Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Kuleli'li gidenlerin ardından...

Kuleli'li olmanın ayrıcalığını defalarca yazdım. Ömrüm oldukça da yazacağım. Adamın hası çıkar bizim mektepten. Alt-üst sınıflarla kocaman bir ailedir. Yurdun en zeki çocuklarının bir araya geldiği o tarihi mektepte yaşananlar unutulmaz. Bizimki 40 yıl olmuş. 40 gün öncesi gibi geliyor yaşadıklarımız. Unutulmayan simalar vardır. Berber Osman Amca, Doğu Aktolga ve birbirinden güzide komuta ve eğitim kadrosunda. 40 yıl sonrada unutulmayacak simalar vardır. Başarılı sporcular, çalışkan talebelerin yanında "iz bırakan"ların arasında "haylaz"lar da bulunur. 40-50 yıl sonra kucaklaşmalardaki samimiyet, çocuksu coşku anlatılmaz, yaşanır... Rütbe, makam ayırımı yoktur aramızda. Ortak yanımız tarihi binada yaşamak, asırlık ağaçları altında dolaşmaktır. Birde beraber cezalı kalmak!..

1978'de girip mezun olduğum döneme kadar alt-üst sınıflarla 5 binden fazla Kuleli'li ile tanışmışım. Dile kolay gelmesin. Bazılarının adını unuturuz da apolet numarası hafızamıza kazınmıştır. 1078 İrfan Eğin gibi. Annesi ilkokulumuzun öğretmeni idi. Ankara Demetevler Ortaokulu'ndan arkadaşımdı bizden bir devre öndeydi. Ele avuca sığmazdı. Nitekim attırdı kendini. Dostluğumuz devam etti. Kendisine acımayan adamdı genç yaşta öldü gitti. Kuleli sohbetlerinde halen adı anılır... Yine ilkokuldan sıra arkadaşım "Dayı" lakaplı Bülent Yerlikaya çok iyi de futbolcuydu. Emeklilikten sonra kişisel gelişim dersleri verirken minik oğlu ile maç yaparken kalbine yenik düştü. "Karo"da unutulmazların arasındadır. Kahraman Gürsoy babası futbol antrenörüydü kendi de fena topçu değildi, Teğmenliğinden itibaren başka hayallere kapıldı. Hor kullandı kendini en verimli çağında çekip gitti. İzleri duruyor, anıları yaşıyor...

"Çene Zafer..." Hasta Fenerbahçeli. Kadıköy türbünleri halen O'nun tezahüratlarını söyler. Sıra arkadaşım ve sırdaşımdı. Yaz tatillerinde bile ayrılmazdık. Çok da kavga ettik. Gözünü morartmışlığım vardır. Bir gün bile küs kalamazdık. Son kez havaalanında karşılaştığımızda Sivas Askerlik Şube Başkanı Albaydı. Havalimanında sigara içmemenin formüllerini arıyordu. Bir hafta sonra kalp krizi haberi geldi. Kocatepe'den uğurlarken çok sitem ettim ardından. "Sattın ulan bizi" diye kızdım. 2001 Güventürk Gülses'in emanetiydi Barbi... Şımarıklık-asilik-yaramazlık üçlüsünün zirvesindeydi. Zor mezun oldu Kuleli'den. İki yıl önce ölüp giderken bile "Ağabeyliğimi" hatırlatıp gece sabahlara kadar esir ederdi bizi... Sabır sınırlarımızı zorlamış olsa da Barbaros Topçuer'i de unutmak mümkün değil...

Geçtiğimiz gün Palacan'dan geldi kara haber... Romanı yazılması gereken adamdı. Felsefe, edebiyat, sosyoloji ve hatta etimoloji uzmanı, entelektüelin dibine vuran kibar çocuk da kendine acımadı. Aşkları bile platonikti. Dostluğa, arkadaşlığa olağanüstü değer veren Palacan, sırf arkadaşlarını mutlu etmek için onların yerine ceza almıştır. İçkiye zaafı hep takip etti O'nu. Üsteğmenliğindeki alkollü iken yaptığı kabahati affetmeyenler, Fetöcülere yol verdiler. Şeker hastalığı belini büktü. Önce ayağı kesildi sonra diğer ayağındaki parmakları... Hayattan kopmadı "Uyuşturucu ile mücadelede gönüllü" oldu. Dernek ve vakıflarda çalıştı. Sanal alemde bir ara "Fenomen"di. Binlerce takipçisi vardı. Hafta da en az iki defa telefon ile görüşürdük. O Ankara'ya gelince benim, ben İstanbul'a gidince O'nun misafiriydik. Türkiye ve dünyadaki gelişmelerin bir tekini atlamaz isabetli yorumları ile gazete yazılarım ve televizyon programlarıma destek olurdu. Cengiz Palacan benim kardeşim, ben de O'nun Ağabesiydim.  Sosyal ilişkilerinde "centilmen" olduğu kadar arkadaşları için ölümü göze alıp kafa atardı. Bu kadirşinas kardeşim için mezun dernekleri son 3-5 ayda kampanya başlattılar. Yazılarını değerlendirmemi istediler. Eylül-Ekim gibi yazılarını, yorumlarını derleyip kitap haline getirme sözü vermiştim. Mutlaka yerine getireceğim. Kelimenin tam anlamı ile "nev-i şahsına münhasır adamdı Cengiz Palancan"... Son bir haftası hastanedeydi. Tamam şekeri vardı. Diyaliz sıkıntısı vardı ama kalp yetmezliği yakışmadı. Zira kocaman, güzel bir yüreği vardı.

Birer birer eksiliyoruz dostlar... Sevgili Kuleli'ler kendinize iyi bakın... Birgün Cengiz'in çok sevdiği Aktan Tuncer ve İsmail Düz gibi şehitlerimizi de yazmak isterim. Şehadet güzel de böyle kalp krizi felan geçirmek yakışmıyor bize. 7 Eylül'deki Kuleli buluşmamızdan biri daha eksildi. Umarım yenilerini yaşamayız!.. Denetimli serbestlikten dolayı imza zorunluluğum olduğu için Palacan'ın tabutuna omuz veremedim. Ruhu şad olsun. Hepimizin başı sağolsun...

 

Yazarın Diğer Yazıları