçmek zorunda kalabilirler.
İstihbarat servisleri, ajanlarına verdikleri görevlerde mükemmelliği ararlar. Hata yapma lüksü yoktur. Her adım, her hareket önceden planlanmış ve hesaplanmıştır.
Bu nedenle ajanların eğitimleri de oldukça zorludur. Fiziksel olarak güçlü, zihinsel olarak ise dayanıklı olmak zorundadırlar. Eğitim sürecinde ajanlara her türlü zorlukla başa çıkma ve her durumda soğukkanlılıklarını korumaları öğretilir.
Çünkü sahada en küçük bir hata bile büyük sonuçlar doğurabilir.
Bir ajan için her görev yeni bir macera ve yeni bir risk demektir. Fakat riskler ajanların iç dünyasında derin izler bırakır. Her görevden sonra kendi vicdanlarıyla yüzleşmek zorunda kalırlar.
Zamanla yüzleşmeler daha zor hâle gelir. Çünkü her geçen gün daha fazla suçun içine çekildiklerini ve geri dönülmez bir yola girdiklerini fark ederler.
Ajanların en büyük düşmanı kendi iç dünyalarıdır. Kendi iç çatışmaları onları zayıflatabilir ve görevlerinde başarısız olmalarına neden olabilir.
Ancak her şeye rağmen ajanlar görevlerine sadık kalırlar. Çünkü bilirler ki sadakat onların hayatta kalma şansını artırır.
İstihbarat dünyasında her ajan kendi hayatını korumak için diğer ajanlara ihtiyaç duyar. Bu bir tür kolektif dayanışmadır. Ama her zaman sağlam temellere dayanmaz.
Çünkü her ajan diğer ajanların da birer potansiyel tehdit olduğunun farkındadır.
Ajanların yaşamı dışarıdan bakıldığında cazip ve heyecan verici görünebilir. Yaşamları büyük fedakârlıklar ve derin yaralar içermektedir.
Her gün yeni bir tehlikenin ve yeni bir görevin beklediği bu dünyada ajanlar için en önemli şey hayatta kalmak ve görevlerini başarıyla tamamlamaktır. Onların dünya görüşü ve inancı yoktur çünkü olması gereken tek şey görevdir.
Görev onları hayatta tutan ve istihbarat servislerinin gözünde değerli kılan tek şeydir. Ajanlar görevler aracılığıyla kendilerini tanımlar ve hayatlarını şekillendirirler.
Bu nedenle her görev onlar için yeni bir başlangıç ve yeni bir son demektir.
Gözlerinin ardında binlerce sır taşıyanlar dünyayı sessizce şekillendirirler.
Not: Bu yazı MOSSAD’a para karşılığı bilgi sağlayan yerli fakat gayri millî unsurlar için yazılmıştır!..