​​​​​​​Kurtuluş ve Kuruluş Devri'nde bir gazete

​​​​​​​Kurtuluş ve Kuruluş Devri'nde bir gazete

Araştırmacı yazar İbrahim Özen, Milli Mücadele'nin öncü gazetelerinden sayılan İleri Gazetesi'ni bir dönem yöneten Suphi Nuri İleri'nin anılarını "Gazetecilik Hatıralarım" adıyla kitaplaştırdı.

Suphi Nuri İleri, aydın bir ailenin üç oğlundan biridir. Ağabeyi Celal Nuri, 1918-1924 yılları arasında önce Ati adıyla yayımlanan, ardından İleri adını alan siyasî günlük bir gazete çıkarır. Bu gazete, işgal yıllarında Millî Mücadele'nin İstanbul'daki sesi olur; Cumhuriyet'le birlikte yeni rejimi destekler. Celâl Nuri, 1920'de Malta'ya sürgün edilmesi ve yurda döndüğünde milletvekili olarak görev yapması nedeniyle gazetenin başında değildir. Onun yokluğunda İleri, kısa bir dönem Sedat Nuri'nin, ardından Suphi Nuri'nin idaresinde yayımlanır. "Gazetecilik Hatıralarım", Suphi Nuri'nin İleri'yi yönettiği yıllardaki gazetecilik mesleğine ilişkin hatıralarından oluşmaktadır.

Suphi Nuri'nin hatıralarında, işgal altındaki İstanbul'da basın hayatı, İleri gazetesinin Millî Mücadele'deki rolü, Cumhuriyet'in ilk yıllarında Atatürk'ün gazetecilerle ilişkisi ve Celâl Nuri'nin siyasî kişiliği ile basın hayatındaki yeri öne çıkan konulardan bazıları. Ayrıca, yazarın dost ve düşmanları, yazarlarla ilişkisi, gazeteciyken yaşadığı veya tanık olduğu ilginç olaylar, mesleğin olumlu ve olumsuz yönleri, gazeteciliğin teknik sorunları ve ekonomik boyutu hatıraların içeriğini zenginleştiren diğer konulardan birkaçı. Suphi Nuri İleri, hatıralarında, yaşadığı dönemin politik, ekonomik, kültürel ortamını hissettirecek bir ufuk sunuyor. Basının devletle ilişkisi, gazete yazarlarının sisteme bağlanış biçimleri, edebiyatçı gazete yazarlarının tefrika geleneğiyle romanı popülerleştirmeleri, gazetelerin birbirinden okur kapma yarışı, gözlem ve deneyimden gelen bir birikimle sergileniyor. Suphi Nuri, anılarında bilhassa Ali Kemal'le yapılan kalem kavgalarından dem vurarak, İleri Gazetesi'nin Milli Mücadele'deki rolünü vurgulamaya çalışır. Buna rağmen, Ankara tarafından İleri'nin ve kendisinin hak ettiği değeri görmediğini de okuyucuya hissettirir.

"Gazetecilik Hatıralarım"da Suphi Nuri İleri'nin anlatımındaki kırgın ton hissedilse de seçtiği meslekten zevk almış birinin memnuniyeti de rahatlıkla fark ediliyor.

Çolpan Kitap Tel:(0312) 419 80 96

***

Bu toprağın Ermenileri

Arşive yönelik çalışmalarıyla bilinen gazeteci Hüdavendigâr Onur'un, "Millet-i Sadıka'dan Hayk'ın Çocuklarına" alt başlığıyla kaleme aldığı "Ermeni Portreleri" adlı kitabının genişletilmiş yeni baskısı Boğaziçi Yayınları tarafından yayımlandı.

Aynı coğrafyada yaşamak durumunda kalmış iki toplumu birbirine düşürmek ve bundan pay almak isteyen art niyetli kişiler ve ülkeler olduğu bir gerçeğinden yola çıkan Onur'un, eserini tarafsız bir gözle yazdığı ve sadece olan biteni anlattığı görülmekte. Ayrıca, satır aralarında çok sayıda Ermeni yurttaşımızın güzel anıları da yer alıyor.

Kitapta, Türk milletiyle asırlar boyunca beraber yaşayan Ermeni toplumunun çeşitli konularda ve alanlarda öne çıkmış isimleri biyografik olarak ele alınıyor.

Onur, kitabının amacını önsözde şöyle anlatıyor: "Yarınlara huzur içinde varmak ve gelecek kuşaklara bulunduğumuz coğrafyayı emanet etmek istiyorsak, dün ile bugün arasındaki köprüleri korumak, bu arada birlikte yaşadığımız toplumları iyi tanımak zorundayız. Bu amaçla, her iki toplumun birbirini daha iyi tanıması, belli hukuk çerçevesinde dostluk ilişkileri geliştirmeleri gerektiğine inanıyorum."

Boğaziçi Yayınları da  Hüdavendigâr Onur'un bu önemli çalışmasını şu sözlerle takdim ediyor:

"Yazarımız Hüdavendigâr Onur, Türkiye'de dünden bugüne yaşayan değişik toplum kesimlerinden öne çıkan kişilerin biyografilerini ayrı ayrı çalışarak bir araya getiriyor. Bu eser Türk milletiyle iç içe yaşamış vatandaşlarımızın isimleri, eserleri veya marifetleriyle tanınması, bilinmesi bakımından önemlidir. Bundan önce iki baskı yapmış ve yeni isimler ilâve edilerek üçüncü defa basılmış ve okuyucuya sunulmuştur."

