Küreselleştirme ile tanışan Türkiye

Ülkemiz çelişkiler ülkesi oldu. Son yıllarda içine sürüklendiğimiz karmaşa çok kimsenin sinir sistemini ve moralini bozdu. Ülkenin karşılaştığı ve devleti devlet yapan sorunlara karşı açılan psikolojik savaş ile mücadele etmek her T.C. vatandaşının görevi olmalıdır. Sorunlar hayati de olsa, yöneticilere olan güven de sarsılsa, onlardan kaçarak sorunların çözülmesine katkıda bulunamazsınız.
Ülkenin sorunlarının başında ciddi devlet adamlığına olan ihtiyaç gelmektedir. Yakın tarihi ve bilhassa Osmanlı’nın karşılaştığı ihanetleri ve çözülme sürecini iyi bilmeden sadece danışmanlara teslim olan devlet adamlığı anlayışı çok eksiktir.
Ülkeyi yönetenlerimiz milletlerarası toplantılarda ve yabancılarla ikili temaslarda, bir taraftan PKK’dan terör örgütü olarak bahsederler; bazı ülkelerden şikayetçi bile olurlar; diğer taraftan bölücü ve ırkçı örgütün paralel bir yapı oluşturmasını devlet fonksiyonlarını üstlenir hale gelmesini görmezden gelirler. Terörle mücadele yerine müzakereye - Oslo’da olduğu gibi - oturtuluruz. ABD acaba İŞID ile neden masaya oturmaz ?! Bu ve benzeri düşündürücü olaylar, Türkiye’nin en az yirmi beş senedir terör örgütü ile değil; onu taşeron olarak kullanan sözde dost ve müttefiklerimizle gizli bir savaş halinde olduğunu ortaya koyar. 2015 yılında Genel Seçimlerin yapılacak olması örgütü şımartmış, tahrik etmiş, yeni tavizlerin peşinde koşar hale getirmiştir.
2015 yılı haksız ve gerekçesiz Ermeni iddialarının yükseleceği bir yıl olacaktır. Ülkemizi ziyaret eden Papa bile Ermeni sınırının açılmasından bahsetmektedir. Kendisi aralarında yüzyıllardır ihtilaf olan Ortodoks ve Katolikleri barıştırmak, Hıristiyan âlemini birleştirmek için İstanbul’a gelmiştir. Bizde ise; Müslümanlar ve mezhepler çatıştırılmak isteniyor. İstanbul herkesin iştahını kabartmaktadır. Bir ara AB bile Türkiye’yi tam üyeliğe düşünmezken Marmara Bölgesine ilgi duymuş ve AB’ye ithal etmeyi düşünmüştü. Küreselleştirmenin hedeflerinden biri de şehir devletleridir. Küresel kıskaca alınacak Türkiye’nin İstanbul’u bir şehir devleti olmaya bazılarınca adaydır.
Türkiye’deki ihanet odaklarının ve işbirlikçilerinin mücadelesi bizi milli ve üniter devlet olmaktan uzaklaştırmak, ekonomik kaynaklarımıza el koymak, egemenliğin paylaşıldığı bir ortaklık devleti haline getirmektir. Buna karşı Türk Milliyetçiliği teziyle karşı çıkmaktan başka bir yol yoktur. Eğer teslimiyetçiliği kabul etmiyorsanız...
Küreselleşmenin ideolojisi çok kültürlülük tezleridir, dayatmalarıdır. Bugün Batılı ülkeler de bundan şikayetçidir. Aslında çok uluslu şirketlerin ideolojisi de küreselleşmedir. Milli menfaatler ve sınırlar ortadan kalkacaktı; ama yükselen milliyetçilik dikkat çeker oldu. Önü açılmış milli devletler etnik ve mezhep tuzakları ile karşılaştılar. Mahalli ile milli çatıştırılır oldu. Bazıları küreselleştirmeyi yanlış bir şekilde çok seslilik olarak anlamaktadır. Küreselleştirme önü açılmış milli devletlere süper güç ve bloklar adına açılan bir savaştır. Bu savaşta sosyal yapılar ufalanmak, parça bütünün önüne geçirilmek, yapı etnikleştirilmek istenir. Türkiye için küreselleştirmenin kırılma noktaları büyük boyutlara ulaşan iç ve dış borç kısır döngüsü, çarpık özelleştirmeler, Suriye Irak ve Ortadoğu’ya verilmek istenen yeni şekildir. Yeni Türkiye’ye varmak için Yeni Osmanlıcılık bile kullanılıyor. Çözüm, çözülme oluyor.
Oysa, Avrupa Hukukunu teşkil eden önemli Belge ve Beyannamelerde her çeşit ırki ve etnik ayırım gayretlerine karşı devletler tedbir almaya davet ediliyor (Avrupa için Paris Şartı 1990). Devletlerin toprak üstünlüğüne saygı ve iç işlerine karışmama esası 1975 yılında Helsinki’de AGİT tarafından kabul ediliyor. 1990 tarihli Kopenhag Toplantı Belgesi ve 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Batıda çeşitli uygulamalar mensup olunan milli devletle savaşma, ülkenin bütünlüğünü hedef alma hakkını vermiyor. Oysa, AB’nin yıllık ilerleme raporlarında Kasım 2000, Nisan 2003 Katılım Ortaklığı Belgelerinde, Ekim 2004 İlerleme Raporunda, Aralık 2004 Bürüksel Üst Zirvesinde bunların tersi bize dayatılıyor. 

Yazarın Diğer Yazıları