Kurban ve merhamet

Bugün "Kurban Bayramı"nın 3. günü… Hali vakti yerinde olanlar kurban keserek Hz. İbrahim ve oğlu İsmail'in şahsında "sadakat" ve "teslimiyet"i hatırladılar, fakir fukaraya yaptıkları infak ve ikramlarla da sosyal dayanışma ve yardımlaşma ruhunun henüz ölmediğini göstermiş oldular. Ancak, "hayvana eziyet" ve "çevre kirliliği" konusunda yine başarılı bir sınav veremediğimizi söylemek zorundayız.

İslâmiyet; temizlik ve merhamet dinidir. Hz. Peygamberimizin: "Temizlik imandandır" ve "Merhamet etmeyene merhamet edilmez" sözlerine rağmen elinde bıçak büyükbaş hayvan kovalayan insanlar görmek yahut kurban kesim alanlarından ancak burnumuzu tutarak geçmek zorunda kalmamız müslümanlar olarak bizleri üzmüştür.

Küresel bir dünyada yaşıyoruz. Her şey dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Müslümanların şahsî hatalarını İslâm dinine maletmeye hazır bunca insan varken "hayvanlara eziyet" ve "çevre kirliliği" meselesinde sergilediğimiz duyarsızlıklarla yüce dinimiz İslâm'ın itibarını zedelediğimizin farkında mıyız?

Bana sorarsanız, büyükbaş hayvanların kesimi en son teknoloji ile donatılmış modern tesislerde yapılmalıdır.

Bu konuda acizane teklifimiz şudur: İl ve ilçelerde devlet desteği ile yeteri kadar hayvan kesim tesisleri kurulmalıdır. Verilecek teşviklerle özel sektör bunu en ideal şekilde yapacaktır. Turizme verilen teşviklerin % 5'i bu alana kaydırılsa sanırım kurban bayramında şahit olduğumuz nahoş manzaralar ortadan kalkacak ve "kurban yakalama timi" kurmak gibi traji-komik durumlara düşmekten kurtulacağız.

Diğer taraftan din görevlilerimiz de "kurban"ı yeni bir üslûpla anlatmalıdırlar. Aklım erdi ereli kurban vaazlarında hep "Hz. İbrahim'in, oğlu İsmail'i yere yatırıp bıçağı boğazına çaldığı, bıçağın kesmediği…" şeklinde kıssalar dinlemişimdir. Oysa Kur'ân'da (Sâffât"/103-106) Hz. İbrahim'in, oğlu İsmail'i (sadece) yere yatırdığı, bunun üzerine C. Allah'ın: "Ey İbrahim, rüyayı cidden gerçekleştirdin. Şüphesiz ki biz iyiliği, güzelliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfâtlandırırız. Şüphesiz bu, açık bir imtihan idi. Ve onun yerine fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik." buyurduğu ifade edilmektedir. Yani burada hocalarımız tarafından anlatılması gereken, Hz. İbrahim'in, oğlu İsmail'i kurban etmeye yönelmesi değil, oğlu İsmail'i kurban etmek gibi büyük bir imtihana tabi tutulması olmalıdır. İmtihan boyutu öne çıkarılmaz da, mesele "Baba, oğlunu kesmeye çalıştı, kesemedi" tarzında cemaate takdim edilirse kurbanın "merhamet" cephesi ıskalanmış olur. Bence, kurban kesmelerde zaman zaman rastladığımız acımasızlıkların temelinde bu yanlış üslûp yatmaktadır.

Kısacası; kurban, dînî bir vecibedir. Birlik, beraberlik ve yardımlaşma ruhunun ayakta kalmasına katkı sağlamasının yanında insan oğlunun bazen ne büyük imtihanlardan geçtiğini göstermesi bakımından da önemlidir. Kurban bayramı vesilesiyle, böyle büyük imtihanların ancak "sadakat, teslimiyet ve merhamet"le aşılacağını görebilenlere ne mutlu…

Yazarın Diğer Yazıları