Kovulma sırası müdürlere geldi

Geçen hafta 138 şube müdürü bir anda işten atıldı.

İşten atılma yöntemleri oldukça çirkin. Bir dönem Körfez sermayeli bankanın kullandığı acımasız insanı ve emeği yok sayan yöntem.

Bu kez bunu yapan Körfez değil. Türkiye'nin en büyüklerinden biri.

Şube müdürü daha bir gün önce başarısından dolayı tebrik edilen bölge müdürlüğüne çağrılıyor ve önüne kendi rızası ile istifa ettiğini belirten bir yazı konuluyor.

Gönüllü olarak imzala al 5 maaşı çek git. Yok direnirsen senin için kötü olur. Ne olur? Daha kötüsü nedir?

Hayatının baharında 21-22 yaşında okulu bitirip girdiğin ve adeta gençliğini verdiğin bankadan insani olmayan yöntemlerle kovuluyorsun. Bundan daha kötüsü ne olacak ki?

5  değil de 3 maaş mı vereceksin?

Hakkında kötü referans verip onu aç mı bırakacaksın. Çocuklarını sefalete mi sürükleyeceksin? Bu kin niye?

Bunu zaten o kâğıdı imzalasa da o kötülüğü  yapacaksın. Bunu Türkiye'de ilk başlatan Körfez sermayeli bankanın İK müdürü bu operasyonun başındaki kişi. Bankacılar ona referans kirletme diyor. Ve bu İK müdürü insanlık suçu olan referans kirliliği uygulamasını gayri resmi yapan ilk kişidir. Bu kişi yüzünden daha önce çalıştığı banka itibar yılında itibarını kaybetti.  Çalıştığı bankayı uyguladığı personel politikası nedeniyle Türkiye'de ilk kez mobbinge mahkûm ettiren İK yöneticisi aynı yöntemi yeni bankasında mı uyguluyor?

Günah keçisi mi?

Direkt adamın günahını almak belki yanlış oluyor ama bugüne kadar bütün çalışanları mutlu olan koskoca banka şimdi bu insanların gözyaşından oluşan selde boğuluyor adeta.

Bu şube müdürlerinin bazılarının hikayesini dinledim.

Kimisi 18 kimisi ise 21 yıldır bu bankada aralıksız çalışmış. Çocukları 40 derece ateşle boğuşurken ay sonu diye alıp hastaneye bile götürememiş.

En yakın anne babasını kendi elleriyle mezara gömüp acısıyla ertesi günü işe gitmek zorunda olanların hikayeleri.

Hepsinde kırgınlık var.

Kırılma nedenleri 40 yaşında işsiz kalmaları değil. Bunca yıl emek verdikleri bankalarının bir mendil gibi kendilerini fırlatıp atmaları.

Hakarete gibi, aşağılayıcı yöntemlerle işten çıkartılmaları.

Son aylarda sürekli personel çıkartan bu bankanın değerli yöneticilerine sesleniyorum:

Siz ne zaman bu kadar acımasız, vicdansız ve vefasız oldunuz?

Oysa daha bir yıl öncesine kadar insanlar sizin markanız altında çalışmaktan gurur duyuyordu.

Sabah işe mutlu geliyorlardı.

Oysa şimdi?

Ben size söyleyeyim. Uykusuz ve gergin geliyorlar.

Özellikle yaşı 40 olan veya yaklaşmakta olan çalışanlarınız.

Acaba bana sıra ne zaman gelecek diye? Ya da müdür yardımcısı konumundan gişeye tenzili rütbe yapılacak mı korkusuyla… Çünkü 20 yıllık tecrübeli bankacıyı 1 yıllık toy bankacıyla birlikte gişeye oturtturdunuz.

Yazık olmadı mı markanıza? Yazık olmadı mı çalışanlarınıza?

En son 9 aylık bilançonuzda çok güzel bir kâr açıkladınız.

Hiç düşündünüz mü bu karda kaç çalışanınızın gözyaşı ve bedduası var.

Çalışanlarınız eskiden sizi seviyor ve saygı duyuyordu.

Oysa şimdi onları değersizleştiren politikalarınız yüzünden mutsuzlar.

Öyle toplantılarda sorununuz olursa bana direk yazın diyen sayın CEO, şubeleri geziyorsunuz. Gezerken yanınızda onlarca yöneticiniz var. Böyle sorun dinleme mi olur?

Bunu yapacağınıza güvenilir bir anket şirketi ile tamamen gizli kalacak yöntemlerle bir çalışma yapın bakalım.

Kaç personeliniz mutlu, kaç personeliniz kovulma korkusu ile psikolojisi bozulmuş. Kaç personeliniz bölge müdürlerinin aşırı baskısı nedeniyle antidepresan kullanıyor.

Lütfen iyi ve vicdanlı bir yöneticiyseniz bunu yapınız.

Tüm günahı bir İK müdürüne yıkmayın.

Bu İK müdürünün günahı çok bunu tüm bankacılık dünyası biliyor.

Peki bu üzerinde binlerce insanın ahını taşıyan bu İK müdürünü o bankaya alan sizlerin hiç mi suçu yok?

Bu İK yöneticisini güzel işler yapması için mi aldınız yoksa nasıl olsa cehenneme gidecek bari buradaki günahları da ona yükleyelim diye mi?

Günahkârsınız beyler!

Sadece bankacıların ahını almıyor aynı zamanda onların geleceğini çaldığınız çocuklarının da vebalini taşıyorsunuz.

Örgütlü sendika… Bir eleştiri de sana:

Biliyor musun üyelerin son günlerde hep MFÖ'nün Sarı Lâleler parçasını dinliyor:

Sana sarı lâleler aldım, çiçek pazarından...       

Uykulu gözlerle döndüm rüyamdan,

Sana sarı laleler aldım çiçek pazarından...

Sen olmasan... Buralara gelemezdim ben...

Yazarın Diğer Yazıları