Siyular, 150 yıl önce atalarının ABD ile imzaladığı anlaşmaları feshetti. Oturan Boğa ve Çılgın At gibi büyük şeflerin mensup olduğu Lakota kabilesinin temsilcisi Russel Means, Washington’da düzenlediği basın toplantısında, “Biz artık ABD vatandaşı değiliz ve bizim toprağımızın yer aldığı 5 eyalette yaşamak isteyenler bize katılmakta özgürler” dedi.

Oturan Boğa’nın torunları ABD’ye savaş açtı
İnsanlık tarihinin en büyük soykırımına uğrayan Kızılderililer, atalarının kanı üzerine kurulan
Amerika’ya karşı yeniden direnişe geçti: Topraklarımızı çalan ’Beyaz adam’la anlaşmalarımızı feshediyoruz

Washington’da dünyaya seslenen Kızılderililerin Temsilcisi Means: “Biz artık ABD vatandaşı değiliz
ve bizim toprağımızın yer aldığı 5 eyalette yaşamak isteyenler bize katılmakta özgürler” diyor

Amerika kıtasının asıl sahipleri Kızılderililer, 150 yıl önce atalarının ABD ile imzaladığı anlaşmaları feshetti. Atalarının kanı üzerine kurulan korku imparatoluğu Amerika’ya isyan bayrağını açan Oturan Boğa ve Çılgın At, gibi büyük şeflerin mensubu olduğu Lakota kabilesi bağımsızlık ilan etti. Kabileyi temsilen Washington’da basın toplantısı düzenleyen Russel Means, “Biz artık ABD vatandaşı değiliz ve bizim toprağımızın yer aldığı 5 eyalette yaşamak isteyenler bize katılmakta
özgürler” dedi.

Bağımsızlık sinyali
Means, Amerikan vatandaşlığından çıkmaları halinde kendi topraklarında yaşayanlara pasaport ve ehliyet vereceklerini de söyledi. Kızılderiler yetkililerinden oluşan bir heyet, hafta başında ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderdikleri mesajda, Amerikan Federal Hükümetiyle bazıları 150 yıl kadar önce imzalanan anlaşmalardan tek taraflı olarak çekildiklerini açıklamıştı.

Topraklarımızı çaldınız

Kızılderililer, anlaşmaları, “değersiz bir kağıt parçasındaki değersiz sözler” olarak niteliyor ve bu anlaşmaların kendi kültürlerini ve topraklarını çalmak için defalarca ihlal edildiğini söylüyor. Kızılderililerin savunucularından olan ve 1977’de yerli haklarının ele alındığı uluslararası bir konferansın düzenlenmesine öncülük eden Phyllis Young da, ABD ile 33 anlaşma imzaladıklarını ve bu anlaşmalara uyulmadığını belirtiyor.

Vahşi hayvanları yok etmeliyiz
Soykırımcı ABD’nin kurucusu ve ilk Başkanı George Washington’nun Kızılderililer için söylediği sözler dehşet verici. “Bu vahşi hayvanların (Kızılderilileri kastediyor) tamamen imha edilmesi gerekiyor.” ABD’nin bir başka Başkanı Theodore Roosevelt de Washington’dan geri kalmıyordu: “Ben en iyi yerli (Kızılderili) ölü yerlidir demek istemiyorum ama 10’da 9’u öyledir” diyordu. Bu insanlık dışı politikalar doğrultusunda 1886 yılına kadar 70 milyon Kızılderili katledildi. Vahşice öldürülen Kızılderililer toplu mezarlara gömüldü.

Vahşeti yaşayanlar anlatıyor
Kara Geyik : “O zaman kaç kişinin öldüğünü anlayamamıştım. Şimdi kocamışlığımın şu yüksek tepesinden gerilere baktığımda, yerde birbirleri üzerinde yığılı duran boğazlanmış kadınları ve çocukları hâlâ o genç gözlerimle görebiliyorum. Ve orada, o çamurun içinde bir şeyin daha öldüğünü ve o kar fırtınasına gömüldüğünü görebiliyorum. Evet, bir halkın düşü öldü orada...” Gelincik Louise de, “Kaçmaya çalıştık. Ama yaban sığırı gibi bir bir vurdular bizi. Kadınları ve çocukları da vurduklarına bakılırsa askerler çok kötü insanlar olmalı. Kızılderili askerler beyaz çocuklara asla böyle yapmazlardı.”

Korkusuz reis
Tatanka Iyotake, nam-ı diğer Oturan Boğa, ABD ordularına karşı savaşan son kızılderili kabile şefi. 1831’de Güney Dakota’da doğdu. Lakabı “Ağır” anlamına gelen Hunkesi’ydi çünkü hayatında telaşa yer yoktu; işlerini dikkatle yapardı. Düşman kabileler ve istilacı beyazlarla savaşan Siyu kabilesine mensuptu. 14 yaşında ilk kez savaşa katıldı ve çok geçmeden savaştaki korkusuzluğuyla nam saldı. Cömertliği ve bilgeliği, tüm kabilenin hayranlığını kazandı. 25 Haziran 1876’de 7. Amerikan Süvari Birliği’ni yenen 3.500 savaşçının lideri olan Oturan Boğa, 15 Aralık 1890’da yerli bir polis tarafından öldürüldü.

‘Beyaz adam’ın barbarlığı
Avrupa’dan “beyaz adam”lar geldiğinde Amerika kıtasında Kızılderililer, kabileler ve aşiretler halinde yaşamlarını sürdürüyordu. Kızılderililer, gelen ’beyaz adam’a mısır ve tütün yetiştirmeyi, dağlık arazide hayatta kalmayı öğretti. Ancak ’beyaz adam’ biraz güçlendikten sonra canavarlaştı; kendisine kucak açan Kızılderilelerin topraklarını işgal ederek, onları vatanlarından sürdü. Elleri silahlı bu zorbalar, kadın-erkek, çoluk-çocuk demeden Kızılderililerin çoğunu katletti. İşte bu kan üzerinde bugünkü korku imparatorluğu olan Amerika’nın temelleri atıldı.

Kelle başına 5 dolar
ABD’nin resmi kaynaklarına göre, Kızılderili kellesi başına 5 dolar ödemişlerdi. Devlete ait binaların bodrumları, Kızılderili kafataslarıyla dolmuş taşmıştı. İlk biyolojik silah, Kızılderililer üzerinde uygulandı. Sürgüne gönderilen Kızılderililere yardım olarak dağıtılan battaniyelere çiçek mikrobu bulaştırıldı. Kızılderililerin açlıktan ölmesi için başlıca yiyecekleri olan bizonların toptan öldürülmesi de, Kızılderili Soykırımı yöntemlerinden biri olmuştu. ABD’liler, Kızılderili soykırımı için son derece ilginç bir savunma yapıyor: “Sonuna kadar öldürmedikçe soykırım sayılmaz!”