Kitabın kapağına, gazeteci Hrant Dink, sinema oyuncusu Nubar Terziyan, sinema ve tiyatro sanatçısı Kenan Pars, yazar Levon Panos Dabağyan ve dil ve tarih araştırmacısı Pars Tuğlacı'nın resimleri konulurken, sayfalarda kültürümüze katkılarıyla damga vurmuş Mığırdıç Armen, Ara Güler, Atom Egoyan, Toto Karaca, Kevork Arslanyan'ın da aralarında olduğu pek çok siyasetçi, sanatçı, mimar, din adamı ünlü Ermeniler yer alıyor.

Boğaziçi Yayınları Tel:(0212) 520 70 76

***

HAFTANIN KİTABI:

Demokrasi ve kediler

Gündem yaratan çalışmalarıyla dikkat çeken araştırmacı gazeteci Hüseyin Hakkı Kahveci yeni kitabı "Trafodaki Kedi Sandıktaki Hile" ile yıllardır tartışılan bir konuyu masaya yatırıyor. Seçimlerde hile yapıldığı iddialarının gündeme gelmesiyle birlikte halkın sandığa olan güveninin sarsılmasından yola çıkan Hüseyin Hakkı kahveci şu değerlendirmede bulunuyor:

"Yaşadığımız demokrasiyi ve seçimleri açıklayabilecek tek kavram Post-Hakikat kavramıdır. Aslında biz Post-Truth yani Post-Hakikat kavramı ile 2002 yılında tanışmışız. Farkındalık eksikliğimiz maalesef bazı şeyleri anlamamızı geciktiriyor. 2002 yılında AKP ve Erdoğan seçimleri tek başına kazanarak iktidara geldi. Peki, nedir bu post-hakikat ve gerçekten içinde yaşadığımız dünyayı açıklıyor mu? Yalan, nefret söylemi ve olguların reddi anlamı taşıyor. Kendi olgusunu oluşturabilmek için gerçekliğin örtbas edilmesi... Durum açık ve net Post Truth yani post hakikat efendim...Yaşadığımız tüm sandıklı seçimlerde hile ortaya dökülmüş. Gücü elinde bulunduran egemen kabul etmediği için durum böyle...

Ulak Yayınları Tel:(0212) 527 29 26

***

Türklüğün beşiğinde

Turgut Güler, "Mahzun Hududlar Çağlayan Sular" adlı kitabında "Türk târîhinin fecrinde, Merkezî Asya'da, mukaddes bilinen bir orman ve onun içinde sakladığı şehir, Ötüken adını taşıyordu" hatırlatmasını yaptıktan sonra Ötüken hakkında şunları söylüyor:

Ötüken Türk'ün hâkimiyetinde ise, Ötüken'de Türk kaanûnu cârî ise, Ötüken'de Türk Hükümdârı oturuyorsa, her şey yolundadır, her şey kolaydır, saâdet içre saâdet vardır.

"Kut" sâhibi olmak, biraz da Ötüken'in mâhiyetine bağlıdır. Ötüken'sizlik, Türk'ün ters giden tâlihine alem olmuştur.

Ötüken esirse, Ötüken yâd ellerde ise, Ötüken kirli ayaklar altındaysa, hayâtın mânâsı kalmamıştır, zilletin en dipsizine yuvarlanılmıştır.

Aslında Ötüken, coğrafî olmanın çok ötesinde, Türklüğün beşiği makâmına yükselmiş kutlu bir beldedir.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

***

KÜTÜPHANEMDEN:

Bedeli ödenmiş bir yazarlık örneği

Ali Sirmen günümüzün usta kalemlerinden biri. Elimde 1990'da ikinci baskısını yapmış bir kitabı var. Bu kitap daha sonra da yeniden basılmış. Adı çok çarpıcı: Erkeklere Mahsus... Okuduktan sonra kitabın niye erkeklere mahsus olduğunu anlayacağınız bir çalışma. İlhan Selçuk, kitabın önsözünde Ali Sirmen ve kitaba dair şunları söylüyor:

"Yazı canlı bir yaratıktır, soluk alıp verir, kimi zaman sesini yükseltir, kimi zaman çığlık atar, koşmaya başlar, sonra durulur, yorulur, her okuyanla yeniden tazelenir, canlanır, dirilir, doğar çiftleşir çoğalır..

Türkiye 12'den 12'ye gürül gürül yaşadı. Kan, gözyaşı, umut, umutsuzluk, ölüm, hayat, özgürlük, tutsaklık, işkence ve cezaevi üstüne kurulu yaşamların sıradanlaştığı süreç daha noktalanmadı.

Ali Sirmen hem 12 Mart'ta, hem de 12 Eylül'de gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı, yıllarını dört duvar arasında geçirdi. Neden?

Bir tek nedeni var!

Ali Sirmen'in başına bütün bu işler 'yazar' olduğu için gelmiştir. Yazarlık kolay değil bugünkü Türkiye'de, gerçek bir yazarın ödediği bedel, kimi zaman çok ağır oluyor, ama bu bedelin bir de yazara dönük yanı var:

Aklın saydam bir su gibi durulması, mantığın pekişmesi, bilgeliğin tümcelere, sözcüklere, noktalara, virgüllere yansıması...

Ali Sirmen'in yazarlığı kolayca elde edilmiş bir yazarlık değil, bedeli ödenmiş bir ustalıktır..."

                                                                                                                                               (Ahmet Yabuloğlu)