Kuraklık kapıda!

Gazetelerde hemen hemen her gün "çiftçiyi saran kuraklık korkusuna", "tarımın tehlikede olduğuna", "yüksek rakımlı kayak pistlerinin dahi karsız kaldığına", "barajların dolmadığına" dair haberler okur olduk.

Ülkenin yoğun gündemi, birbirini yiyen siyasileri yüzünden Türkiye'nin hatta dünyanın doğal gidişatını ikinci plana atıyoruz. Ancak içecek bir damla suyun kalmadığı dünyada ne iktidarın ne de gücün bir anlamı olacak. O yüzden bu konu her şeyden önce inceleme ve çözümlenme gerektiriyor.

Başbakanlık, olası bir kuraklık halinde ve öncesinde alınacak önlemleri içeren 33 sayfalık 'Ulusal Kuraklık Yönetimi Strateji Belgesi ve Eylem Planı' hazırladı hazırlamasına ama 31 Ağustos 2017'de yürürlüğe giren, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın koordinasyonunda yürütülecek çalışmaları kapsayan bu plan; yeterli güveni ne yazık ki vermiyor. Üzerinde daha çok çalışılması ve bilim insanlarının fikirlerinden daha çok faydalanılması gerekiyor.

***

Hatırlarsanız geçtiğimiz günlerde NASA, Türkiye'yi de kapsayan Doğu Akdeniz bölgesinde 1998 yılında başlayan kuraklığın muhtemelen son 900 yılın en kurak dönemi olduğunu açıkladı.

Avrupa merkezli Copernicus İklim Değişikliği Servisi'nin hazırladığı rapora göre de 2017 yılı, (kayıtlara geçen) bugüne kadarki en sıcak ikinci yıl oldu. Birinci ise, 2016.

Mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklıklar, kuraklık tehlikesini kapımıza getirdi. Bu yıl daha da kötü geçeceğe benziyor. Daha ilk aydan yakınmalar başladı. Herkesin dilinde aynı cümle: "Ocak ayı bitti, hala kış gelmedi!"

Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün internet sitesinde yer alan rapora göre, uzun yıllar Aralık ayı ortalama sıcaklığı 4.8°C iken, 2017 Aralık ayı ortalama sıcaklığı 7.1°C olarak kaydedilmiş.

İSKİ'nin verilerine göre İstanbul'daki barajların yaklaşık %27'si boş! Geçen yıl bu zamanlarda %86,44 olan doluluk oranı, bu yıl %73,60'a gerilemiş durumda.

Ankara'da bulunan 7 barajın doluluk oranı %20 düzeyinde. İzmir'de ise barajların doluluk oranı %43. Türkiye'nin en büyük barajı olan Atatürk Barajı'nın doluluk oranı geçen yıl ocak ayında %90 iken, bu yıl ocak ayında %70'e düşmüş halde.

İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Türkiye'deki kuraklığın meteorolojik kuraklık ve baraj kuraklığı olduğunu belirttikten sonra, "İstanbul'da bu iki aşama daha çok hissedilir durumda. Bir sonraki aşama tarımsal kuraklık, son aşama ise sosyo-ekonomik kuraklık. Biz şu an ilk 2 aşamayı yaşıyoruz. Şayet yağışlar mevsim normallerinin altında devam ederse bahar aylarında tarımsal kuraklık yaşayabiliriz. Yaz aylarında ise sosyo-ekonomik kuraklık kaçınılmaz olur." diyerek bizleri uyarıyor…

İsveç'te, Türk ve İsveçli iki akademisyenin yaptığı bilimsel araştırma aşırı sıcak ve kuraklık neticesinde Türkiye'de tahıl üretiminin 2050 itibarıyla yüzde 20 azalacağını ortaya koydu.

***

Vaziyet ciddi… Bu yüzyıl sonuna kadar küresel ısınmanın 1.5 derecede tutulması gerekiyor. Climate Central, küresel çapta 3.2 derecelik sıcaklık artışının deniz seviyesini ne ölçüde yükselteceğini ve bu yükselmenin deniz kıyısındaki hangi bölgeleri sular altında bırakacağını gösteren bir harita hazırlamış. (Merak edenler haritaya "https://seeing.climatecentral.org" adresinden ulaşabilirler.) Sular altında kalacak kentler nedeniyle 275 milyon insanın göçe zorlanacağı tahmin ediliyor…

Böyle bir geleceğin önüne geçebilmek için bir an önce çevreyi umursamayan politikalardan vazgeçmek, ormanları ve sulak alanları korumak, elektrik için güneş gibi devamlı kaynaklara yönelmek gerekiyor. Çünkü başka kurtuluş yolu yok. Unutulmamalı ki, bu gezegenin çöle dönmesi ihtimalinde, kaçma planı yapılan Mars zaten bir çöl. Eldekini korumak, sıfırdan inşa etmekten daha kolaydır.

Kar amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşu Conservation International'ın Julia Roberts, Penélope Cruz, Robert Redford gibi ünlü oyuncuları dahil ederek başlattı "Doğa Konuşuyor" adlı projesinde dile getirilen şu cümleleri unutmamakta fayda var:

"Doğanın insana ihtiyacı yoktur. İnsanın doğaya ihtiyacı vardır."

Yazarın Diğer Yazıları