Kürşad Zorlu: İktidar refah payı vermede emekli ile memurlara kör ve sağır

Kürşad Zorlu: İktidar refah payı vermede emekli ile memurlara kör ve sağır
İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, “Bu iktidarın refah payı verme anlayışı milyonlarca memur ve emekli söz konusu olduğunda kör ve sağırdır.” dedi.

Yazılı açıklama yapan Prof. Dr. Kürşad Zorlu, iktidarın seçim tarihi yaklaştıkça baz etkisi ve zam oyunu gibi hilelerle vatandaşların gözünü boyamaya çalıştığını ifade ederek “Bunun en bariz örneği memur ve emeklilere reva görülen ücretler ve üstelik bir de bunun veriliş şeklidir.” dedi.

"ÇALIŞANI ENFLASYONA EZDİRMEDİK’ SÖYLEMİ TAM FİYASKODUR!”
Memur maaşıyla enflasyon oranını kıyaslayan Zorlu, şöyle devam etti:

“2022 yılında memur maaş zamları %30 ve %41 ile toplamda %71 olarak açıklanmıştı. Yıl sonu enflasyonu da %64,27 şeklinde açıklanınca sözüm ona enflasyon üzerinde bir artış yaşanmış oldu. Oysa daha iki ay önce TÜİK enflasyonu %85 düzeyindeydi. İTO enflasyonu %105, ENAG’ın açıkladığı ise iki katıydı. Enflasyon %64 ise yeniden değerlendirme oranı neden %122''dir?

Dolayısıyla memur ve emekliler zaten 2022 yılından alacaklılar ve enflasyon karşısında ezilmiş durumdalar.

Bu sebeple ‘Çalışanı enflasyona ezdirmedik.’ söylemi tam fiyaskodur!

2023’e gelindiğinde ise baz etkisi oyunu ile Ocak zammı önce toplamda %25 olarak açıklanmış sonrasında da ilave %5 verilerek %30’a çıkarılmıştır. Bu artış Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in grup toplantımızda yaptığı çağrıdan bir saat sonra yapılmıştır. Siyasi iktidarın bu anlayışı keyfi yönetimin en açık yansımalarından biridir. Bu aratışlar ülkemizin mahkûm edildiği enflasyon karşısında milletimize bir lütuf gibi görülmektedir. 

Çünkü esas olan vatandaşın refah düzeyi değil, seçimde elde edilecek siyasi kazançtır.”

“SİZ BUNUNLA YAŞAYIN, DAHA FAZLASI SİZE NE LAZIM?” DENİLMEKTEDİR
4 kişilik bir ailenin Aralık ayına ait açlık sınırının 8 bin 130 TL, yoksulluk sınırının ise 26 bin 485 TL olduğunu belirten Kürşad Zorlu, “Böyle bir ortamda dün TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen madde ile en düşük emekli aylığının 3.500 TL’den 5.500 TL’ye çıkarılması kararlaştırılmıştır. Âdeta emeklilerimize; ‘Siz bununla yaşayın, daha fazlası size ne lazım?’ denilmektedir. Elbette onlar da seçimde; ‘Size oy ne lazım?’ diyeceklerdir! Bu madde ile 3.500 TL alan da 4.200 TL alan emeklinin de maaşı 5.500 TL’ye getirilerek adalet ilkesi çiğnenmiştir.” dedi.

AKP VE MHP OYLARIYLA REDDEDİLEN ÖNERGEYİ HATIRLATTI
İYİ Parti’nin dün Meclis’te sunduğu “en düşük emekli maaşının en düşük ücret olarak kabul edilen asgari ücrete eşit olması” teklifinin AKP ve MHP oylarıyla reddedildiğine değinen Zorlu, şöyle devam etti:

“Buna ek olarak Komisyonda vermiş olduğumuz önergemiz ile bayram ikramiyesinin 3.500 TL olarak yeniden belirlenmesi ve devamında her yıl yine TÜFE oranında artırılarak uygulanması teklif edilmiştir. Bu önergemiz de Ak Parti ve MHP milletvekillerinin oyları ile reddedilmiştir. 2018 yılında 1.000 TL olan ikramiye 4 yılda sadece 100 TL artırılmıştır. 

Bu iktidarın refah payı verme anlayışı milyonlarca memur ve emekli söz konusu olduğunda kör ve sağırdır.

Komisyonda kabul edilen kanunun bir diğer maddesi; işsizlik sigortası fonundan karşılanmak üzere işverene sağlanan asgari ücret desteğinin aylık 250 TL’den 400 TL’ye çıkarılmasıdır. Aynı şekilde bu da Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’in grup toplantımızda bu konuya değinmesi ve desteğin 400 TL olması gerektiğini açıklamasının bir saat sonra açıklanmıştır.”

