Kronoloji..

“Kronoloji ahmakların tarihi” demiş Cemil Meriç. Haksız da değil, ancak kronolojiyi yok sayarak yazılan tarih de o kadar akıllıca olmuyor ne yazık ki
Belki daha önce de yazmışımdır ama bu aralar artan saldırılar nedeni ile yenilemek farz oldu sanırım. Osmanlıcılık üzerinden saldırılara uğrayan İttihat Terakkiciler açısından bir savunma yapmak gibi bir niyetim hiç olmadı. Zaten o seviyede bir bilgi birikimim yok. Saldıranların birikimlerinin ise kaynakları aşikar, ilk gençlik dönemlerimde benim dahi acaba demişliğim var.
İlla ağızlarının paylarını vermek gerekiyorsa bunu konunun birçok uzmanı yaptı ve yapıyor zaten. Dahası gerekiyorsa Cemal Paşa’nın torunlarından hayatta olanlar var onlar yaparlar. Hatta yanlarında Çandarlı’lar dahi var onlar da yapabilir bunu.
Mesele Osmanlı’nın ittihatçılar eliyle yıkıldığı iddiaları aslında, yani İttihatçılar olmasaydı hâlâ bir İmparatorluğumuz olacağı iddiaları. O iddia sahiplerinin kimler oldukları da zaten aşikar.
Dahası bu iddia sahipleri yeniden imparatorluk olma hevesini dillendirerek ittihatçılara hakaret ederken, öncesini görmezden gelmeyi dahi başarıyorlar. O sebeple kendilerine bir hatırlatmada bulunmak fena olmaz diye düşünerek sayfayı bir süreliğine Avusturya Başbakanı Metternich’in hatırlarına bırakmayı deneyeceğim;
"Ben Osmanlı İmparatorluğunu korumayı istiyorum Fransa ve İngiltere’nin herhangi bir yıkım halinde uygulayacakları entrikalardan endişe etmekteyim. Ancak görülüyor ki Osmanlı İmparatorluğu ölmüştür. Bu yapının yaşayacağına hiç güvenim yok. Böyle bir durumda biz ilk sırada olmalıyız."
(Çar 1. Nikola’nın (1825-1855) Avusturya Başbakanı Metternich'e yazdığı mektup)
“Eğer Osmanlı Devleti artık kurtarılamayacak olursa birbirlerine denge öğesi oluşturacak ve Rusya’nın da etkisine karşı durabilecek olan bağımsız küçük devletlerin kurulması Avusturya açısından en uygun çözümdür.”
(Avusturya Başbakanı Metternich'in hatıra notlarından (1815-1848)…)
Şimdi tarihlere bakalım. 1815-1848 yani tahtta 2. Mahmut ve kısa bir süre de Abdülmecit var.
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kuruluşu ise 1889 yani 2. Abdülhamit devrinin sonları. Dahası 1913 yılında yönetiminde bu gün tartışılan o isimler var yani. Enver Talat ve Cemal Paşalar. 1913 1. Dünya savaşının hemen öncesine tekabül ediyor.
Ben hatalarını doğrularını yazacak bilgi ve kabiliyete sahip değilim ama bunu bir matematik meselesi olarak gördüğümde ortaya çıkan durum bu. Ermeni tehcir kanunu tarihinin de 1915 olarak kayıtlara geçmesi ile birlikte değerlendirilince Talat Paşa’yı öldüren Ermeni Taşnakların Osmanlıcı olup olmadığı daha net anlaşılabilir belki.
Aynı güruhun bir de Atatürk aleyhine işlenen suçlar kanunu şeklinde tanımlanan 5816 sayılı kanununun bir an önce kaldırılması ile ilgili gayretleri var. Tuhaf olan bu yasanın çıktığı tarih o ideolojiyi benimseyenlerin öncülleri olarak takdir ettikleri Demokrat Parti dönemine denk geliyor.
Kemal Pilavlıoğlu liderliğindeki Ticani tarikatının Atatürk heykel ve büstlerine yaptıkları saldırılar nedeni ile 25 Temmuz 1951 tarihinde çıkarılmış bir yasadır. Sonrasında kaldırılması sadece sohbet konusu olarak kalmış ama denenmemiştir.
Hâlâ da sohbet konusu olarak devam etmektedir. Bahsi geçen Ticani tarikatının ise ağırlıklı olarak Kuzey Afrika ülkelerinde bir karşılığı vardır. 1700’lerin sonlarında kurulmuş bir tarikattır ve daha çok mağripte etkindir. Atatürk’ün hatırasına saldırıları bu açıdan dahi ilginçtir. Türkiye’de etkin ya da yerleşik değillerdir.
Bütün bunları bir arada düşününce oldukça kullanışlı alanların benim gibi tarihsel analiz yapma yeteneğine sahip olmayan birisi bile sadece tarih dizini üzerinden durumun biraz tuhaf olduğunu fark edebilir. Ama ülkenin genel hali araştırmadan kabul etmeye son derece yatkındır.
İşin garibi her açıdan ortadan ikiye bölünmüş bir ülkede herkesin kendisine ait inanıcıları var. İşte bu uzun soluklu parçalama çalışmaları nihayetinde bir sonuç verecek gibi duruyor. Nasıl olsa herkesin kendisi için sorgulamadan inanmayı seçtiği alimleri, aydınları var. İnanıcılar ve inandırıcılar bir arada aynı hedefe yürüyorlar. Oysa bedeli her seferinde inanıcılar öderken inandırıcılar hâlâ nutuk atıyor.

Yazarın Diğer Yazıları