Kurnaz yolcular

Başkondüktör “inen bir daha binemez” dedi. “Ayağım kaydı düştüm” demeye hazırlanan yolcular, tren raydan çıkmazsa “kaza kurbanı olduk” deyip biniş izni isteyecek


Kapatma davasının süreci sona doğru yaklaştıkça AKP içinde huzursuzluklar ve kıpırdanmalar artıyor. “Biz parçalanmayız, kopmalar olmaz, Tayyip Bey kimi işaret ederse o başkan olur, gerisi laftır” gibi sözlere hiç aldırmayın. Çünkü durum öyle değil. Hiç umulmadık insanların neler yapacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz gibi geliyor bana. Hele bir “meçhul” bakan var ki, dinlediğim öyküleri pazartesinden sonra yazacağım, çok şaşıracaksınız.
AKP’de huzursuzluk deyince ortaya çıkan ilk örnek Reha Çamuroğlu adlı milletvekilinin attığı adım oldu. Bu AKP’li milletvekili istifa ettiğini açıkladı. Ama AKP’den değil, Tayyip Erdoğan’ın danışmanlığından. Demek ki AKP’de bazı milletvekilleri danışman olarak atanmış. Ben danışman denilen milletvekillerini “Tayyip Bey’e gönülden bağlı” kişiler sanıyordum. Değilmiş, meğer atama yapılıyormuş.
Ama bu milletvekili “Trenden inmedim” diyor. Tayyip Erdoğan “Trenden inen bir daha binemez” dedi ya, Çamuroğlu da ona gönderme yapıyor.
Tipik AKP kurnazlığı işte: Kapatma olursa, gidecek yer bulabilmek için “Bakın ben durumu anlamış ve Tayyip Erdoğan’ın yanından ayrılmıştım” diyecek. Yok AKP kapanmaz ve yola devam edilirse bu kez Erdoğan’a “Canım trenden inmedim ki” diyecek.
Siyasette partisini, fikrini, söylemini değiştireni çok görmüştük bugüne kadar. Ama olmayan bir makamdan istifa edip de iki tarafa da mavi boncuk vermeyi herkesin gözü önünde yapanı görmemiştik. Reha Çamuroğlu sayesinde siyasetimiz yeni bir kavramla ve yeni bir siyasi şov biçimiyle tanışmış oldu. Herkese hayırlı uğurlu olsun.
Bakalım kapanma sürecinde daha ne “kurnazlıklarla” karşılaşacağız?
* Can Ataklı / Vatan


+++++


AKP treninin yol haritası
Demokrasi treni vardı bunların...“Bin, istasyona gelince, in.” Şimdi ne olmuş o demokrasi treni? “İndi bindi yok!”

* * *

Hızlı trenleri vardı bir de...41 kere maşallah dedik. Binenlerin sonunu gördük!İlk virajda 41 rahmetli.

* * *

AB trenleri desen... Brüksel bileti alanlar 49 yıldır yolda. Havai fişek patlata patlata gidiyor ama, henüz Edirne’yi geçemedi.
* Yılmaz Özdil / Hürriyet



+++++


Vagonlarda son durum
MEHMET Ali Şahin, Kemal Unakıtan, Hayati Yazıcı, Nazım Ekren son durağa kadar gider...
Beşir Atalay ile Ali Babacan, tren Çankaya durağına geldiğinde tuhaf bir tereddüt yaşar... Cemil Çiçek makinistle ahbap olmanın yolları arar... Mehmet Şimşek, Londra treninden yer ayırtır... Hüseyin Besli ıssız garlara bakarak hüzünlenip bir sigara daha yakar...
Ömer Çelik restoran vagonda hep aynı yerde oturur... Bülent Arınç, rüyasında Hicaz Demiryolu’nu görür... Melih Gökçek için kara tren gecikir, belki de hiç gelmez... Binali Yıldırım treni hızlandırmak için parmağını bile kıpırdatmaz... Ertuğrul Günay, kompartımanın sol bölümüne konuşlanır... Nimet Çubukçu, “Uzayıp giden o tren yolları” türküsünü çığırır...  Egemen Bağış, “Tren / Öpsün seni Zeki Müren” diye muhalif partiye laf çakar...      
* Ahmet Hakan / Hürriyet


