Kural'ın yeni filmi "Düğün Değnek"

Ahmet Kural'ı tanımam. Hiçbir filmini izlemeye gitmedim. Hatta, televizyonda gösterime sokulanları da baştan sona seyretmedim. Tekrarlarında sevgili kardeşim Rasim Öztekin'li bölümler gelince, kafamı kaldırıp sadece bakmışımdır.

Gişe hasılatı yaptığı için bu tip filmlerin devamı da çekilmekte. Bu yüzden bu Ahmet Kural-Murat Cemcir ikilisi iyi para kazandılar. "Düğün Dernek"lere o kadar prim verildi ki ciddi bir ekran bile parçalara ayırıp dizi gibi ayırdı. Sıla'ya -Gençoğlu- ise her anlamda bayılırım. Beste ve güftelerini severim. Söyledim ya -bir halt edebileceğimden değil- görüntüsünün de hayranıyım. Bir gün Sıla ve Ahmet'in yolu kesişince ünlü yorum aklıma geldi; "Kadınlar komik erkeklerden hoşlanıyor." Ben de böyle kabul ettim. Bu birliktelik bir süre devam etti. İçindeki "uyumsuzluk" ise hiç bitmedi. Tahminimde yanılmadım. İlk vukuat patladı. Ahmet efendi, Sıla'yı tokatlamıştı. Ayrıldılar. Kızımız başladı konserlerinde "zeytin dalları yollamaya."

Kuralsız Kural da magazin programlarında, yoldan toplayıp arabasıyla götürdüğü bayanlarla yaşamayı sürdürdü. Bunları meşrebine uygun olarak nitelendirdim.

O, bu tezgâhlardaki iken Sıla her konserinde "Hadi gel barışalım" şarkısını söylemeyi sürdürdü.

Yanlışlıklar

Neticede tekrar bir araya geldiler. Aynı evi paylaşmaları bu kez fazla sürmedi. Herkesi şaşırtan son, bana sürpriz olmadı. Sıla'nın avukatına göre kızcağız tam 45 dakika şiddete maruz kaldı. Hayatı, bu tip "yanlış tercihlerle dolu" şarkıcının nihayet doğru bir kararını gördüm. Aynı zamanda bir akademisyen olan Rezan Epözdemir'i avukat olarak tuttu. Bu isim, hukuken en üst cezalandırmayı sağlayacaktır. Bundan eminim.

Yavuz hırsız

Şimdilik "üç ay uzaklaştırma" ile ilk başvurunun sonucu alındı. Bu tedbirin arkası mutlaka gelecektir. Kamuoyunun arzusunun "en üstten cezalandırma" olduğunu da kayda geçmeliyim.

Bu arada "kadın dövme ikonu" hâline gelen Ahmet Kural'dan bir çıkış geldi: "Sadece kolunu tuttum." Bu nasıl tutuş ki, Sıla'nın her tarafında morluklar oluşturdu. Hele "tuttum" dediği kolun görüntüsü facia. Biraz daha sıksaymış kesin kangren olurdu!

Öneriler

Kuralsız, yalan söylerken kül tablasıyla vurduğu kafaya verilen rapordan habersiz mi? Sıla'yı defalarca yerlerde sürükleyişini unutacak kadar mı şuursuzlaştı?

Kıvırmaları sırasında medyayı da tehdit etmeyi unutmuyor. Aba altından sopa gösteriyor. "Bunlarla mahkemede hesaplaşacağım." Bu adama kızıyorum ama Sıla'ya ondan fazla sinirleniyorum; "Bu herifi çok mu aradı?" Bir şeye de inanmak istiyorum "tekrar dönmemesi." Şunu bilmeli ki, böylesi bir hatayı tekrarlaması hâlinde beğenenlerini kaybedecek, sempatisi sona erecektir.

Şehir magandası Ahmet Kural'a önerimse, yeni bir film çevirmesi. Adını bile koydum; "Düğün Değnek." Masrafını çıkarır mı. İşte onu bilemiyorum.

Bu Homongolosun fizyolojik ihtiyaçlarına gelince, sokak hatunları yeter. Ona da yakışan budur. Tencere-kapak hikâyesi gibi. Sıla zaten ona birkaç numara büyüktü!

***

Futbolda sakatlıklar

Orhan Ayhan'la programında son günlerin güncel konusu işlendi; "Futbolda artan sakatlıklar". Çağrılan uzman Turgay Renklikurt olunca gerçekten önemli sebep-sonuç ilişkileri ortaya kondu.

Köln Spor Akademisi mezunu Renklikurt, sakatlıkların nedenini iyi anlattı. Bunları önlemenin tedbirlerinin 6-8 yaşlarında başladığını belirtti. İlginç tespitler sıraladı. Mesela "sezon sonu tatillerinin 15 günü geçmemesi" gibi. Ronaldo'ya bile "tatilde çalışma programı" verilip uygulandığını örnekleri arasına aldı.

Hazırlık kamplarının "yükleme fizyolojisi" ile yapılmasının şart olduğunu vurguladı. Bütün bunları söyleyen eğitim dairesine 6 önemli ders kitabı hazırlamış biri.

Kısa kaldı

Şimdi yazacaklarım TRT Spor yönetimine. Orhan Ayhan'la programına 25 dakika yetmiyor. Bu defa da aynı şeyi gözlemledik. Konular önemli, konuk bilgili olunca sanki ortadan kesiliyor. Böylesi yapımların, gerektiğinde uzatılması şart. Doping konusu sadece birkaç cümleyle geçiştirildi. Oysa Turgay Renklikurt konunun Türkiye'deki en önemli isimlerinden. "Doping: Ölüm" adlı bir kitabın sahibi.

Orhan Ayhan'ın dediği gibi "Hocayla bir program daha yapmak şart oldu."

...

ÖZEL NOT: Aynı gece NTV'nin "Başka Bi Kafa"sında "Futbol ve kültürü" işlenirken, sonuna sakatlıklar eklendi. Belli ki, gündüz TRT Spor'da yayımlanan programı izleyip esinlenmişler!

...

GÜNÜN SÖZÜ

Yaptıklarımız bizi oluşturur. Biz de yaptıklarımızı. George Eliot

Yazarın Diğer Yazıları