Kurtuluşa giden yolun başlangıcı (10)

Kurtuluşa giden yolun başlangıcı (10)
Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır

Havza'da iken İstanbul'a geri çağrılış nedenini sorduğu telgrafa cevap olarak, 15 Haziran'da, Harbiye Nezaretinden birbirini izleyen iki telgraf alır. İlk telgrafta, "faaliyeti kendilerince müsellem zat-ı âlilerinin o bölgedeki memuriyetlerini iyiye almayan İngilizler, İstanbul'a getirilmeniz için istekte bulundular. Memleketin geçirmekte olduğu durumun, Nezareti bu İngiliz isteğini icraya mecbur eylediğini arz ederim" denilmekte; ikinci telgrafta ise, "İstanbul'a davetiniz, Hükûmet-i seniye kararı neticesidir" şeklinde bir açıklama yapılmaktadır.

Bu sırada; İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe, Mustafa Kemal Paşa'nın İstanbul'a geri çağrılmasını Hariciye (Dışişleri) ve Harbiye Nezaretlerine gönderdiği mesajlarla, tekrar ısrarla ister ve bu konuda İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon'a 23 Haziran'da gönderdiği telgrafta şu bilgiyi verir (özet): "Çanakkale Savaşı sırasında dikkate değer bir ün kazanmış olan Mustafa Kemal Paşa, bir ay kadar önce Sadrazam (Başbakan) tarafından, hiç kuşkusuz, tam bir iyi niyetle, Samsun'a Askerî Genel Müfettiş (Ordu Müfettişi) olarak atanmıştır; fakat, Samsun'a varışından beri, ulusal duyguların ve yabancılara karşı olan hislerin merkezi haline gelmiş gibi görünüyor. Kendisinin geri çağrılması istenmiş; ancak bugüne kadar bir sonuç alınmamıştır... Bununla beraber (Hariciye Nazırı Vekili), Paşa'nın İstanbul'a dönmesi için emir verildiği ve bu emirlerin tekrarlanacağı hususunda beni temin etmiştir..."

Mustafa Kemal Paşa, Millî Mücadele çabalarının gelişmesine paralel olarak, izlediği ve gözlediği durum hakkında devamlı değerlendirmeler yapmaktadır. Bunlardan birinde şöyle diyor: "... Anadolu'ya dahil olalı bir ay olmuştu. Bu müddet zarfında, bütün ordu birlikleri ile temas ve irtibat temin edilmiş ve millet, mümkün olduğu kadar aydınlatılarak uyanıklık ve olgunluk kazandırılmış; millî teşkilât fikri yaygınlaşmaya başlamıştı. Genel durumu, artık, bir kumandan olarak sevk ve idareye devam imkânı kalmamıştı. Vuku bulan geri çağrılma emrine itaatsizlik ederek bunu uygulamamakla beraber, millî teşkilât ve harekâtın sevk ve teminine devam etmekte olduğuma göre, şahsen asî duruma geçmiş olduğuma şüphe edilemezdi. Bundan başka ve özellikle, tatbikine karar verdiğim teşebbüs ve hareketlerin esaslı ve şiddetli olacağını tahmin de güç değildi. Bu nedenle, teşebbüs ve hareketlerin bir an evvel şahsî olmak mahiyetinden çıkarılması ve bütün milletin birlik ve beraberliğini temin ve temsil edecek bir heyet namına olması elzemdi..."

Mustafa Kemal Paşa, vardığı bu sonuca göre; ilk olarak, Trakya'da 1. Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey'e 18 Haziran'da gönderdiği direktifte, "...Anadolu ve Rumeli millî teşkilâtını birleştirerek bir merkezden temsil ve idare eylemek..." gereğine işaret eder; kısa bir süre sonra da, 21/22 Haziran gecesi, bu amacı gerçekleştirmeye temel teşkil eden belge esaslarını, yaveri Cevat Abbas Bey'e not ettirir.

Yeni Türk devletinin kuruluşu yolunda ilk önemli adımı oluşturan ve Millî Mücadele Tarihimizde Amasya Tamimi olarak yer alan bu tarihî belge, "Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir..." sözleri ile başlar, "... Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır..." inancı ile devam eder ve "... Milletin haklarının sesini cihana işittirmek için her türlü etki ve denetimden uzak bir Millî Heyetin varlığı zorunludur. Bunun için, haberleşerek her yandan gelen öneri ve ulusal istek üzerine, Anadolu'nun görünüşte en güvenli yeri olan Sivas'ta ulusal bir kongrenin acele toplanması kararlaştırılmıştır..." sonucuna varır. (DEVAM EDECEK)