+++++



MİT’in illegal alternatifi DİT
Türkiye’nin ulusal haber alma kuruluşu Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)...
Ama biz bugünlerde “Dinci İstihbarat Teşkilatı (DİT)” nın, “dinci ve liboş medya” ya sızdırdığı “çok özel” istihbaratlarla yatıp kalkıyoruz!
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili’nin “izlenme” kuşkusu dün kanıtlandı...
Sorossever bir gazetenin manşetine taşınan haber, Paksüt’ün Kara Kuvvetleri Komutanı’nı ziyareti üzerine kurgulanmıştı...
Osman Bey dün bu ziyareti doğruladı ve gerekçelerini açıkladı...
Ama ne söylese nafile! Çünkü DİT’in yaymaya çalıştığı hava belli:
 “Anayasa Mahkemesi üyeleri, askerden emir alıyor...”

* * *

Yine biri liboş diğeri dinci iki gazete, CHP Genel Başkanı ile AKP hakkında

kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın “çok gizli buluşması” nı haberleştirdi...
İkisi de yeni Danıştay Başkanı’nı kutlamak bahanesiyle (!) Danıştay binasına gitmişler... Tam 5 dakika (!) ayak üstü “hain planları” nı konuşmuşlar...
Tabii; kimse DİT’çilere, “İyi de arkadaş, bu kadar hain bir planı neden ayak üstü yapsınlar ki” demiyor!

* * *

Aynı DİT’in Genelkurmay Karargâhı’nı da dinlediği, birkaç ay önce internette yayınladığı ses kayıtlarından anlaşılmıştı...
Bu servis, birkaç gün önce de diğer “cuntacılar” ın (!), yani 10. Cumhurbaşkanı’nın, Eski Meclis Başkanı’nın ve iki üniversite rektörünün bir yemek davetinde buluşmasını sızdırdı emrindeki gazetelere!

* * *

Bu “istihbarat terörü” nün hafife alınacak, dalga geçilecek bir yanı kalmadı!
DİT’in amacı belli:
Bilgi kirliliği yaratıp, vatandaşın kafasını karıştırmak...
Laik, demokratik, sosyal hukuk devletinden yana tavır koyan herkesi korkutup, yıldırıp, nefes alamaz hale getirmek...
Susturmak, sindirmek!
Bu durumda insanın aklına ister istemez, “DİT bunları yaparken, MİT ne yapıyor” sorusu geliyor...
Sahi, yasa dışı yollarla insanların özel hayatlarını dahi izleyen... Edindiği saçma sapan bilgileri dinci-liboş basına sızdıran DİT’in arkasında kimin ya da kimlerin olduğunu tespit etmek bu kadar zor mu?          
* Mustafa Mutlu / Vatan

 

+++++


Çamur Mevsimi
30 Ağustos yaklaşıyor... Ankara’da psikolojik savaş hızlanıyor. En etkili silahı medya... Taraf Paksüt-Başbuğ görüşmesini patlatıyor... Vakit, Başbuğ’un Kudüs’ten resimlerini yayımladı. Star, Org. Saygun’un şeker hastalığıyla ilgili raporunu duyurdu. Yeni Şafak’ta haber: “Baykal, ’hayırlı olsun’a gittiği Danıştay Başkanı Birden’in makam odasında Başsavcı Yalçınkaya ile AK Parti’yi kapatma davasını görüştü...”
Devlete faşist, AKP’ye demokrat ve mağdur bir hava vermek için her türlü hile, takiye, çelme serbest artık...
* Melih Aşık / Milliyet


Paradoks
68 kuşağı değil 68 uşağı
R.Ozan Kütahyalı “Bizim 68’in özgürlükçü aydınları” değerlendirmesinde, “Cengiz Çandar’ın bahsetmediği 1962-64 Türk Amerikan İlişkileri, o kuşağın sözde anti-Amerikanizm ve anti-emperyalizminin temel sebebiydi. Üstad Türk 68’inin ruhuyla ve gerçekliğiyle hesaplaşmama direncini sürdürüyor” yazmış. Filistiin’de eğitilen eski teröristin direncinin kırılması kolay değil .