“EYLÜL 2022’DE BELİRGİNLEŞEN EKONOMİK YAVAŞLAMA DEVAM EDİYOR”
İşverenlerin desteklenmesini önemli ve yerinde bulduklarını belirten Zorlu, bununla birlikte işsizlik sigortası fonundaki birikimin işverene destek amaçlı kullanılmasının uygun olmadığını söyleyen Zorlu, “Bununla bağlantılı olarak bugün açıklanan iş gücü ve sanayi üretim verileri Eylül 2022’de belirginleşen ekonomik yavaşlamanın devam ettiğini gösteriyor. Kasım ayında sanayi üretimi bir önceki aya göre %1,1, bir önceki yılın aynı ayına göreyse %1,3 azaldı. Sanayide üretimin azaldığı sektörler arasında gıda, tekstil, giyim gibi sanayi istihdamının lokomotifi olan sektörler yer alıyor. Bu üç sektör toplam kayıtlı sanayi istihdamının %36’sını yapıyor ve bunlarda üretim azalıyor. Bunun bir yansımasını da iş gücü verilerinde görüyoruz.” dedi.

"BİZDEN ÖNCE MUZ BİLE LÜKSTÜ"
Zorlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Birincisi, işsiz sayısı bir önceki aya göre %0,6 arttı. Ağustos’tan Kasım’a işsiz sayısındaki artış ise %6,1. İşsizlik oranı bir önceki aya göre sabit kaldı ama Ağustos’tan Kasım’a 0,4 puan arttı. Daha vahimi ise geniş tanımlı işsizlik göstergelerindeki yüksek artış. En geniş tanımlı işsizlik göstergesi olan âtıl iş gücü oranı Ağustos’tan Kasım’a 0,9 puan, bir önceki aya göreyse 0,5 puan arttı. 

Ülkemizde sermaye birikiminin üretime yeterince yönlendirilememesi ve küresel ekonomik gelişmelere uyumda gecikmemiz gibi sorunlar yapısal işsizlik sorununa neden oluyor. Bunu aşmak için hem reel sektöre hem de iş gücü piyasasına yönelik reformlara ihtiyacımız var. Ama 20 yıldır iktidarda olmakla övünenler reform falan yapmadıklarını, yapamadıklarını konuşmuyorlar pek. 

Ne yapıyorlar bunun yerine? ‘’Bizden önce muz bile lükstü.’ diyorlar. ‘Ekmek yiyemiyorlarsa pasta yesinler.’ demenin modern hâli âdeta. Muzun çok erişilebilir olması neyin göstergesi Allah aşkına? Papua Yeni Gine’de ortalama bir kişi yılda 128 kiloya yakın muz tüketiyor. Buna büyük başarı mı diyeceğiz? Ancak muz fiyatlarına baktığınızda öyle erişiminin çok kolay olduğunu da görmüyorsunuz hani. Bakın fiyat sabitleme yarışan marketlerde yerli ve ithal muz fiyatlarına baktık. Kilo fiyatı yerli muzda ortalama 19,5 TL, ithal muzda 48 TL. Diyelim ki ülkemizdeki tüketimin %80’i yerli, %20’si ithal olsun. Bu durumda muzun kilo fiyatı 25,1 TL yapıyor. Oysa geçen sene Ocak ayında TÜİK verilerine göre muz fiyatı 9,6 TL idi. Fiyatı bir yılda %162 artmış bir ürün üzerinden ‘Neydi ne oldu?’ muhasebesi yapmak da ancak bu siyasi iktidarın yapacağı iştir.”

