Krizin yükü fakirin sırtına yüklendi

Ekonomik krizlerde, genel olarak maliyet topluma yayılır. 2001 krizinde de, ''Güçlü ekonomiye geçiş programı'' da reel ücretleri ve tarımsal desteklerini düşürmek şeklindeydi. Açıklanan Yeni Ekonomi Programı ise bu işi dolaylı olarak satır aralarında gizliyor.

Programı göstergeler ve sektörler açısından değerlendirdiğimizde aynı sonuca çıkıyoruz.

Cari açık...

Programın tümüne bakarsak, hedeflerden en önemlisinin cari açığı düşürmek olduğu anlaşılıyor. Bunun için de;

Büyümede yavaşlama öngörülüyor. Bunun tercümesi de; ''Üretim ve ihracat ithalata bağımlı olduğu için, büyüme düşerse ithalat da azalır ve cari açık düşer.'' şeklindedir.

Ayrıca programa göre;

İhracat için teşvik sistemi değişecek. Yerli üretim teşvik edilecek.

İthalata bağımlı sektörler, ilaç, enerji, petrokimya sektörlerine öncelik verilecek. Petro kimya sanayi kurulacak. Sanayi ve teknoloji bölgeleri kurulacak.

Sonuçta, halen cari açığın millî gelire oranı olan yüzde 7 oranının, yüzde 4'e düşürülmesi öngörülüyor.

***

Hedefler (Yüzde)

                        Büyüme    Enflasyon   İşsizlik Bütçe Açığı    

*             2018         3,8          20.8                11.3              1.9    

*             2019         2,3          15.9                12.1              1.8

*             2020         3,5            9.8                11.9              1.9

*             2021         5.0            6.0                10.8              1.7

***

Enflasyon...

Bütçe harcamalarında 160 milyar lira tasarrufa gidilecek. Bunun 31 milyar lirası yatırımların kısılması yoluyla olacak.

Burada önemli bir çelişki var. Çünkü zaten bütçede yatırımların payı yüzde 10'dur. Ve bu yüzde 10 da mevcut yatırımların amortismanına ancak yeter. Yatırımları düşürmek mevcut yatırımların da atıl kalmasına neden olur. Maliyetler artar. Ayrıca yatırım yapılmazsa mal ve hizmet arzı düşer. Arz-talep dengesi bozulur. Yani her iki durumda da enflasyon artar.

TL'ye olan güvenin artırılacağı da söyleniyor. Ancak TL'de güven kaybına neden olan faktörlerden en önemli olan, hukuki ve güven altyapısında bozulmanın nasıl düzeleceği programda yer almıyor.

Yine Merkez Bankası'nın bağımsızlığının önemi vurgulanıyor; ama nasıl? Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı faiz konusuna ya müdahale ediyor veya sorumluluk seçilenlerde, faiz artışı ile MB yanlış yaptı diyor.

Bütçe açığının da yüzde 2'nin altında tutulacağı öngörülüyor. Ne var ki bütçede enflasyonu yaratan açıklar değil, bütçe kaynaklarının  seçim popülizmi için kullanılmasıdır. Bu popülizm nasıl önlenecek? Sosyal yardımlarda 10.1 milyar lira tasarruf edileceği belirtiliyor. Uygulama imkanı bulursa bir miktar etkili olur.

İşsizlik...

İşsizlik konusunda iş bulma umudu olanların da umudu kırıldı. Zira yeni açıklanan Haziran ayı işsizlik oranı 10.2'dir. Programda işsizliğin artacağı ve 3 yıl sonra da bugünün üstüne çıkacağı öngörülüyor. 2 milyon istihdam yaratma hedefi var. Ancak bir anlamı yok. Çünkü 3 yılda nüfusumuz da aynı sayıda artacaktır.

Vergi...

Programa göre genel olarak vergi affı diyebileceğimiz, vergi ve sigorta primleri ile diğer kamu alacaklarında bundan sonra yapılanma yapılmayacak.

Gayrimenkullerden ve satışlarından cari güncel değerleri üzerinden emlak vergisi, tapu harcı ve satış vergisi alınacak. Anlaşılan odur ki; satış sırasında değeri düşük göstermenin bir önemi kalmayacak. Cari değerden daha düşük gösterilse bile, aynen otoda olduğu gibi işlemler cari değer üstünden yapılacak.

Dolaylı vergiler artacak. Bu demektir ki gelir ve kurumlar vergisi azalacak. KDV ve ÖYV gibi dolaylı vergileri zengin ve fakir aynı oranda veriyor. Zaten vergi gelirlerinin üçte ikisi olan dolaylı vergilerdir. Dolaylı vergilerin artırılması, kriz maliyetinin fakirin sırtına yüklenmesi demektir.

Bankalar...

Emlak Bankası ve Kalkınma Bankası büyüyecek. Emlak Bankası'nın konut kredileri için devreye sokulacağı anlaşılıyor. Orta ve uzun dönemde ölü yatırım olduğu için konutta direnmek, istikrarı daha çok bozar.

Bankaların güncel mali yapılarını ve aktif büyüklüklerini değerlendirmek üzere mali bünye ve değerlendirme çalışmaları başlatılacak. Ama nasıl?

Sonuç: Program niyetten öte geçmedi. İnandırıcı olmadı. Piyasa dili de bunu söyledi.

Dün sabah saat 10.00'da dolar kuru 6.26 idi. Bakan Yeni Ekonomi Programı'nı açıklama sırasında 6.14'e indi. Sonrasında tekrar çıktı. Saat 14.00'te 6.31 idi. Yani kur dalgalanması artık aylık, günlük değil saatlik değişmeye başladı. BİST 100 Endeksi de benzer seyri gösterdi. Önce arttı  sonra düştü.

Bu hareketlerin tercümesi de ''yeni program bir işe yaramadı'' şeklindedir.

Yazarın Diğer Yazıları