+++++



CHP’den TRT boykotu
CHP TRT Genel müdürü İbrahim Şahin’nin göreve gelmesinden sonra tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle TRT’nin hiçbir programına katılmama kararı aldı.
CHP ile Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) arasındaki tarafsızlık ve kadrolaşma iddiaları ve TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in Türktelekom ve Avea’dan da maaş alması tartışmaları ile başlayan kavga büyüyor. CHP Meclis Genel Kurulu’nda bu hafta içinde kabul edilen TRT yasası ile ilgili görüşmelerde, Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Tamer Korkmaz’a TRT’de program yaptırılmasını sert bir dille eleştirmişti.
Kararla ilgili bilgi veren CHP Grup Başkanvekili Hakkı Sühe Okay, “Bu kararımız sadece ’Enine Boyuna’ adlı programıyla  sınırlı değil. CHP milletvekilleri gerekçesi ne olursa olsun TRT’nin hiçbir programa çıkmayacaklardır. “ diye konuştu.
Boykot ile ilgili bir zaman sınırlaması olmadığını belirten Okay, ” Maalesef TRT gibi bir kurum öyle bir hale geldi ki, Kanal 7 ve Samanyolu’nu geçti. TRT gibi koskoca Anayasal bir kurum tarafsızlığını yitirdi. “ dedi.


+++++


Tribündeki provokatör
Avrupa Futbol Şampiyonası’nda “portakalların peşine düşen” Hasan Cemal, Hollanda tribününe sızmayı başarmış. Cemal’i aralarına alıp poz veren portakallar belli ki başlarına geleceğin farkında değil. Bu kızlara, Cemal’in Sıhhıye Orduevi’ne bomba atılması olayının
planlayıcısı ve kışkırtıcı olan ünlü provakotör olduğunu hatırlatmak insanlık görevimiz!


+++++


Bu yüzyılın atom bombasını AB Türkiye’ye atacakmış
Aman çok korktuk
Fransız Le Figaro gazetesi, AKP’nin kapanması halinde AB’nin tam üyelik müzakerelerini askıya almayı düşündüğünü yazdı.Hukuki düzeyde müzakereleri askıya almanın mümkün olduğunu, bunun için 27 üyenin üçte ikisinin “evet” demesinin yeterli olduğunu hatırlatan Fransız gazetesi, fakat bu kararın siyasi alanda bir “atom bombası” etkisi yapacağı yorumunda bulundu.  Siz de çok üzüldünüz, korkudan dizleriniz titriyor değil mi? Hiç üzülmeyin; her şerde bir hayır vardır!


+++++


MİNİ  YORUM
Mühendislik hatası
Başbakan trendeki yolcuların huzursuzluğu fark edip “inen binemez” tehdidini savurdu. Anladık, “cebren ve hile ile” olası bir bölünmeyi önlemek için erkenden tedbir alıyor olabilir. Burada, kapatma davasınının genel gerekçelerini düşünüp “erken öten horoz” un akıbetini de hatırlatabiliriz ama mesele başka. Ben sonuca odaklanıp, sebepleri yok saymalarına dayanamıyorum. Başbakan, trene “vaad ettiği konfor, hızlı ilerleme” gibi nedenlerle binen yolculara değil de, trenin yol alacağı güzergahın raylarını döşeyen anlı şanlı toplum mühendislerine çatsa ya!
* Selcan TAŞÇI

Yazarın Diğer Yazıları