"HEKİMLERİMİZİN YURT DIŞINA GÖÇ ETMESİNİ TEŞVİK EDEN YENİ BİR YÖNETMELİK SAĞLIK BAKANLIĞI TARAFINDAN YÜRÜRLÜĞE KONULDU"
Hekimlerin yaşadıkları sorunlara dikkat çeken Zorlu, “İlk olarak 6 Ekim’deki yönetmelikle muayenehane hekimlerinin özel hastanelerde ameliyat yapabilmesi belirli kotalara bağlanmıştı. Bu düzenleme sonrasında ilk büyük tepkiyi İYİ Parti olarak biz verdik. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener grup konuşmasında sorunu dile getirdi ve hatta TBMM’de millet kürsümüzde bir hekime söz verilerek birinci kaynağından sorun gözler önüne serildi. Zira hekimlerimizin yurt dışına göç etmesini teşvik eden yeni bir yönetmelik Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe konuldu. Hekimler ya devlette ya da özel hastanelerde çalışabilecek. Her ne kadar Sağlık Bakanlığı bizim bu tepkimizin ardından 7 Ocak tarihinde yayınladığı yönetmelikte bu tarihten önce muayenehanesi olan ya da serbest çalışan hekimler için özel hastanelerle yapacakları anlaşmalarda kadro koşulu kaldırılmış ve ancak bu kez de tek bir hastanede bunu gerçekleştirme imkânıyla sınırlı tutmuştur. En önemlisi de bu değişiklikten sonra diğer 180 bin hekimin bu kısıtlı haktan da yararlanmasının önüne geçilmiştir. Hekimlik mesleğinin kalitesini ve heyecanını bir kat daha düşürecek bu düzenleme kabul edilemez. Bu düpedüz halkın sağlığı ile oynamaktır.” şeklinde konuştu.

Bu yolla özel hastanelere, hekimler ve hastalar karşısında haksız rekabet yaratacak koşulların sürdürüldüğünü söyleyen İYİ Parti Sözcüsü Zorlu, “Çünkü sağlık turizminden elde edilecek büyük gelirin büyük sağlık zincirlerine akışı hedeflenmektedir. Hastaların hekimini ve sağlık kuruluşunu seçme ve burada tedavi olabilme hakları kısıtlanmaktadır. Daha genel olarak hekimlerin Anayasal güvence altındaki hakları ihlal edilmektedir.  Maalesef bu tablo hekimlerin mesleki bağımsızlığını ve serbest meslek hakkını ellerinden alarak, sağlık alanında nitelikli iş gücü göçüne sebep olacaktır.” ifadelerini kullandı.

SAĞLIK BAKANLIĞINA ÇAĞRI
6 Ekim ve 7 Ocak yönetmelik değişikliklerinin Sağlık Bakanlığı tarafından akılcı bir şekilde hukukun üstünlüğü ve temel hak ve özgürlüklerini kapsayacak şekilde acilen yeniden düzenlenmesi gerektiğini savunan Zorlu, “Gelinen noktada hekimlerimizin bir bölümü maalesef bu ve farklı gerekçelerle 12 Ocak günü iş bırakma eylemi yapacaktır. Öyle anlaşılmaktadır ki mevcut siyasi iktidar bir yanlışı başka bir yanlışla örtemeyeceğinin farkında bile değildir. Elbette onlar yapmazsa biz yapacağız. Çünkü çok az kaldı.” dedi.

AKŞENER’E YAPILAN PROVOKASYON ÜZERİNDEN “LÜTFÜ TÜRKKAN” AÇIKLAMASI
5 Kasım 2021’de İYİ Parti lideri Akşener’e Bingöl gezisinde yapılan provokasyon üzerinden İYİ Partili Lütfü Türkkan hakkındaki dokunulmazlık fezlekesine değinen Zorlu, sözlerini şöyle noktaladı.

“Daha öncesinde Genel Başkanımız Meral Akşener’e sosyal medya yoluyla hakaret, küfreden bu şahıs kendisini şehit yakını olarak tanıtıp bu planlı provokasyonu yapmıştır. Öyle ki olayın sonrasında ödül olarak AKP iktidarı tarafından işe yerleştirilmiştir. Öncelikle Sayın Milletvekilimiz bu üzücü ve bizim de kabul etmediğimiz olayla ilgili milletimizden özür dilemiş ve grup başkanvekilliği görevinden ayrılmıştır. Ancak olayın hemen ardından yalan yanlış bilgilerle kamuoyunda gündemde tutulmaya çalışılmış ve bir siyaset malzemesi olarak kullanılmıştır. Olayın gerçekleştiği tarihten bu yana hakaretten 158, yaralanmadan 36 dosya ve toplamda Meclis’te bekleyen 1.760 dosyaya rağmen Milletvekilimiz Lütfü Türkkan’ın dosyası cımbızla çekilerek partimize yönelik bir itibar saldırısına dönüştürülmek istenmektedir. Yarın konunun karma komisyona getirilecek olması hukuka ve Meclis iç tüzüğüne aykırıdır. Eğer dokunulmazlığın kaldırılması buna bağlı olarak kaldırılmak isteniyorsa buna benzer kaç dosya beklemektedir ve neden bekletilmektedir? Örneğin Türk polisine ‘şerefsiz’ diyen milletvekiline hangi işlem yapılmıştır? Bu iki yüzlülüğü milletimizin takdirlerine sunuyoruz.”

yenicaggazetesi.com.tr

İlgili Haberler